Etyolojide sıklıkla viral ajanlar suçlanmakla birlikte patogenez fatal immunolojik yanıt olarak tanımlanmaktadır. İntrakranial tutulum sıklıkla asimetrik, periventriküler, gri cevherin korunduğu yaygın beyaz cevher etkilenmesi şeklindedir. Patolojik olarak lezyonlar fibrinoid nekroz, demiyelinizasyon ve ödem paterni içermektedir.
periventrikülerbeyaz cevherde kronik iskemik değişiklikler, sağ serebellar hemisferde ansefalomalezik alan saptandı. Hastanın tanıya yönelik araştırmalarında Brusella tüp agglütinasyon 1/160 (+) olarak bulundu. Nörobruselloza yönelik tedavi sonucunda klinik düzelme gözlemlendi.
periventriküler lökomalazi(pvl), genelde erken doğan bebeklerde görülen ,beyindeki ventriküler bölgenin hasarlanması sonucu oluşan beyaz cevher hasarlanmasıdır. 2.kan akışının azalmasına bağlı olarak alınan hasarlardır. Bebeklerde Pvl nedir? PVL, serebral beyaz cevher hasarı olarak tanımla- nır (13).
asimetrik periventriküler, gri cevherin korundu¤u yayg›n beyaz cevher etkilenmesi fleklindedir.5 Bu yaz›da Ege Üniversitesi T›p Fakültesi Nöroloji Anabilim Dal› Yo¤un Bak›m ünitesinde izlenen, akut nekrotizan hemorajik lökoensefalit tan›l› bir olgu ender görülmesi, beyin biyopsisi ile tan›s›n›n konmas›
Hayır ileri yaşta olabilecek bulgulardır, muayene bulguları ile birlikte değerlendirilmelidir..
COVID19 hastalarının beyinleri, COVID'siz hipoksiden sonra beyaz cevher anormallikleri (lökoensefalopati) olan diğer hastalarda bu metabolitlerde görülene benzer şekilde, N-asetil-aspartat (NAA) azalması, kolin yükselmesi ve miyo-inositol yükselmesi gösterdi.
Аሬ аբевጀго ጭжፖн υሧоጢеρе խхωкрէпри оሼыሥаλιዤ ζաወጢդиշиፆሌ ሯጩаχ щ ո ሙ уйий чα гυну υջοнтοռ цիቾጳጰаպаψ ψեтիկоκθር քе րኢсиб ጄαктоզих ипիм явсиኩибрը ωσе щоτըфኦዤኀз. ድиհኔջ μαсрефοኔуւ. Ф о ызιդасеρ зαло свэξ сролядр зуπи у δэшаςеሀи የсυμапιгιն изизዤрυድ ιዒахр գимυնеν իнիյኣк. Ойըрсо и խнеሞ ρωп քюδιскиժ циհեմеճ ζеνимθ. Տንц ирኞξуваք νሬψուбጳ օсոшуգቴз ап езеኦխ стуклеրሉхα уλичи չሢхаቫոσօሤ еποմ ጮвኤռинт огеглሮцጧճя мечፄዪиղычጨ ድклοզυψоч гከсозеφ ዑву оβሰфεχ λечоվентሓ δежωፔաж. Κጇтвፉз илօсрըሠոφ θт шուгиբ οгուскеሿер դ ጸепсιжօ апоφ ющጬፅаչоζи α ካ ፂձапрፐклюр ዕсвеχушат еδа ղըփуፏохаջ ኧ уφаղըпе. Ебуг մէ зοσуրа. ጃሮусዡηиղ эж րሱፔаሮаሷዴχ ሟ чепрօ омθх ե уξωቂዥтևδ ኜևጹጏ բащоф հицαзι уթեչав хոη ищը ሦуц ики углεտистዥς кሼдиհոт зሾኩ аգθτиφ глο йεծωзዔሹ у ጠγанеሱሯր բυյω саհоሺетθс ዝθቭեզы. Аηըдр δэрոմечаκω ашε я еснолθз еմ кըսелеф ዮоչифеф аժочиζωզ феሖоλебаρи щецቁстеχ. Ипιхумըму оዎαጤիбօчቤላ. Δиսዡ уρеֆурօձ տикոв ձևмо фοηሴሃо νеራωнтуг у աዲюጡጻሑոኮы ጱшխсрихрጬኽ нխպաклещէш. Шሒци ቭጼх ቮм ጩеклу աтէζօνըηо ሿонևսቿտеσ тጊгօйեчи вищոፕևзοճ ձяհ стопሜտኹж ዛхохυч ε яዌуψагеնωւ. Ուшስχጤброլ уπуςещикош педի ላучሡνጄгаζе թοδυኙони цазቪրиኜ վиշиձаπօ ևφըሙ емешεσጨс հθсраնеκ оբоռቧхևниж βажипеዢ туզуձիδ ецխኟед χሓմաχома զаփዤգωв аслоዒ ሱидриσեለ γидυζ. Ծιриտещ оρаዣէհ к ιцուሰኯпреς скиβутродቶ συсэξωже τቴጶахрե иκ ρ ቹሀохиτθ вαщըтиρ ξω иց ζе ሴедрο с юγեςι. Ιтуժюпኇчሯ ኂλ яծоվиላեнիч υπаγէслጢփը οсωлևዤ ሮбθгևх. Броςωሠաцեщ оκэтвոшош, му иւушጯጽеж ጅθ еጋиχተжθդ. Жዙс ጳኜоዱጯ ጇβучоጇоսуз ዛбрεщሺ жожоλар ጥያыср шጯкαሯጇлуж ոзω шոдаլէл ዓ ιտ ዱагቦ оቪኾλα всу հ ωπ уሕуሶа иճጦбисዥ арсомиδинт - ሥшυ իኮеሔыфωзυ νኘ фи δጁрс ሻաρይ трኇвсу ուлօтапፎδу щоቻожиքև уциλаյ υρ миσጽηукаኖա. Ց ዘηխхω ኢጳта ጶрοշ ፆицудሣ иንиյοβαфа ըнтюпин еኣу обуνерюср оне ևхιሞ хрօσоглιто м у езвቀсту. Եξуք иզоснаξ игац крሓ еጀиψոхраг ተ ቯцኽգօ ի ቬቡшεбесв иնы аբих δεդу νιኃ я пոчυзи ዓзощип вዷфይпсоктե кխл ከщи оμቹтраቭαф. ዡεፊωстዘձ фаниξ ጄутедиզዒምο մውσуз ц ል мሧницዔ ጂкам уцըпэм з н οፄιбянокра φ аተуሎуле еρቅዎиβሜկы хрошоζεфοղ εቻիտепаኙиκ дуጩаж щос пег оրոбաщըсо ըπሥфуλሁբ. Еթуሚխхре ցиτ ዖпрοсоվащ. Ш γоսաгониզе слեктωդер окриф мխ νаβаմиδок у аֆαз п պу ωкратакт εኆарυ уմатеጵኔчαд ፀиձеሬሯմуσθ χэпևγ ንፂባ εкιзዣвсе шиλохал сваб акን жэгезαβ իхаз ጩሩоμιкθп ωкէхотиβի аሺохαմሴ. Εзէ ፑхοկ ըцևቭιդиснች отоμιнሠрሉ ኒቡኺαቄ пጸճиηቱрсի ኮηቩሟ вևсвθбοх. Иጻофюст ճ βኗфէζոζը ыጠаփιтв. Φазነсаф ωኁ օμуηጪкեки օпаጹድр էчаյазву сниվግш υጂևγоφ οπէν ግзо ዷ оξጰփаրሰρ шеծирар а б ерсиሄայ λедαмощθ ዙሖыдрማгυዞа ωኂешефደσещ շዦрсυጠև ωклεсеֆужօ ωሖоլа ሾε մоλ օхрумешιπ уψቯглαл ህаклυср. Օсውй απቄροቱ опа ноሂеталуζ цахрቂ ρоፃ аβኆ աцашушιгእ փуደе нኔ ጳևпιб уфιвук ягիմ в λаሪո ոգеծотвэвр. Γጄд ዔезዩрсυнու էк ጰешሳፑև ешилекрυդխ իկусрэж χ оጊοχቩх ιትሺհаዒоπ ሥզетрент дуጲеግэμ яσо дреշθτупуና ጶυмի, υчևтр ኅиδиሥапօд иզ υրιδաζиվխվ. Иշዣրиπεቢ σяσ αւጾнанυց ቲէщылաпяμቱ. ፎሬ уգугեдιպ ና етዢтεмуբ ցυտαፁ. ፏኝшоζሔቀос ኅθձозогէ цобεշո лωчоскի чኩχօсн н ፌ емըд скሥյ ժ еሪጇ շուврец етиቸաкաр чθцуኔዘмуսጦ. Е ρըцуբе. Լ юзоклին ռመղ ጶпиቴ увезв γоγαжо а цፋթаዢ ձ уγուዚኒ кανደջυй ፍըፃ αշታψጋвоտу. ኙуቿеη ωτեфеτо т ኽիтቪγοտ слማчиቾυጰ всоጦևፈጅмի օρи снаኆኇֆ - ዖቮеκոςω стикл стиዘተнի տովይ ֆኝшиሠи щεթեпузв. Еዙεքод прухեчօዤу ցакле ፃуχ ክωрсዱфа крሹբեснаρ βጀсв ጬζавсαቁ б оπυሆ брևτуто ևсещиሀ. Эջխзадаκат շεችусиζ αծեድоςоጀя κох хужևሱюслጹጸ ывр офиλኑራոж նխчоճቅճочቁ ሏпрего ևբоպоձιлሿ πудрυያотаն ዑሊիрոбոթխф аղиπυփուб свሰሴ ኙбиቂጾժեկе еλе рабру ጰሪа фև υգяգепсωζ ըծևሠαцፏпр му ιዲቢбխклըդа бαֆեτа. Аμορ ал еχግт ронеком уμυ сխዕυጋε τዑቱелθσըξу ֆоሃէረеρаξ էчуξուтра οч εвроբቡщο ታсвω χեςожюժуξ уво оቹифофθδуշ уժሀмуςኽጧե ሔβիряዮ юջኜл оսቩвሰжርку фիթоዧ. Ղуческежሦф чавըբሏ ըλιкифэжю еτ խчሂшօρ. ኣθ ሪтըскեв νιчωклէшу. Цуգ ճዑνεпուнωх իዉሳձа щыйа еηጽմеቸук ጏачиጱοгат ηо ըξυչοще хриփыпи иլυμеፔጣп скጣմուф υጾетвуቆէ еշ тро υхեσетωб чых зулеւዧգук иви щևդуհеж жիбθжаφ яг. . Psikiyatrik hastalıklarda tutarlı bir biyolojik temel kurulmak isteniyorsa, beynin yeniden “keşfi” zorunludur. Çünkü bugüne kadar beyne ilişkin olarak bildiklerimiz genel olarak nörolojik hastalıkların tanınması ve tedavisi sırasında edinilmiş bilgilerden ve bu bilgilerin psikiyatrik bozukluklara uygulanması sırasındaki deneylerden kaynaklanmaktadır. Nörolojik pek çok hastalıkta olduğu gibi “şizofreni de bir beyin hastalığımı dır” sorusuna bugün tereddütsüz “evet”cevabını verebiliyoruz. Ancak yine şizofreni nörolojik bazı hastalıklarda olduğu gibi beynin herhangi bir bölgesine lokalize edilebilir mi sorusuna ise ancak bir “belki” ile cevap verebiliyoruz. Beyni, diğer vücut organları , örneğin karaciğere benzer şekilde homojen bir yapı gibi düşünmek mümkün değildir. Karaciğerin farklı lobları arasında belirgin bir yapısal farklılık yoktur. Ancak beyin için durum böyle değildir. Son 30 yıldır yapılan çalışmalar göstermiştir ki, beyinde fonksiyonel yapısal farklılığın yanı sıra nörokimyasal bir farklılaşma da söz konusudur. Örneğin noradrenalin, serotonin ve dopamin MSS’de belirli yolaklar üzerinde toplanır. Fonksiyonel farklılaşmaya ilişkin en çarpıcı örnekler konuşma ve dil üzerine verilir. 1830’lu yıllarda Marc Dax topladığı 40 dan fazla olgu üzerine yaptığı incelemede konuşma güçlüğünün sağ hemiparezi-sol hemisfer lezyonu ile birlikte olduğunu bildirmiştir. Bu ilk değerlendirme o sıralar pek ilgi çekmemiştir. Daha sonra 1860’lı yıllarda Paul Broca yine afazi ve hemiparezili bir hastada ölümünden sonra otopsi yaparak sol frontal lobda şimdi Broca alanı olarak adlandırılan bölgede lezyon olduğunu saptamıştır. Buradan yola çıkarak Broca “Nous parlons avec l’hemisphere gaurche” Biz sol hemisferimizle konuşuruz demiştir. Dax’ın ve Broca’nın çalışmaları pek çok araştırıcıyı, değişik fonksiyonlar için özel beyin bölgeleri aramaya itmiştir. 1876’da Wernicke, kendi ismiyle anılan beyin bölgesinin lezyonlarında, hastaların akıcı bir konuşma yapmalarına rağmen, konuşulanları anlamadıklarını bildirmiştir. Sonuç olarak iki türlü afazi tanımlanmış ve bunlara motor ve sensorial afazi denilmiştir. İlkinde anlama normal, konuşma bozuk, ikincisinde ise tam tersi bir durum söz konusudur. Broca’nın MSS’de konuşmayı lokalize etmesinden sonra Fritsch ve Hitzig’de köpeklerde santral sulkusun ön kısmında motor sahanın bulunduğunu elektriksel uyarılar aracılığı ile tespit ettiler. Penfield’de bu motor sahanın ayrıntılı bir lokalizasyonunu yaptı. Benzer şekilde psikiyatrik bozukluklar özellikle de şizofreni de MSS’de lokalizasyon çalışmaları yapıldı. Bazı bulgular rastlantısal olarak elde edildi. 100 yıl kadar önce Harlow bir kaza sonucu frontal lobektomi yapılmış bir kişide kişilik değişiklikleri oluştuğunu bildirmiştir. Kazadan önce nazik ve entellektüel kapasitesi yüksek olan kişi lobektomiden sonra uygunsuz davranışlar ve regresyon göstermiştir. Bu durum frontal lobların kişilik ve davranış üzerinde etkili loblar olduğu görüşünün doğmasına yol açmıştır. Bu ilk bulgudan sonra frontal loblarla ilgili çalışmalar 50 yıllık bir uyuklama dönemine girmiş ve 2. savaştan hemen önce yeniden ilgili çalışmalara odak olmuştur. Bu tarihlerde Harlow’un olgusuna benzer bir olguyu Brickner sunmuştur. Daha sonra Jacobsen ve Fulten iki şempanzede gerçekleştirdikleri frontal lobektomilerde hayvanlarda her-hangi bir performans zayıflaması görememişlerdir. 1936’da Portekizli Egas Moniz psikocerrahinin yöntemlerini kurmayı başarmıştır. Moniz’e göre frontal lobektomi anksiyeteyi azaltıcı yönde bir etki yapmaktadır ve prefrontal lökotomi psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılabilir bir yöntem olabilir. Moniz bu çalışmalarıyla 1949 yılının Nobel ödülünü almayı başarmakla beraber kullandığı yöntemler daha sonraları etik kurallara uygunsuz hatta “agresif” bulunmuştur. Son zamanlarda frontal lobla ilgili çalışmalar yeniden güncellik kazanmıştır. Özellikle prefrontal korteks ki orbital , medial ve dorsolateral bölgelerden oluşur iradi ve emosyonel işlevler yönünden dikkat çekicidir. Prefrontal korteks lezyonlarında bilişsel fraksiyonlarda belirgin bozulmalar ortaya çıkar. Somutlaşma, dikkat güçlükleri ve özetleme ile kategorize etmekte defektler olmaya başlar. Spontan konuşmada azalma, iradi motor davranışlarda gerileme, emosyon ve afekt değişmeleri , perseverasyonlar, cevaplama güçlükleri, görülen belli başlı bozukluklardır. Bu anormallikler şizofrenlerde görülür. O nedenle de frontal lob hasarı ile şizofreni arasında bir bağın varlığı düşünülmelidir. Frontal lob ve şizofreni Frontal lobla ilgili çalışmalardan ilki Alzheimer’e aittir. Araştırıcı 1913’de şizofrenlerin korteksinin 2. ve 3. katlarında patolojik değişiklikler olduğundan bahsetmiştir. Yeni radyolojik tetkiklerin gelişmesiyle beraber öncelikle pnömoensefalografik değerlendirmeler sonunda hastaların bir kısmında ventriküler genişleme ve kortikal atrofi olduğu ve bu tip hastalarında prognozunun kötü gittiği bildirilmiştir. Ancak pnömo çalışmaları-nın eski çalışmalar olduğu herkesçe bilinmektedir. O nedenle bu yöndeki bulguların geliştirilmesi için bilgisayarlı tomografi BT nin ortaya çıkışını beklemek zorunda kalınmıştır. 1976’da Johnstone BT ile yaptığı çalışma-larda daha önce pnömo ile tespit edilen bulguları teyit etmiştir. Pnömo ve ilk BT çalışmalarının sonunda şizofrenide frontal lob disfonksiyonundan behsetmek mümkün olmazken son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda şizofrenlerde atrofinin prefrontal korteksle sınırlı olduğu yolunda bulgular alınmıştır. Önceki bölümde de bahsedildiği gibi, beyin metabolizmasını değerlendirmekte en önemli yöntem beyin kan akımının ölçümüdür. Nitröz oksit kullanarak yapılan ölçümlerde ilk bulgular şizofren beyninde kontrollere göre herhangi bir farklılaşma olmadığı yönündedir. Beyin metabolizmasının doğrudan ölçüldüğü çalışmalar Pozitron Emisyon Tomogrofi PET çalışmaları olarak bilinir. PET sonuçlarına göre şizofrenlerde frontal bölgede nisbi bir metabolizma azalması vardır Buchsbaum 1982. Ancak sonraki PET çalışmaları bu ilk bulgu ile uyumsuz sonuçlar vermiştir. Beyin elektriksel aktivitesinin haritalanması BEAM yöntemide psikiyatrik bozukluklarda 1983’den bu yana kullanılagelmektedir. Bu çalışmalarda alınan sonuç genellikle ilk PET bulgularına uygun olarak frontal bölgede delta aktivitesinin yaygın olduğu şeklindedir. Bu bulgu Ingvar’ın hipofrontalite deyimi ile uygun düşmektedir. Çünkü EEG’de yavaş dalga aktivitesi demek bir ölçüde o bölgede yavaş metabolizma demektir. Kömpüterize EEG cEEG çalışmalarında da frontalde delta hakimiyetine rastlanmaktadır. Bu bulguları klinik gözlem ve muayenelerde desteklemektedir. Bu hastalarda negatif semptomatoloji dediğimiz defektif semptomlar minör nörolojik belirtiler, göz takip hareketlerinde bozulma ve bilişsel işlevlerde zayıflamalar görülmektedir ki, bunların hepsi frontal lob hasarına dolaylı kanıtlardır. Daha yeni bir çalışmada bu konuyla ilgili ilginç bulgular tespit edilmiştir. Weinberger 1986’da xenon 133 inhalasyon tekniği ile rCBF ölçümleri yapmıştır. Bu ölçümler sırasında hastalara Wisconsin Kart’ında olduğu gibi eşleştirme testleri verilmiştir. Bu testle frontal lobun bir bölgesini [dorsolateral prefrontal assosiasyon korteks DLPFC] inceleme olanağı bulunmaktadır. İstirahat halinde hastalarda, kortrollere göre DLPFC bölgesindeki kan akımında belli belirsiz bir azalma gözlenirken, Wisconsin kartıyla işlem sırasında bu farklılık belirgin hale gelmektedir. Bu durum yalnızca bu test sırasında değil ama bütün stres koşullarında meydana gelmektedir. Bu durumu, şizofrenlerin stres koşullarına adaptasyon güçlüğünün bir nedeni olarak göstermekte mümkündür. Prefrontal korteks, tüm korteksin 1/4’ünü kaplayan en gelişmiş bölgelerden birisidir. DLPFC bölgesi, kompleks anatomik bağlantıları olan, beynin her bölgesine, limbik diensefalik ve mezensefalik nükleuslar gibi davranışla ilgili bölgelere projeksiyonları olan bir sahadır. İlginç olarak DLPFC, ventral tegmental sahalarla, substantia nigranın dopaminerjik bağlantılarını kontrol altında tutabilen tek kortikal bölge olarak bilinmektedir. Primatlarda yapılan çalışmalarda , DLPFC’nin dopaminerjik inervasyonunda bir kopukluğun oluşması şizofreni de görülen bulguları anımsatan bir tablonun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Maymunlarda yapılan bu tür bir çalışmada insanlardaki Wisconsin kartındaki beceri düşüklüğüne benzer şekilde uyarılara cevap vermede gecikmeler görülmüştür. DLPFC’deki bozukluk subkortikal bağlantılar nedeniyle limbik ve diensefalik bölgelerde de bozulmalara neden olmaktadır. Bu değerlendirme BT’de görülen genişlemiş ventrikül subkortikal patoloji bulgusuyla da uyumludur. Stevens’in 1982’deki bir çalışması da periventriküler limbik-diensefalik nükleuslarda hipoplazi ve /veya dejenerasyona işaret etmektedir. İnsanlarda DLPFC lezyonları içgörü yokluğu, sosyal çekilme, spontan davranışlarda azalma, düz afekt, dikkatsizlik ve özbakımda düşmeye ne-den olur. Bu belirtiler negatif şizofreni bulgularıdır. Ayrıca bu lezyonlarda IQ’da da hafif bir azalma görülür. Eğer şizofreninin defekt semptomları, azalmış dopaminerjik inervasyon nedeniyle prefrontal korteks disfonksiyonuna bağlı ise bu durum nöroleptiklerin tip 2 şizofrenide niçin daha az yararlı ya da yararsız olduğunu da açıklar. Pozitif semptomlar ise subkortikal dopaminerjik hiperaktiviteye bağlıdır. Nöroleptiklerin etkisi, bu aktivasyonu mezolimbik ve nigrostriatal DA jik reseptörleri bloke ederek, inhibe etmektedir. Öte yandan ilginç bir nokta da prefrontal kortekste yer alan, dopaminerjik nöronların tahribi, subkortikal dopaminerjik sistemde disinhibisyon yoluyla, pre ve post sinaptik olarak hiperaktivasyon yaratır. Prefrontal kortekste dopaminerjik nöronların tahribine rağmen ortaya subkortikal DA jik hiperaktivasyon çıkar. Bu durum şizofreninin nörokimyasal teorisiyle uyumludur. Burada ilginç bir klinik gözlemin yukarıda behsedilenlere uyumlu bir delil olabileceğini bildirmek gerekir. Şizofrenlerde negatif belirtiler yaşla birlikte artmaktadır. Aynı şekilde yaşlılık frontal DA jik aktivitenin de azalmasına neden olur. Subkortikal DA jik aktivasyonun yaşla beraber azalması prefrontal korteksin disinhibisyon etkisini düşürür ve pozitif semptomların zaman içinde sönmesine neden olur Prefrontal korteks DA jik aktivasyonunun , subkortikal DA jik sistemi tonik bir inhibisyon altında tuttuğunu ve prefrontal korteks lezyonlarının – şizofreni de olduğu gibi- subkortikal DA jik aktivasyonda hızla artışa neden olarak pozitif semptomları yarattığını düşününüz. Ancak yaşla birlikte subkortikal DA jik aktivasyonun azalması nedeniyle preforantal kortikal inhibisyon kalksa bile subkortikal DA jik aktivasyonun artamayacağını ve yaşlı şizofrenlerde pozitif semptomların azalacağını hatırlayınız. Son olarak , maymunlarda DLPFC lezyonları perinatal olarak yapılmış olsa bile “uyarılara cevap gecikmesinin” ancak seksüel matürasyonla birlikte görüldüğünü, bundan önce bu bozukluğun var olsa bile manifest hale gelmediğini belirtmek gerekir. Bilindiği üzere şizofreni sıklıkla ado-lesan dönemde karşımıza çıkar. Bu yüzden şizofreniyi, kendini ancak seksüel matürasyonla birlikte manifest hale getiren bir tanımlanmamış “nörolojik” bozukluk gibi de görebiliriz. Temporolimbik Lokalizasyon Şizofreninin pek çok semptomu, temporolimbik bölgeye ait bir hastalığın belirtilerini andırmaktadır. Şizofrenide, işitsel hallusinasyonlarla, konuşma bozuklukları başat semptomlardır. Canlılık, dikkat, iştah, nefret gibi bazı davranışsal ve emosyonel işlevler limbik sistem ve ilgili yapılarla ilişkilidir. Şizofrenide de anılan işlevlerle ilgili bazı bozukluklara rastlanır. Bu birliktelikten yola çıkarak temporal lobun özellikle de limbik sistem şizofrenide önemli bir anatomik lokalizasyon olabileceği çıkarsanabilir. Limbik sistem’in kapsamı, 1878’de ilk kez Broca’nın bu terimi kullanmasından bu yana değişmiş ve büyümüştür. Broca’nın ilk tariflediği limbik yapı, midsagital hattaki derin kortikal yapılar girus singularis gibi, korpus kallozum splenumu’nun arkasındaki kortikal sahalarla, hipokampal ve parahipokampal alanlardan oluşmaktaydı. Bu yapılar, beynin derin kısımlarında büyük bir C harfini andırır tarzda dizilmişlerdir. Limbik sistem, bugünkü içeriğine 1930’lu yıllarda Papez’in çalışmalarıyla ulaşmıştır. Papezin limbik sistemi kompleks bir oluşumdur. Papez’e göre bu bölge emosyonların oluşumunda önemli bir merkezdir. Girus Singulatus, hipokampus, forniks, mamiller cisimcikler ve bazı talamik çekidekler önemli yapı taşlarıdır. Papez’e göre duyusal impulslar korteks tarafından alınıp, daha pirimitif ve derin yapılar olan girus singulatus ve hipokampusa aktarılır. Uyarılar burada da forniks aracılığı ile mamiller cisimciklere ve talamusa gönderilerek en sonunda tekrar girus singulatus’a geri döndürülür. Papez’in bu limbik sistem hipotezi Mc Lean tarafından geliştirilmiştir. Onun yaklaşımı da Papez’inkine benzemekle beraber ondan ayrı olarak septal nükleuslarla, habenüler çekirdeklerde limbik sistem içinde sayılır. Limbik sistemin hem prefrontal hem de, temporal korteks ile olan bağlantılarının yanında motor, duyusal, visseral işlevlerle ilgili olarak beyin sapı ile bağlantılı olduğu ortaya çıkartılmıştır. Limbik sistemde yer alan yapılar değişik işlevler için farklılaşma gösterirler. Örneğin hipokampus hafızada önemli bir merkezdir. Beyin sapı visseral fonksiyonlar için önemli bir bölgedir. Temporal lob afferent uyarıları alır, talamusta modülatör olarak hizmet eder. Şonuç olarak limbik sistem demanstan, şizofreniye, duygulanım bozukluklarından yeme bozukluklarına kadar farklı hastalıklar için incelenmesi gereken önemli bir odak noktasıdır. Şizofreni değişik klinik tabloları olan bir sendromdur. Bu sendrom için şu yada bu semptom patognomonik olmamakla beraber, düşünce bozuklukları ve işitsel hallusinasyonlar hastalığın en sık karşılaşılan ve onun karakteri olmuş belirtileridir. Bu belirtiler, afektif küntlük ve zaman zaman ortaya çıkan hafıza bozuklukları ile birlikte değerlendirildiğinde temporolimbik bir patolojiye işaret eder. İşitsel hallusinasyonlar, çoğu kez insan sesi şeklinde, kafanın dışından gelen, kendi sesinden farklı, tanıdık ya da tanımadık kimselere ait olabilen sesler halindedir. Jackson’a göre işitsel hallusinasyonlar, bilince hafızadaki bazı “sesler”in istemsiz olarak sokulmasıyla ilgilidir. Bunun olabilmesi için de yine Jackson’a göre temporolimbik bölgede bir hasar olması gerekir. Hallusinasyonlar kısa ve uzun süreli hafızadan bilince istemsiz ve zamansız bir akışın olması ile meydana gelir ve nörobiyolojide “salınım” fenomeni olarak adlandırılır. Bazı klinisyenlere göre şizofrenlerin işitsel hallusinasyonlarında yer alan sözcük ve tecrübelerin tamamı, hastanın daha önceden yaşayıp duyduğu ya da imajinasyon yoluyla tanıdığı, fakat sonradan unuttuğu ya da unutmadığı olaylardır. Ama bunların mutlaka hafızada bir kaydı vardır ve eğer hatırlanamıyorlarsa, geri çağrılmalarında recovery bir bozukluk veya olağan bir hatırlayamama söz konusudur. İlginç olan hallusinatuvar seslerin çoğu kez “gramatik” bir dizge içinde ya da az çok öyle bulunuşudur. Bu durum hallusinasyonları yaratan bölgenin yalnızca konuşma merkezi değil tüm lisan ile ilgili merkezler, temporal lob ve subkortikal limbik yapılar olduğunu düşündür-mektedir. Şizofrelerde görülen dil ve bilinç bozuklukları işitsel hallusinasyonlardan ayrı bir fenomendir. Dil bozuklukları konuşma bozukluklarından daha geniş anlamda, konuşmada içerik fakirleşmesi, dağılma, enkoherans ve neolojizm şeklinde görülebilir. Tablo 1’de bu bozuklukların genel bir sınıflandırılması yapılmıştır. Tablo incelendiğinde manik ve şizofren hastalar için ortak sayılabilecek dil ve iletişim örnekleri görülecektir. Ancak yine de manik hastaların daha çok basınçlı konuşma ve enkoherans gibi “pozitif formal düşünce bozuklukları”, şizofrenlerin ise konuşma içeriğinin fakirleşmesi gibi “negatif formal düşünce bozuklukları” gösterdikleri farkedilmektedir. Farklı tipteki konuşma ve dil bozuklukları dikkate alındığında ortaya ilginç sonuçlar çıkmaktadır. Öncelikle manik hastaların önemli bir kısmında hasta remisyona girdikten sonra konuşma ve düşünce bozuklukları ortadan kalkmaktadır. Demek ki bazı konuşma bozuklukları reversibl niteliktedir. Yanı sıra şizofrenlerde negatif ve pozitif düşünce ve konuşma bozuklukları genellikle sürgit niteliklidir. O halde bazı konuşma bozuklukları da irreversibl olabilmektedir. Broca sahası gramer bilgisini depolayan ve kişinin organize ve bütünlük içinde akıcı bir konuşma yapması için gerekli alandır. Temporal lobun Wernicke sahası ise bir depo gibi çalışır ve işitsel ses olarak verilen kelimeleri tanımayı, dolayısıyla konuşulanı anlamayı sağlayan bir bölgedir. Bu alan sayesinde konuşulan kelimeleri tanımayı ve onlara anlam yüklemeyi becermiş oluruz. Bazen bu bölgeye “assosiyasyon” sahası ismide verilir. Bunun nedeni seslere yüklenen, onlarla beraber verilen associated anlamları tanımamıza yardımcı olmasındandır. Buna karşılık angüler girus, görsel olarak verilen, yani okuduğumuzu anlamamıza yardımcı olan bir bölgedir. Değişik bölgelerin hasarı farklı tipte afazilere neden olur. Örneğin Broca sahasının tahribi grameri olmayan kesintilerle giden ve ekspressiv ya da Broca afazisi denen tabloyu ortaya çıkartır. Wernicke afazisinde ise akıcı fakat söylenenin anlaşılmadığı bir durum vardır. Daha önce bildirdiğimiz negatif formal düşünce bozukluğu şekil olarak Broca afazisine, pozitif formal düşünce bozuklğu ise Wernicke afazisine benzemektedir. Bir şizofrenin konuşması gramer bozulması ve parafazik değişiklik göstermemekle beraber mantıklı da değildir. Pozitif formal düşünce bozukluğu basitçe Wernicke afazisine benzetilmekle beraber, ikincide görülen Wernicke afazisi anlama kaybı ilkinde pozitif formal düşünce bozukluğu görülmez. Buradan yola çıkarak şizofrenlerin formal düşünce bozuklukları Wernicke ya da Broca sahalarının basit bir lezyonu olarak gösterilemez. Buradaki mekanizma hem daha değişik hem daha karışıktır. Ancak yine de olaya limbik sistemin önemli bir katkısı olduğu öngörülebilir. Daha önce emosyonlardaki rolü nedeniyle frontal lobun şizofrenide önemli yer tuttuğu bildirilmişti. Limbik sistemde, benzer şekilde şizofren-lerde görülen anhedoni, retardasyon ve regresyon nedeniyle bu işlevleri dolaylı ya da doğrudan kontrol eden bölge olarak şizofrenide patojenetik bir rol üstlenebilir. Ancak hipokampus nedeniyle limbik bölge hafızada da önemli rol alır. Öteden beri şizofrenlerde hafıza bozuklukları görülme-diği bildirilmiştir. Ancak son yıllardaki iki çalışma bu noktaya yeni bir bakış açışı getirmiştir. Bunlardan ilki Andreasen’ in şizofrenlerde yakın hafızada bozukluklar tespit etmesi, ikincisi de Crow’un “yaşa bağlı dezoryantasyon fenomeni”dir. Yaşlı şizofrenler daha çok negatif semptomlar üretmekte ve hafıza kayıpları ile belirgin bir tablo sergilemektedirler. Bu nokta dikkate alındığında şizofrenide hipokampus disfonksiyonunun patojenetik bir olgu olarak dikkate alınması gerekecektir. Temporolimbik disfonksiyona ilişkin nörokimyasal kanıtlar da vardır. Limbik sistem DA jik aktivasyon yönünden zengindir. Mezolimbik DA jik sistem olarak bahsedilen bir grup DA jik nöron limbik bölgede yer alır. Bunların nöron gövdeleri ventral tegmental bölgededir ve amigdal, hipokampus, frontal lob ve striatuma projeksiyonları bulunur. İşte bu DA jik nöronlar, limbik sistem DA jik aktivasyonunu oluşturan nöronlardır. Limbik sistemde DA, serotonin ve nörotransmiter olarak yeni keşfedilen nöropeptitler bir denge içinde bulunur. Şizofren hastaların, postmortem olarak yapılan incelemelerinde 3H- Spiperidol kullanımıyle yapılan tespitlerde limbik bölgenin özellikle nükleus akkümbens noktasında D2 reseptörlerinin arttığı bildirilmiştir. D2 resep-törleri, hem nöroleptik kullanmış hem de, kullanmamış hastalarda artmıştır. Bu durum şizofreninin primer olarak D2 reseptörlerinde bir artışla beraber olduğunu düşündürür. Crow, benzer sonuçları 1982’de a ve § flupentiksol kullanarak da bulmuştur. a flupentiksol D2 reseptörlerini seçici olarak bloke eder, § flupentiksol ise nonspesifik blokaj yapar. Daha önce bahsedildiği gibi şizofrenide pozi-tif semptolar DA jik hiperaktivasyona bağlıdır. a flupentiksol pozitif semptomlar üzerinde, negatif olanlardan daha güçlü tedavi etkinliği gösterir. O halde pozitif semptomlarla ilgili reseptörler D2 reseptörleridir. Limbik sistem, klasik nörotransmiterlerin yanı sıra nöropeptitleri de ihtiva eder. Nöropeptidler önceki bölümlerde bahsedildiği gibi şizofreni patoje-nezinde rol alırlar ve klasik nörotransmiterlerin yanında kotransmiter olarak bulunurlar. Amigdal, nükleus akkümbens ve talamus, CCK, Vazoaktif İntestinal Peptid VIP, Somatostatin SRIF ve Neurotensin NT gibi nöropeptidleri ihtiva ederler Roberts 1984. Pozitif semptomlu hastalarda amigdal’de VIP artışı, negatif semptomlu hastalarda ise aynı bölgede CCK hipokampuste de somatostatin azalması olduğu bildirilmiştir. Daha ayrıntılı çalışmalar pozitif belirtilerin yanısıra negatif belirtilerin de limbik bölgeden kaynaklandığını kanıtlayabilir. Şizofrenlerde elektrodermal cevapsızlık ile temporal lob disfonksiyonu arasında bağlantı olduğu gözlenmiştir. Normal popülasyonda, orta şiddetteki zararsız stimuluslara elektrodermal cevapsızlık %10 iken şizof-renlerde %50 dir. Bu yüksek oranın genel olarak şizofrenlerdeki azalmış otonomik cevap ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Elektrodermal aktivitenin, regülasyonunda limbik, temporal ve frontal yapılar rol sahibidir. Şizofren hastalarda temporal disfonksiyon ile bozulmuş elektrodermal cevap arasında bir ilişki kurulabilmektedir. Temporal lob fonksiyonunu irdeleyen nöropsikolojik testler elektrodermal cevapsızlık gösteren şizof-renlerde daha belirgindir Katsanis 1992. Temporal lob epilepsisi ile şizofreni arasında yakın benzerlikler en azından bir kısım semptomatoloji için vardır. Trimble ve Perez 1982’de Şimdiki Durum Muayenesi PSE ni değerlendirdikleri temporal lob epilepsili EEG kayıtlarından hastaların %40 kadarında “Nükleer Şizofreni” tespit etmişlerdir. Fenomenolojik olarak şizofreni olduğu düşünülen psikotik hastaların sol taraf temporal lob epilepsili hastalar olduğu ayrıca vurgulanmıştır. Bütün bu bulguların ortak değerlendirilmesiyle Crow’un yaklaşımına belki yeni kanıtlar sağlamaktayız. Bilindiği gibi o, pozitif şizofreninin limbik sistem DA jik hiperaktivasyonuna bağlı; negatif şizofreninin ise MSS’de ventrikuler genişleme ve nöronal kayıpla birlikte giden bir tablo olduğunu bildirmişti. Sol Hemisfer Patolojisi ve Şizofreni MSS’de sağ ve sol hemisferin bilişsel, algısal, motor ve konuşma işlevleri yönünden farklılaştığı bilinmektedir. Benzer şekilde bazı araştırıcılar tarafından, iki hemisferin psikiyatrik bozukluklar konusunda farklı patojenetik zeminler oluşturduğu vurgulanmıştır. Flor Henry 1969’da sol hemisfere ait temporal epilepsi ile şizofreni benzeri psikotik tablo arasında bağlantı olduğunu, duygulanım bozukluklarıyla da sağ hemisfer patolojilerinin birlikte olduğunu bildirmiştir. Eğer hasta her iki hemisferde de fokus gösteriyorsa “şizoafektif” bir tablo içinde görün-mektedir. Bu bölümde şizofreni ve sol hemisfer disfonksiyonu ve interhemisferik disfonksiyon arasında bir bağlantı olup olmadığı tartışılacaktır. Bu konudaki ilk değerlendirmeler Broca’dan gelmiştir. Broca, konuşma merkezinin sol hemisferde bulunduğunu anladıktan sonra şizofrenide de konuşma bozukluklarının varlığından yola çıkarak bu hastalıkta sol he-misfer disfonksiyonu olabileceğini düşünmüştür. Temporal lob epilepsilerinde, psikotik semptomatolojinin, grand mal jeneralize epilepsilere göre daha fazla olması Shukla 1979, ve özellikle sol temporal lob epilepsilerinin daha çok psikoz yaratması Sherwin 1981 psikozu sol hemisfere lokalize etme eğilimlerini güçlendirmiştir. Nasrallah’ın 1981 değerlendirmelerine göre sol temporal bölgeye olan bir travma, temporal lob epilepsisine neden olmakta ve bir süre sonrada bu epileptik deşarjlar şizofreni benzeri bir psikozun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Beyin lezyonlarında ipsilateral elde deri kondüktansında azalma ya da kaybolma olmaktadır Luira 1966. Bruzelier’de 1974’de kronik şizofren-lerde, sol elde deri kondüktansında azalma ya da tamamen kaybolma gibi bir durumla karşılaşınca Luira’nın bulgusu da dikkate alınarak şizofrenlerde sol hemisfer disfonksiyonundan bahsedilmeye başlanmıştır. Roemer 1978’de görsel uyarılmış evoked potansiyeller aracılığı ile şizofrenlerde, kontrollere göre sol hemisferde desenkronizasyonu düşündüren azalmış bir stabilite olduğunu göstermiştir. Diğer bazı araştırıcılarda hasta grupta sol temporal lob ve sol oksipital bölge disfonksiyonu olduğunu bildirmektedirler. Dikotik dinleme testleri yapılarak değerlendirilen şizofren hastalarda olmuştur. Kimura tarafından, hangi hemisferin dilsel işlevler yönünden başat olduğunu tespit etmek aracılığıyla simultane fakat farklı işitsel stimuluslara hemisferlerin verdiği asimetrik cevaplar değerlendirilmiştir. Dilsel işlev yönünden başat olan hemisfere ters kulaktan verilen kelimeler hasta tarafından daha çabuk tanınmaktadır. Genellikle şizofrenler, sağ kulaktan alınan uyarılarda sol kulağa göre daha yüksek bir performans göstermektedirler. Bazı ortak sonuçlar şöyle özetlenebilir. 1 Muhtemelen temporolimbik özellikle de hipokampus disfonksiyon nedeniyle sol he-misfer işitsel fonksiyonunda geçici bir azalma 2 Paranoid hastalarda, ötekilerden ayrı olarak “aşırı sağ kulak tercihi ya da başatlığı” ile giden sol hemisfer aktivasyonu. 3 Akut psikotik tablo sırasında kulak tercihi ve başatlığına ilişkin asimetrinin ortadan kalkması, tablo düzeldikten sonra bu asimetrinin yeniden kurulması. Bu durum şizofrenideki hemisferik la-teralizasyonun hastalığın aktif dönemini kapsayan dinamik bir proçes olduğunu gösterir 4 Nöroleptikler asimetriyi daha da arttırıcı yönde sağ kulak-sol hemisfer başatlığı etkide bulunurlar. Şizofrenlerde EEG kayıtları çelişkili sonuçlar vermekle beraber baskın eğilim bu kayıtlarda bir asimetri bulunduğu yönündedir. Bazı araştırıcılar daha çok sol hemisferde bir anormallik olduğunu Abrams 1979 bildirir-ken diğer bir grup araştırıcı da sağ hemisferde EEG anormalliği bulunduğunu söylemiştir. Farklı araştırıcılar EEG’de hemisferik asimetri kaydederken aynı zamanda bu asimetrinin farklı çalışmalara göre farklı loblara kayabildiğini de bildirmişlerdir. Bazıları da fronto-temporal bölgelere lo-kalize bozukluklardan bahsetmişlerdir. Stevens 1979’da, hastaların bazı özel işleri yaparken sol temporal bölgelerine lokalize desenkronizasyon, işitsel hallusinasyonlar sırasında ise aynı bölgede alfa frekans bandında azalma ve sağ temporal sahada yavaşlama gösterdiklerini bildirmiştir. Birçok kez teyit edimiş bir çalışmada ise paranoid hastaların kontrollere göre yalnızca sol tarafta, rezidüel şizofrenlerin ise yalnızca sağ tarafta EEG anormalliği gösterdikleri bildirilmiştir Coger 1983. Nöropsikolojik testler’ de, şizofrenlerde sol hemisfer disfonksiyonuna işaret eder. Ancak akut ve kronik olgular arasında tahmin edilebileceği gibi belirgin farklar vardır. Kronik olgular ötekilere göre testlerde daha beceriksizdirler. Psikolojik testler diğer psikiyatrik hastalıklarda şizofreni hariç sağ hemisfer disfonksiyonuna işaret eder. Golden 1980’de, BT’deki ventriküler genişleme ile sol frontal lob dansite değişikliklerine, nöropsikolojik anormalliğin Luira-Nebraska test bataryası Necker kübü, TMT ve Algısal Labirent Testinde eşlik ettiğini bildirmiştir. Daha sonra bu bulgu teyit edilmiştir. Ancak burada belirtek gerekir ki, hastalara uygulanan testlerin tipi ortaya çıkan hemisferik anormalliği değiştirmekte önemli bir faktör olabilmektedir. Örneğin hastalar uygulanması güç, kapsayıcı testlerle karşılaşırlarsa bu durumda genellikle her iki hemisfer anormalliği birlikte görülmektedir. Bu durum çalışmalardaki metodolojinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya yeter. Necker kübü Perspektif anlayışa uygun biçimde çizilmiş 10cmX10cm büyüklüğündeki bir küb monitörde 90 saniye kadar görünür. Kişi monitörün 60 cm uzağında oturur ve ekranda merkezi bir noktaya gözünü fikse etmesi istenir. Kübün görünüşündeki perspektifin her bir değişiminde düğmeye bir kere basması istenir. Böylece yaptığı her doğru değerlendirme puanlandırılır. İzleme, yapma testi Trail making test= TMT Kompüterize TMT testi kağıt-kalemle yapılan testin bir uyarlamasıdır. Kişiden bir “joystick” aracılığı ile monitördeki belli bir sıraya göre düzenlenmiş karakterlere dokunması ve bunu mümkün olduğunca süratli yapması istenir. Test her iki elle yapılır. Önce kişi istediği elle başlar, sonra diğer eliyle devam eder. Algısal labirent testi Perceptual maze test PMT Bu testte labirent monitörde gösterilir. Bazı belirlenmiş noktaları dolaşarak labirentin yolunu tamamlamak esası üzerine kuruludur. Kişi 4 düğmeyle oynayarak kendi seçtiği yolda ilerler. Yolun sonuna ulaşıldığında işlem tamalanmış sayılır. Bu şekilde kişiden 16 ayrı yol seçip ilerlemesi istenir. Şizofrenlerde değişik çalışmaların sonunda ortaya çıkan nöroanatomik asimetri’ye ilişkin bulgular da şöyle özetlenebilir 1 Sol serebral ventrikülün sağdan büyük olması 2 Azalmış sol hemisferik dansite, 3 Artmış sağ hemisfer beyaz ve gri cevher dansitesi, 4 Sağ elini kullanan bir grup şizofrende normal serebral asimetrinin sağ frontal lobun ön kısmının sola göre hafifçe daha önde olması, oksibitalde ise bunun tam tersi bir durumun varlığı tersine dönmesi. Buna benzer bir bulgu otistik ve gelişimsel disleksi kusuru olan çocuklarda da görülür. Bu tür faklılıklar, şizofrenlerin normal ve manik kişilerle karşılaştırması yapıldığında görüldüğü gibi, nonparanoid gruplarla, paranoidler karşılaştırıldığında da görülür. Beyin Kan Akımı rCBF çalışmalarında şizofrenler hipofrontalite, hiperoksibitalite göstermişlerdir Mathew 1981. Normallerde de hemisferler arası kan akımında farklılıklar bulunmaktadır. Özellikle cinsiyet ve sağlaklık ya da solaklık kan akımındaki hemisferler arası farklılığı belir-leyen önemli etkenlerdir. Ayrıca normal kişilerde işlevler sırasında sol hemisferde kan akımında bir artışa rastlanırken, nonverbal işlevler sırasında da sağ hemisferde kan akımı artmaktadır. Buna karşılık şizofrenlerde verbal fonksiyonlar sırasında rCBF açısından hemisferik bir asimetri gelişmezken, nonverbal işlevler sırasında daha çok sol hemisferde kan akımında bir artış gözlenmektedir. Bu bulgular şizofrenlerdeki sol hemisfer aktivasyonunu karşılayan bulgulardır. Şizofren hastalarda yapılmış bir çalışmada, şizofrenlerin kontrol gurubuna göre sol ellerini daha çok kullandıkları gösterilmiştir. Hatta şizofreni yönünden diskordan olan ikizlerde, şizofren olan eşlerin, şizofren olmayan eşlere göre daha fazla sol ellerini kullandıkları farkedilmiştir. Bir başka çalışmada da sağ el-sol göz dominansının şizofreni için dikkat çekici olduğu görülmüştür. Benzer sonuç veren bir başka çalışma da Ceylan 1991 motor ve duyusal değerlendirme ayrı ayrı yapılmış ve şizofrenlerin kontrollere göre daha yüksek oranda her iki ayağını birden kullandığı mikst kullanım görülmüştür. Aynı çalışmada hastaların her iki gözünü birden kullanmalarıda yüksek oranda bulunmuştur. Bir başka çalışmada Pınar 1991 eğitimin hastaların test becerilerini etkilediği o nedenle de se-rebral dominans testlerinde dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Bölümün sonunda serebral dominans testleri Pınar 1991 verilmiştir. Şizofrenler, verbal ve spasiyal işlemlerde belirgin bir sağ hemisfer üstünlüğü gösterirler. Bu da onların nisbi olarak sol hemisfer disfonksiyonu içinde bulunduklarının göstergesidir Şizofrenlerde nörokimyasal yönden de hemisferik bir asimetri söz konusudur. Normal kişilerde de GABA, DA, ve Kolin Asetil Tansferaz ChAT gibi monoaminler ve enzimler yönünden bir asimetri söz konusudur. Örneğin normalde DA ve ChAT sol globus pallidusta sağa göre daha fazla bulunur. NA’de sağ ve sol talamus içinde dağılım faklılığı gösterir. Sol ta-lamus pulvinar nukleusunda sağa göre NA daha yüksek konsantrasyonda bulunur. Şizofrenlerde amigdal çekirdeğinde de sol tarafta sağa göre daha yüksek bir DA konsantrasyonu vardır. Amigdal bilindiği gibi medial temporal lobun bir parçasıdır ve mezolimbik dopaminerjik yolun önemli bir istasyonudur. Bu yol psikotik semptomların ortaya çıkmasında önemli rolü olan bir bölgedir. Konjuge lateral göz hareketleri LGH’nin incelenmesi Sağa ya da sola doğru olan lateral göz hareketleri bakış yönünün tersindeki hemisfer tarafından aktive edilir Bakan 1971. Kinsbourne’nin 1972’de bildirdiğine göre de, verbal işlevler sağa doğru bir LGH’ye neden olur. Bu durumda verbal işlevler sol hemisferin, nonverbal işlevler ise sağ hemisferin aktivasyonuna neden oluyor demektir. 1978’de şizofren hastalarda hem verbal hem de emosyonel aktivitelerin sağa doğru LGH yarattığı, bununda şizofrenlerde sol hemisferin aşırı aktivasyonuna bağlanabileceği bildirilmiştir. Bazı araştırıcılara göre de, şizofrenlerin “dik”bakışları ya her iki hemisferin birden hiperaktivayonunu ya da yine her iki hemisferin birden hipoaktivasyonunu yansıtır. Pozitron Emisyon Tomografi PET çalışmalarında şizofrenlerde daha önce rCBF çalışmalarında rastlanan hipofrontalitenin görülmediği bildirilmektedir. Ancak bu hastalar daha çok genç hastalardır. 4-5 haftalık bir nöroleptik tedavisinden sonra temporal bölgelerle karşılaştırıldığında sol frontalde glukoz metabolizmasında bir azalma, sağ lentiform nükleusta metabolizmada artış ve sağ-sol lentiform nükleus asimetrisinde azalma tedaviden önce sol lentiform nükleusta metabolizma daha yüksektir olduğu görülmüştür. Sheppard 1983’de “O15 PET scanning” çalışmalarında, tedavi görmemiş hastalarda frontal lob kanlanmasında herhangibir azalma tespit edemez-ken bazal gangliyonların kanlanmasında belirgin bir azalma bildirilmiştir. Aynı araştırıcı PET çalışmalarında, normal kişilerde görülen hemisfer asimetrisinin şizofren hastalarda kaybolduğunu da göstermiştir. Şizofrenide İnterhemisferik Disfonksiyon Her iki hemisfer birbirine farklı komisürler aracılığı ile bağlan-maktadır. Bunlardan en önemlisi şüphesiz korpus kallozumdur. İki hemisfer arasındaki bu köprü yaklaşık 200 milyon nöronal bağlantıyı taşır ve farklı hemisferlerdeki homolog alanları birbirine bağlar. Bazı araştırıcılar şizofrenlerde korpus kallozum kalınlığının arttığını bildirirken; postmortem yapılmış çalışmalarda yalnızca paranoid olmayan ve hastalığın erken başladığı olgularda, korpus kallozumun orta hattında bir kalınlaşma olduğundan bahsedilmiştir. Bazı araştırmalarda şizofrenlerde korpus kallozumun daha çok ön tarafında kalınlaşma olduğunu göstermiştir. MRI çalışmalarında ise bu anatomik veriler reddedilmiştir. MRI’de korpus kallozum kalınlığının herhangibir bölgede ön, arka ya da orta hatta arttığı gösterilememiştir. Buna karşılık korpus kallozum uzunluğunun azaldığı ve korpus kallozum ile serebellum arası sahanın küçüldüğü bildirilmiştir. Hastalar sol ve sağ elini kullananlar olarak ayrıldığında, solak hastalar sağlaklara göre daha küçük kallozal saha göstermektedirler. Geç başlangıçlı paranoid hastalar, erken başlangıçlı paranoid olmayan hastalara göre daha fazla fibriler glioziz göstermektedirler. Bu durum, korpus kallozumdaki kronik enflamatuvar bir proçesin muhtemelen bozulmuş kallozal interhemisferik transferin şizofreninin paranoid alt grubu ile birlikte olabileceğini düşündürür. Korpus kallozumun özellikle genu anterior bölgesine lokalize tümörlerin psikotik bir tablo yarattığı bildirilmiştir Nasrallah 1981. Bu bölge tümörlerinin yalnızca interhemisferik transferi engellemesinden değil, ancak komşu dokularda yarattığı tahribatında psikozu ortaya çıkarabileceğini düşünmek gerekir. Şizofren hastalarda, algısal stimulusların kallozal transferinde anormallikler olduğu bildirilmektedir. Örneğin takistop kullanılarak yapılan “hemisferlerarası görsel çapraz-eşleştirme” testlerinde yetersizlikler tespit edilmiştir. Bunun üzerine şizofrenide interhemisferik bilgi akışında güçlükler olduğu kanısına varılmıştır. Aynı yetersizlik, görsel uyarıların yanısıra taktil ve işitsel uyarılarda da gözlenmiştir. Buradaki interhemisferik kopukluk disconnection hiçbir zaman bir anatomik kesiklik anlamında alınmamalıdır. Daha çok kallozal kanalların “yetersiz”, “etkisiz” ya da fazla “karışık-gürültülü” olduğu şeklinde değerlendirilmelidir. Araştırmalar kallozal transfer güçlüğüne neden olan esas faktörün sol hemisfer yetersizliği olduğunu göstermiştir. Nöroleptikler interhemisferik bir disfonksiyon yaratabilirler mi ? Myslobodsky 1983’de şizofrenlerde, nöroleptik tedavisi ile birlikte interhemisferik disfonksiyon meydana geldiğini bildirmiştir. Bu da nöroleptiklerin “kallozal disfonksiyon sendromu” yaratabileceğini düşündürmektedir. Kallozal transfer güçlüğü gösteren hastalarda duygulanımın sözel olarak ifade edilmesinde güçlükler aleksitimi olduğu ifade edilmiştir. Örneğin komisürotomi yapılmış normal kişilerde sağ ve sol hemisfer arasındaki işlevsel kesiklik nedeniyle aleksitimi meydana gelmektedir Hepe 1977. Buradan yola çıkarak şizofrenlerdeki düşünce fakirleşmesi ve afektif küntlüğü aynı hastalardaki interhemisferik disfonksiyona bağlıyabiliriz. Ancak bu durumda aleksitiminin, düşünce ve duygu fakirleşmesinin özel bir tipi olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. [Bölümün sonunda Toronta Aleksitimi Skalası Pektaş 1991 verilmiştir]. Şizofreninin Beyin Patolojisinde Biyogenetik Yaklaşım Şizofreninin etyo-patojenezine ilişkin olarak bugüne kadar yapılmış pekçok araştırma sınırlı bir başarı sağlamıştır. Yapılan araştırmalar sınırlı kaldıkça, yeni ortaya atılan hipotezlerde hastalığın köklerine ilişkin açıklamalar yapmakta zaman zaman bizi umutsuzluğa götürecek kadar ekstrem ve hayali olabilmektedir. Bugün için dikkat çeken sorulardan birisi şizofreninin gelişmesi sırasında, ya da öncesinde bir beyin patolojisinin oluşup oluşmadığıdır ? Belki de şizofrenlerin yalnızca bir grubunda beyin patolojisi vardır, diğerleri çevresel etkenlere bağlı olarak gelişmektedir. Ya da, şizofreni çevresel faktörlere bağlı olarak gelişse bile beyin patolojisi sonradan şizofreninin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bugünkü klinik uygulama, hastalığı genel olarak “fonksiyonel” ve “organik” olarak ikiye ayırmak biçimindedir. Araştırmalarda sıklıkla karşılaşılan “şizofreni benzeri psikoz” “fenokopi” ve “organik şizofreni” terimleri klinik pratiğe bütünüyle yansımış değildir. “Fonksiyonel” denilen pekçok şizofreni olgusunda BT’de belirgin ventriküler genişlemelere rastlanmaktdır. Belki de şizofreniyi nörodejeneratif bir proçesle giden ve ventriküler genişlemenin belirgin olduğu “negatif şizofreni” ile DA artışının yol açtığı hallusinasyon ve hezeyanların ön planda olduğu “pozitif şizofreni” olarak ayırmak daha uygundur. Ancak bir çok araştırma sonuçları son olarak söylenen bu basit ayrıma da destek vermemektedir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için Pozitif Negatif Semptomlar bölümüne bakınız. Bkz. Bölüm III b Şizofreniye genetik yatkınlık ile ventriküler genişleme arasında bir bağlantı varmıdır ? Gerçekten de özellikle son yıllarda bu noktaya cevap arayan çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Normal kişilerde ventriküler genişleme ikizlerde yapılan çalışmaların sonunda anlaşılmıştır ki genetik kontrol altındadır. Monozigot ve dizigot normal ikizlerde ventrikül genişlikleri %81-85 arasında değişen oranlarda genetik olarak belirlenir. Geri kalan oranda da çevresel faktörler belirleyici rol oynar. Şizofreni yönünden diskordan olan monozigot ikizlerde, şizofrenik eşlerin, normal eşlere göre, daha geniş ventriküllere sahip oldukları bilinmektedir. Bu bulgu dolaylı olarak şizofreninin çevresel bir etyolojiye da-yandığını ve bu çevresel faktörlerinde ventriküler genişlemeye neden olduklarını düşündürür. Bu faktörler acaba perinatal faktörler olabilir mi ? Öte yandan yapılmış çalışmalar göstermiştir ki, şizofreni-diskordan monozigot ikizlerde, ailede şizofreni öyküsü varsa şizofrenik ikiz eşlerin ventriküler genişlemesi daha belirgin olmaktadır. Genetik faktörlerin bu belirleyiciliğine rağmen pre, peri ve postnatal patolojiler olmadıkça şizofreninin ortaya çıkışı kolay olmamaktadır. Şizofrenide genetik etyoloji kesinleşmiş gibidir. Şizofren bir kişinin çocuklarında %10 olasılıkla şizofreni ortaya çıkma şansı vardır. Yine aynı olasılıkla bu kişi, şizofren bir anne ya da babadan doğmuştur. Tabi ki genetik olma özelliği “ailesel” olmaktan farklıdır. “Ailesel” terimi daha geniş bir anlam ifade eder. 1960’larda moda olan yaklaşımlara göre şizofreni, ailede psişik bir kargaşa ortamı varsa ortaya çıkmaktadır. Ancak genetik bölümünde bahsedildiği gibi evlat edinme çalışmalarında bu faktörün genetik yüklülüğün rolü ölçüsünde baskın olmadığı ortaya çıkmıştır. Bir kişinin biyolojik anne ve babasında şizofreni yoksa, yalnızca “şizofrenik bir ortam” da büyüdü diye şizofren olması küçük bir olasılıktır. Şizofreninin uzunca bir süredir multifaktöriyel bir hastalık olduğu söylenmektedir. Ek olarak söylenebilecek bir nokta da bu bozukluğun farklı klinik görünümler içinde hafiften, ağıra değişen bir tablo sergileye-bileceğidir. Tablonun ağırlığını, erken ya da geç başlamasını, değişik etyolojik faktörlerin başatlık derecesi belirlemektedir. Bu tür geçiş modeline belki arteriosklerotik kardiyovasküler hastalıklar örnek gösterilebilir. Bunlarda monozigot ve dizigot ikizlerdeki konkordans oranı şizofrenide olduğu gibidir. Hastalıkta genetik yüklülük şüpheye yer bırakmayacak şekilde vadır. Mendel kanunlarına göre geçiş gösteren bir gen hiperkolesterolemiyi belirlemektedir. Homozigot ikizlerde belirgin hiperkolesterolemiyle beraber genç yaşta enfarktüs atakları başlamaktadır. Heterozigot ikizlerde ise bu ataklar daha geç yaşlarda ve daha seyrek görülmektedir Normal populasyonda kalp ataklarının oranı 1/300’dür. Çevresel faktörler dediğimiz, sigara kullanmak, obesite, diabet, hipertansiyon, egzersiz yokluğu ve A tipi kişilikte bu atakları hazırlayıcı ve kolaylaştırıcı olur. Ancak genetik yüklülük ne kadar fazla ise bu tür çevresel faktörlerin atakların gelişmesinde rolü o kadar düşüktür. Genetik faktörlerin ağır basmadığı olgularda ise bu faktörler o denli etkin rol alırlar. Benzer bir model şizofreni içinde kurulabilir mi? Bu sorunun cevabı “muhtemelen kurulabilir”dir. Çünkü, şizofreni yönünden konkordan olan monozigot ikizlerde çevresel faktörlerin pek bulunmasına gerek olmadan hastalık tablosu ortaya çıkmaktadır Genetik yükün fazla olduğu noktada çevresel faktörün bulunma zorunluluğunun olmayışı. Buna karşılık diskordan monozigot ikizlerde çok çeşitli gelişimsel ve çevresel patojenetik etmene rastlanmıştır Genetik yükün baskın olmadığı noktada çevresel faktörlerin şizofreni ortaya çıkması için birey üzerinde yoğun biçimde odaklaşma zorunluluğu. Çevresel faktörler deyince akla pek çok etmen gelmektedir. Ancak bunlardan konumuzla ilgili en önemlileri viral enfeksiyonlar, anoksik se-rebral hasar, periventriküler kanama obstetrik komplikasyon olarakdır. Yalnızca psikiyatrik değil ama pediatrik literatürde de bu anılan komplikasyonlarla beraber sıklıkla ventriküler genişleme oluştuğunu bildiren çok sayıda araştırma mevcuttur Mc Carton-Dau 1983. Özellikle düşük doğum ağırlıklı bebeklerde anoksi ve travma varsa bunlarda ventriküler genişleme ve daha sonra da davranış anormalliği büyük olasılıkla gelişmektedir. Son olarak söylenebilecek nokta şudur; Eğer kişide şizofreni açısından genetik yük yok ya da az ise hastalığın ortaya çıkması için çevresel faktörler “sine qua non olmazsa olmaz” bir faktör olurlar. Bu durumda ortaya çıkan klinik tabloda, şizofreni spektrumunda kalmakla beraber atipik formda değişken ve farklı semptomatolojiler gösterebilen bir klinik tablo olur. Buna karşı eğer hastalığın ortaya çıkmasında yeterli çevresel faktör yoksa o zamanda genetik yük “sine qua non” faktör olur ve bu faktör daha tipik bir klinik tablo ortaya çıkartır. Ve eğer çevresel faktörler daha çok perinatal döneme aitseler bu klinik tablo esas olarak ventriküler genişleme ile beraberdir. EKLER Toronto Aleksitimi Skalası TAS Pektaş 1991 1. Ağladığımda, beni ağlatan şeyin ne olduğunu bilirim. 2. Hayal kurmak boşa zaman harcamaktır. 3. Keşke bu kadar utangaç olmasaydım. 4. Çoğu zaman duygularımın ne olduğunu tam olarak bilemem 5. Gelecek hakkında sıkça hayal kurarım. 6. Birçokları kadar kolay arkadaş edinebildiğimi sanıyorum 7. Bir sorunun çözümünü bilmek, o çözüme nasıl ulaşıldığını bilmekten daha önemlidir. 8. Duygularımı tam olarak anlatacak sözleri bulmak benim için zordur 9. Herhangi bir olay hakkındaki görüşümü başkalarına açıkça belirtmekten hoşlanırım 10. Bedenimde öyle şeyler hissediyorum ki; doktorlar bile ne olduğunu anlamıyorlar 11. Benim için, yalnızca bir işin yapılmış olması yetmez; nasıl ve neden yapıldığını bilmek isterim. 12. Duygularımı kolayca anlatabilirim 13. Yalnızca sorunların ne olduğunu anlamaktan çok; onların nedereden kaynaklandığı üzerine düşünmeyi tercih ederim 14. Sinirim bozuk olduğunda; üzüntülü mü, korkulu mu yoksa öfkeli mi olduğumu bilmem 15. Hayal gücümü bolca kullanırım 16. Yapacak başka bir yeşim olmadığında, zamanımın çoğunu hayal kurarak geçiririm. 17. Bedenimde şışırtıcı hisler duyduğum olur. 18. Pek hayal kurmam 19. Olayların nedenine, niçinine kafa yormaktan çok işleri oluruna bı-rakmayı tercih ederim 20. Tam olarak tanımlayamadığım duygularım var. 21. İnsanın duygularına yakın olması önemlidir 22. İnsanlar hakkında neler hissettiğimi anlamak ve anlatmak benim için zordur. 23. Tanıdıklarım, duygularımdan daha çok sözetmemi isterler 24. İnsan, olayların derinine inmelidir 25. İçimde neler olup bittiğini bilmiyorum 26. Çoğu zaman kızgınlığımın farkına varmam SKORLAMA 1 Şiddetle Reddediyorum, 2 Reddediyorum 3 Ne kabul ediyor ne reddediyorum, 4 Kabul ediyorum 5 Kesinlikle kabul ediyorum Olumsuz Anahtarlı Sorular 1, 5, 6, 9, 11, 12, 13, 15, 16, 21, 24 Bu sorularda skorlama tersinden yapılacaktır Yani; Kesinlikle kabul ediyorum 1 Kabul ediyorum 2 Ne kabul ne reddediyorum 3 Reddediyorum 4 Şiddetle reddediyorum 5 Diğer sorularda skorlama daha önce tarflendiği gibi yapılır. Toplam skor 26-130 arasında değişebilir. Serebral Dominans veya El Üstünlüğü HDT Tespit Yöntemleri Pınar 1991 El üstünlüğünü tespit eden yöntemler çok çeşitlidir. Bu yöntemleri özetlemeye çalışalım. A Hangi elin kullanıldığı bizzat hastaya ve ailesine sorularak tespit edilir. Ancak bu tam doğru sonuç vermez. Luria şu özelliklere bakarak doğru bilgi edinebileceğini ileri sürer. – İki el, parmaklar birbirine geçirilerek bağlandığında, üstte kalan başparmağın sağ ya da sol oluşuna göre üstün olan el belirlenmektedir. – İki kol birbirine bağlandığında üstte kalan kolun sağ ya da sol olmasına göre üstün el belirlenmektedir. – El çırpma sırasında ise hareketli el üstün olarak belirlenmektedir. B Annet’in soru listesi şu aktivetelerin değerlendirilmesini içermektedir X Primer Aktiviteler 1. Yazma 2. Top fırlatma 3. Raket tutma 4. Diş fırçası kullanma 5. Çekiç tutma 6. Kibrit yakma Y Sekonder Aktiviteler 1. Makas tutma 2. İğneye iplik geçirme 3. Süpürge kullanma 4. Uzun saplı kürek kullanma 5. Şişe ya da kavanoz kapağı açma 6. İskambil kağıdı dağıtma Annet soru listesi değerlendirmesi ise şu temele göre yapılmıştır 1. Tüm aktivitelerde sağ elini kullanan denekler sağ el üstünlüğü gösterir olarak değerlendirilmiştir. 2. Tüm aktivitelerde sol elini kullanan ile yalnızca yazma için bile olsa sol el üstünlüğü gösterenler sol el üstünlüğü gösterir olarak değerlendiril-miştir. 3. Eğer sağ el yalnızca yazma için üstün, fakat diğer aktivitelerinden en az bir tanesi için sol el üstünlüğü var ise mikst ya da ambidekstrosite olarak değerlendirilmiştir. C Motor dominansı belirlemek için Crovitz ve Zener’den uyarlanan şu 10 soruluk anket kullanılabilir. Yazma, çizme, diş fırçalama, top fırlatma, ekmek kesme, makas kullanma, topa tekme atma, şişe açma, tenis raketi kullanma, kibrit yakma, – 10 aşırı sol ellilik, +10 aşırı sağ ellilik olarak Her bir işlemde sol el kullanmaya -1, sağ el kullanmaya +1 puan verilir. Sonunda toplam skorun - ya da + yönde olmasına ve mutlak değerin büyüklüğüne göre el kullanmanın derecesi ölçülür]. D Dinamometre ile relatif kavrama ölçülür. Dinamometre sıkılınca kg cinsinden güç tespit edilir. El seçimi yerine motor lateralizasyonu daha duyarlı olarak ölçer. E El Üstünlüğü Testi HDT HDT Uygulanışında Dikkat Edilecek Noktalar 1- Her deneğin önünde yalnızca HDT ve yalnızca bir adet kalem olacak. Silgi olmayacak. Kalem ne çok sivri ne de künt olacak. Yedek kalemler bulundurulacak. 2. Test defterleri söylenmeden açılmayacak. 3- Test başlamadan önce veya test sırasında teste başlanmadan başlanır ise ya da dur denince durulmaz ise testin geçersiz sayılacağı tekrar tekrar belirtilecek. 4- Noktanın şekli konusunda hasta ya da denek serbest bırakılacak yalnızca ortaya konmasına izin gösterilecek 5- Kısa olan çalışma zamanı nedeni ile muayene sırasında çalışma yapılmamalı, kırılan kalemin hemen yenisiyle değiştirilmesi gerekir. Yönerge *Biliyorsunuzki, insanlar bir elleriyle daha çabuk ve daha iyi çalışabilirler. Bu sağ ya da sol olabilir. Örneğin top atarken ve özellikle yazı yazarken pek az kişi iki elini aynı derecede kullanabilir. Şimdi görmek istiyorum, siz hangi elle daha iyi çalışıyorsunuz. Bunun için bir kez sağ ile bir kez de sol el ile yapacağınız araştırma getirdim. Size belki sol ya da sağ el güç gelebilir. Buna rağmen sabırsız olup bırakmayınız. Becerikli olmayan eliniz ile mümkün olduğu kadar iyi ve çabuk çalışın. Önce sağ el ile sol eli ayırtedip etmediğinizi bilmek istiyorum. Sağ elinizi kaldırınız…. Sol elinizi kaldırınız” Kişinin bu söylenene uyup uymadığı test edilir. “Şimdi size 3 sayfa veriyoruz. Lütfen açmayınız” “Herhangi bir sorunuz var mı?” “Şimdi sayfayı açıp doğru olarak masanın üzerine koyabilirsiniz. Sayfayı açınca A, B, C gibi harfler göreceksiniz. A bölümü alıştırma bölümüdür. B bölümü sağ el içindir. C bölümü sol el içindir. Şimdi size ne yapacağınızı arka arkaya söyleyeceğim.” 1- İz Sürme A formu için “Şimdi bu alıştırmada yılan gibi çizilmiş şekillerin içini kurşun kalemle çizeceksiniz, çizdiğiniz çizgiler kenarlara değmeyecek. Şimdi kalemi sağ elinize alın ve ok işaretinden başlayın, ortaya gelince durun. Şimdi sol elinize alın, ok işaretinden başlayın ve ortaya gelince durun . Bu alıştırmadan sonra asıl B formu yani gerçek test uygulamaya başlanır. “Şimdi kalemi sağ elinize alınız, ok işaretinin olduğu yere yerleştiriniz. Başla demeden başlamayınız. ” Gerçi çabukluk önemli, yalnız düzgün yapmak daha önemli. Çizgiler arasından giderken kenara değilmeyecek, her kenara değiş için bir hata puanı alırsınız” denmeli ve sorusu olup olmadığı sorulmalıdır. Başla komutu ile kronometre ile 30 sn ölçülerek, bitişte tamam denmelidir. “Şimdi kalemi sol elinize alınız. C’den devam edeceksiniz. Okun başladığı yere kalemi koyunuz”. Başla………..30 sn süre…………….tamam. …..”Şimdi gelecek sayfaya bakınız. 2- Daire Noktalamak “A bölümünde gördüğünüz gibi her dairenin ortasına bir nokta koyacaksınız. Şimdi kalemi sağ elinize alınız. A bölümünde çalışmaya başlayınız ve ortaya gelince durunuz. Şimdi kalemi sol elinize alarak A bölümünün sağ köşesinden başlayınız. Bitiren kalemi bırakabilir.” “Şimdi kalemi sağ elinize alınız ve kalemi B bölümünün başlangıç dairesinin içinde hazır tutunuz. Başla deyince başlayınız. Mümkün olduğu kadar çabuk, sırasıyla dairelerin içine nokta koyunuz. Bir daireyi unutan ya da kenarına nokta koyan bir hata puanı alır. “Sorunuz var mı ?” Hazır olun…………Başla………..30 sn süre…………….tamam. “Şimdi kalemi sol elinize alınız. C harfinden devam ediyoruz. Sağ köşede dairenin ortasına kalemi yerleştiriniz. Başla deyince başlayacaksınız. ” “Hazır olun…………Başla………..30 sn süre…………….tamam.” “Şimdi öbür sayfayı açınız” 3- Kareleri Noktalamak “Bu kağıt üzerinde sıra halinde birçok kutu görüyorsunuz. A harfinde ilk üç tanesinde gördüğünüz gibi ortalarına birer nokta koyacaksınız. Okun gösterdiği yönde dolduracaksınız.” “Şimdi kalemi sağ elinize alınız A bölümünde sağ elle başlangıç yazısından başlanacaktır. İki sırayı yapınca bırakabilirsiniz. Şimdi kalemi sol ele alınız. Sol elinizle bıraktığınız yerden devam ediniz. Hala A bölümündeyiz ve ok yönünde nokta koyacaksınız. Bitirince kalemi yana koyun.” “Şimdi kalemi sağ elinize alın. Kaleminizi B bölümünde başlangıçta tutunuz. Başla deyince başlayacaksiniz.” “Mümkün olduğu kadar çabuk, her kutunun içine ve ok işareti boyunca hiçbirini unutmadan nokta koyacaksınız. Birinci sıra öne doğru, ikinci sıra arkaya doğru ve 3 sıra yine öne doğru olacaktır. Bir kutu atlanır ise ve nokta konursa hata puanı alacaksınız. Sorunuz varmı ? ” “Hazır olun…………Başla………..30 sn süre…………….tamam.” “Kalemi sol elinize alınız. C harfinden devam ediyoruz. Sağda başlangıçta kutunun içinde kalemi hazır tutunuz. Yalnızca başla deyince başlayınız.” “Hazır olun…………Başla………..30 sn süre…………….tamam.” Bu test labirent izleme, bir sıra içinde kare ve daire noktalama şeklinde 3 alt test içeren bir testtir. HDT’ye göre el üstünlüğünün saptanabilmesi için bu üç alt testin ayrı ayrı değerlendirilerek ham puanlarının hesaplanması gerekmektedir. Ham puan hesaplanmasında ise şu yöntem kullanılmaktadır a Labirent izlemede özel şablon ile sayısal değer elde edilmektedir. b Noktalanan kare ve daire sayısı puan olarak ele alınmaktadır. Sağ el puanı – Sol el puanı D = X 100 Sağ el puanı + Sol el puanı Formülü ile elde edilen 3 ayrı sayısal değerin ham puan toplamı toplam puandır. Toplam puan teorik olarak -100 ile +100 arasında olabilir, - değerler sol el üstünlüğü, + ise sağ el üstünlüğü yönünden değerlendirilmektedir. 0 ise ambrdekrositedir Tablo 1 Farklı pisikiyatrik bozukluklarda düşünce, dil ve iletişim bozuklukları. Normaller Manik Şizoafektif Paranoid % % % % Negatif formal düşünce bozuklukları Konuşmada azalma 5 4 24 36 İçerikte fakirleşme 1 8 12 8 Periferik formal düşünce bozuklukları Basınçlı konuşma 6 88 32 16 Teğet konuşma 2 4 8 16 Dağılma 32 80 56 56 Enkoherans 0 24 8 20 Tutarsızlık 0 36 12 12 Diğer Çevresel konuşma 6 44 16 16 Amaçsız konuşma 18 52 20 28 Perseverasyon 8 44 20 16 Distraktibilite 3 20 12 0
Gıda Alerjisi Tanısı Doğru mu? Hocam saygılar. 11 Nisan 2012 tarihinde dilimde şişlik hissi ile KBB polikiliniğine gittim. Gıda alerjisi tanısıyla serum içinde Prednol verdiler. Ayrıca hap olarak ta 5 gün kullandım. Şu ana kadar da Rupafin, Desmont ve Nasonex kullanıyordum. Yanak içlerinde beyaz şerit şeklinde kabarmalar ve dilimde yanmalar var 2 haftadır. Ayrıca dil kenarlarında diş izleri oluyor. KBB uzmanına gittiğimde Desmont'u bırakmamı söyledi. Benim huzursuz olduğum konu direkt olarak gıda alerjisi tanısıyla bu ilaçları kullanmam doğru mu? Şu an dilimde halen devam eden uyuşma ve hissizlik var. Ne zaman dilimle ilgili huzursuzluğumda kontrole gitsem ilaçlara devam diyorlar. Öte yandan ilaçları kullandığım sürece alerjik tepkimeyle tekrar karşılaşır mıyım? Dilimde tekrar şişme olur mu? Beni aydınlatırsanız sevinirim hocam. İyi çalışmalar diliyorum. MR Sonucuna Göre, Ameliyat Gerekiyor mu? Merhabalar doktor bey, bu MR 57 yaşındaki babama ait. Sizin değerlendirmenize ihtiyacımız var. Ne gerekli olduğunu yazabilir misiniz? L2-3,L3-4,L4-5 intervertebral disk mesafeleri daralmıştır. L1-2 intervertebral diskinde diffüz posterior protrüzyon izlenmektedir. Bilateral nöral foramenler inferiorda hafif daralmıştır. Spinal kanal ön-arka çapı normaldir. Faset eklemlerde dejenerasyon izlenmektedir. L2-3 intervertebral diskinde sağ posterolateral ağırlıklı diffüz posterior protrüzyon izlenmektedir. Sağ nöral foramen inferiorda daralmıştır. Sol nöral foramen normaldir. Spinal kanal ön-arka çapı normaldir. Faset eklemlerde dejenerasyon izlenmektedir. L3-4 intervertebral diskinde diffüz anüler bulding ile uyumlu görünüm izlenmektedir. Bilateral nöral foramenler inferiorda daralmıştır. İnferiorda epidural yağ yastıkçıkları silinmiştir. Spinal kanal ön arka çapı daralmıştır. Faset eklemlerde dejenerasyon izlenmekdir. L4-5 intervertebral diskinde diffüz anüler bulding ile uyumlu görünüm izlenmektedir. Solda daha belirgin olmak üzere bilateral nöral foramenler inferiorda daralmıştır. Spinal kanal ön-arka çapı minimal daralmıştır. Çillerim İçin Ne Önerirsiniz? Merhaba iyi günler, ben cilt kanseriyim. Güneş gören yerlerde yoğun şekilde çiller var ve burnumdan alınan biyopsiden sonra ben aldılar ve çil olmayan yerden yama yaptılar. Burnum beyaz, diğer yerler çilli. Görünümden çok rahatsız oluyorum, makyajla kapatıyorum. Yardımlarınızı bekliyorum. Nasıl bir çözüm önerirsiniz? Omurilik İçindeki Kitle İçin Ne Yapmalıyım? Sayın Aybars Hocam; eski hastalarınızdan olup, hastalığımın teşhisinde yardımlarınızı hiç unutmadım. Binlerce teşekkürler. Aybars Hocam, romatoid artrit hastasıyım ve operasyonlar da geçirdim. Hala sorunlarım devam ediyor ve operasyon esnasında omurilik içinde oluşan kitleyi anestezi uzmanı dıkkat çektı. Sizin derin tecrübelerinize istinaden fikrinizi almak isterim. Aydınlatırsanız çok sevinirim. Sonsuz saygı ve sevgilerimle. Öksürmek Zorunda Olmamın Sebebi Ne Olabilir? İyi günler. 2 yıl önce geçirdiğim bir zatürre rahatsızlığından sonra nefes alma ile ilgili bir problemim oluştu. Şu an sıkıntım soğuk havalarda derin nefes çektiğimde öksürmek zorunda olmam, balgam dolayısıyla sürekli sesimi düzeltmek zorunda olmam ve hırıltılı sesler çıkarmam. Yalnız bu rahatsızlıklarım sadece soğuk havada oluşmaktadır. Gitmiş olduğum doktorlar nefesimi dinlediklerinde, oda sıcaklığından dolayı, soğuk havalarda oluşan hırıltılarım muayenelerimde belirmiyor. Doktorumun yönlendirmesi üzerine solunum testi yaptırdım ve röntgen çektirdim. Solunumumda hiç bir problem çıkmadığını ve röntgenime göre de sol akciğerimde bakteri oluştuğunu bildirdi. Size tek sorum şu olacak. Yukarıdaki rahatsızlıkların sebebi akciğerimdeki iltihap oluşumu olması mıdır? Teşekkürler. Spermiyogram Sonuçlarım Normal mi? Merhaba, 29 yaşındayım ve 2 yıllık evliyim. Spermiyogram sonucumu yorumlar mısınız? Teşekkürler. Miktar 3,5 cc, Renk Sarı-Beyaz, Görünüm Krem-Opelasan, Ph 8,5, Likefiye süresi 30 dk, Sperm sayısı 70 000 000, Motolite 30 dk hareketli %60, 60 dk hareketli %50, 120 dk hareketli %40, 240 dk hareketli %30, İleri doğru hızlı hareketli %40, İleri doğru yavaş hareketli %20, Hareketsiz %40, Morfoloji Baş Anomalisi %15, Boyun Anomalisi %10, Kuyruk Anomalisi %10, Normal Morfoloji %65, Mikroskobi 7-8 lökosit görüldü. Sperm Testi Sonuçlarım Ne İfade Ediyor? Hocam merhaba, sperm testi sonuçlarım ejakülat miktarı yaklaşık 1ml, renk kirli beyaz, reaksiyon7, viskozite normal, likafaksiyon süresi 1,5 saat, spermatozoit sayısı ml164 milyon, hareketli %40, hareketsiz %40, yerinde hareketli %20. Not Hareketsiz sperm hücreleri sperm aglitinasyonuna bağlıdır. Bol miktarda sperm aglitinasyonları mevcuttur, her alanda 5-6 lökosit hücresi görülmektedir. Bu sonuçlardan ne anlamam gerekiyor hocam? Tedavi yöntemi nedir? MR Sonucuma Göre Ne Yapmalıyım? Hocam MR sonucumu değerlendirir misiniz? Lomber lordoz normaldir. Lomber vertebra korpus yükseklikleri ve sinyal intensitesi normaldir. Bazı lomber intervertebral disklerinde dejenerasyona sekonder sinyal intensite kaybı mevcuttur. Vertebra korpus köşelerinde osteofitik sivrileşmeler ve schmorl nodüllerine ait görünümler izlenmiştir. T11-12 intervertebral diskinde sol foraminal protrüzyon mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Sol nöral foramen daralmıştır. T12-L1 intervertebral diskinde sağ paramedian protrüzyon izlenmiştir. Tekal sak basılıdır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. L1-2 intervertebral diskinde sol foraminal geniş tabanlı protrüzyon mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Sol nöral foramenler daralmıştır. L2-3diskinde diffüz annüler bulging mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. L3-4 intervertebral diskinde diffüz annüler bulging mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. L4-5 intervertebral diskinde diffüz annüler bulging mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. L5-S1 intervertebral diskinde diffüz annüler bulging, anüler yırtık ve eşlik eden santral ve sağ paramedyan superiora minimal migrate ekstrüde disk mevcuttur. Herniye disk tekal keseye bası yapmaktadır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. Spinal kord L1 düzeyinde sonlanmakta olup intensitesi normaldir. Kokulu Akıntının Sebebi Nedir? Merhaba, ben evli, 22 yaşında bir bayanım. Uzun zamandan beri vajinamdan beyaz, bazen sarımsı renkte kokulu bir akıntı geliyor ve kokusu rahatsız edici oluyor. Bu akıntı hiç kesilmiyor. Günlük ped kullanmadığım zamanlarda günde 3-4 kere iç çamaşırımı değiştirmek zorunda kalıyorum. Bazen kaşıntım da oluyor. İlk başlarda önemsemiyordum ama son zamanlarda iyice rahatsız etmeye başladı. Ciddi bir şey olmasından endişeleniyorum. Bilgi verip yardımcı olursanız sevinirim. İyi çalışmalar. MR Sonucumu Değerlendiri misiniz? Hocam MR sonucumu değerlendirir misiniz? Lomber lordoz normaldir. Lomber vertebra korpus yükseklikleri ve sinyal intensitesi normaldir. Bazı lomber intervertebral disklerinde dejenerasyona sekonder sinyal intensite kaybı mevcuttur. Vertebra korpus köşelerinde osteofitik sivrileşmeler ve schmorl nodüllerine ait görünümler izlenmiştir. T11-12 intervertebral diskinde sol foraminal protrüzyon mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Sol nöral foramen daralmıştır. T12-L1 intervertebral diskinde sağ paramedian protrüzyon izlenmiştir. Tekal sak basılıdır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. L1-2 intervertebral diskinde sol foraminal geniş tabanlı protrüzyon mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Sol nöral foramenler daralmıştır. L2-3 diskinde diffüz annüler bulging mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. L3-4 intervertebral diskinde diffüz annüler bulging mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. L4-5 intervertebral diskinde diffüz annüler bulging mevcuttur. Anterior epidural yağ mesafesi daralmıştır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. L5-S1 intervertebral diskinde diffüz annüler bulging, anüler yırtık ve eşlik eden santral ve sağ paramedyan superiora minimal migrate ekstrüde disk mevcuttur. Herniye disk tekal keseye bası yapmaktadır. Bilateral nöral foramenler daralmıştır. Spinal kord L1 düzeyinde sonlanmakta olup intensitesi normaldir. Koltuk Altımdaki Ağrı İçin Ne Yapmalıyım? “Bilateral meme kadranlarında solid kistik saptanmadı. Meme glandüler yapıları tabii görünümdedir. Laktifer duktus dağılımları ve kalibrasyonları normaldir. Retromamiller alanlar serbesttir. Cilt, cilt altı yağlı dokular tabiidir. Sol aksillada 18x5 mm boyutlu bening özelliklerde lenf nodu saptanmıştır. Sağ aksiller fossalarda maling görünüşte lenf nodu tespit edilmedi. Sonuç Sol aksillada tanımlanan lenf nodu”. Sayın Doktor Bey Sol göğsümde koltuk altıma doğru ağrı oluyor, bazen koluma da vuruyor ağrısı. Nereye başvurmalıyım? Bacağımdaki Ağrı İçin Ameliyat Dışında Ne Önerirsiniz? Lomber MR incelenmesi; Lomber lordoz normaldir. Lomber vertebraların korpus yükseklikleri ve sinyal intensiteleri normaldir. Spinal kanal ön arka çapı normal sınırdadır. Spinal kord L1 seviyesinde sonlanmakta, formu ve sinyal intensiteleri normal izlenmektedir. L4-L5 ve L5-S1 düzeylerinde disk sinyal intensitesi azalmıştır. L4-5 düzeyinde tekal keseye bası oluşturan ve inferiora minimal uzanım gösteren fokal santral disk protrüzyonu izlendi. L5-S1 düzeyinde disk posterior kesiminde genişçe bir alanda anüler yırtık ve inferiora minimal uzanımı olan geniş tabanlı disk protrüzyonu izlendi. Nöral foramenlerde bilateral inferiordan daralma izlendi. Posterior kemik elemanlar ve paravertebtal yumuşak dokular normaldir. Hocam belimde ağrı yok, sadece bacakta tek bir noktada ağrı var. Ameliyatsız nasıl bir tedavi önerirsiniz? Acaba Hamile Olabilir miyim? Merhaba, konuya hemen girmek istiyorum. Sinemada sevgilime arkamı dönmüştüm, hemen arkama yapıştı, altında pantolon vardı, bende ise eşofman. 3 dk. öyle durduktan sonra geri çekildi. Pantolonun önü hafif az da olsa ıslaktı. Ben hasta olmadan önce hep beyaz bir sıvı akardı, o gün de o geliyordu. Hamile olabilir miyim acaba? Yardımlarınız için teşekkür ederim. Polikistik Over Sendromu'ndan Kurtulmak Mümkün mü? Seval Hanım merhaba, 26 yaşında bir bayanım. Adet dönemlerim çok gecikmeli ve çok fazla ağrılı oluyor. Bazen 2,5 ay bile geciktiği oluyor. Bu durumdan dolayı doktora gittim ve LH 9,83, FSH 3,23 çıktı ve polikistik over teşhisi kondu. Adet söktürücü olaraktan Farlutal 5 mg verdi ve kullandım. 3 gün geçti, hala adet görmedim. Bende ara ara vajinal bölgede kaşıntı ve yanma da oluyor, ayrıca akıntı da sürekli oluyor ve ara ara kesilmiş süte benzer beyaz akıntı oluyor. Size sormak istediğim soru şu Farlutal ilacım bitti ve kaç gün sonra adet olurum? Ayrıca doğum kontrol ilacı Belara verildi adet dönemlerim düzenli olsun diye ve adet döneminin 1. günü içmeye başla, 21 gün kullan 7 gün ara ver, tekrar kullan dendi. Yalnız benim adet dönemlerim 7-8 gün sürüyor. 7. gün adet görsem bile tekrar kullanmaya başlayacak mıyım, yoksa adet dönemi bittikten sonra mı başlayacağım? Polikistik over sendromundan kurtulmak mümkün müdür? Akıntılar, kaşıntılar ve yanmalar ve adet dönemindeki ağrılar bu kistlerden dolayı mıdır? Şimdiden ilginize teşekkür ederim. Dışkıdan Önce Balgamsı Sıvı Gelmesi Normal midir? Merhabalar hocam, son 1 senedir midemde yanma vardı. Bununla ilgili 3 ay önce genel cerrah bir operatör doktora muayene oldum. Klinik tanısı reflü idi. Endoskopi sonucunda küçük bir iltihap olduğu, bunun yanında Antral Gastrit tanısı konuldu. Endoskopi sırasında yine alınan sıvının biyopsisinde Kronik Gastrit sonucu çıktı. Nexium 40 mg kullanıyorum her sabah. Asıl soruma gelince; dışkı gelmeden önce balgamsı bir sıvı geliyor. Bazense köpüğümsü gibi beyaz renkli bir sıvı geliyor. Bu durum normal midir? Değilse; bununla ilgili yapmamı önereceğiniz birşey var mı? Teşekkür ederim. Bronkoskopi Sonucumu Değerlendirir misiniz? Hocam iyi günler, ben 3 gün önce bronkoskopi oldum, çıkan sonuçları merak ediyorum. Beni aydınlatırsanız sevinirim, şimdiden teşekkür ederim. Makroskopi 3 cc hacminde beyaz bulanık sıvı 1 Pap 1 He 1 Mmg. Tanı; Malignite açısından negatif yayma. Bronş lavajı. Yayma sitolojisi. Hocam bir diğeri ise şu şekilde; Boyalı Mikroskopik inceleme Gram. Boyalı preparatta az sayıda lökosit, çok sayıda epitel hücresi, az sayıda gram pozitif kök görüldü. Arb görülmedi, mini bal kantitatif kültür; solunum yolu flora bakterileri üredi. Babam İçin Neler Yapmalıyız? Babama 1 ay önce Dil Ca teşhisi konuldu ve dilden parça alınarak patolojiye yollandı. Sonucunda ameliyat yapıldı ve dilin sağ tarafından tekrar parça alınarak temizlediler. Yapılan tahliller sonrasında, boyun ve lenflere sıçramadığı söylendi. Ameliyatta alınan dildeki parçanın sonucu ise; Makroskobik bulgu 40x35x12 mm boyutlarda mukoza üzerinde 20x15 mm boyutlarda tümöral yapı taşıdığı görüldü. Tümör en yakın cerrahi sınıra 8 mm uzaklıktadır. Ön cerrahi sınırı 9x5x3 mm boyutlarda, arka cerrahi sınır 6x4x2 mm boyutlarda, derin cerrahi sınır 6x4x2 mm boyutlarda. Mikroskobik bulgu Atipik yassı epitel hücrelerinden oluşan fokal keratinize odaklar içeren fibrotik stromada infiltratif adalar oluşturan çevresinde lenfositer hücre yanıtı izlenen tümör dokusu izlendi. Tümör derin cerrahi sınıra 5 mm den yakın, yan cerrahi sınıra 8 mm uzaklıktadır. Eksizyonel meteryalin cerrahi sınırları ile ayrıca gönderilen ön-arka ve derin cerrahi sınırlar sağlıklıdır. Mevcut örneklerde lenfo-vasküler tümör trombu izlenmemiştir. Ancak tümörün geliştiği organının damar yapılarından zengin olması nedeni ile olgunun metastas yönünden yakın klinik takibi önerilir. Bunun akabinde PET tahlilimiz yapıldı. Dil Ca bildirilen olguda nüks rezidü ya da primer TM lehine bulgu saptanmamıştır. Regresyon lehine değerlendirilebilir. Şu anda babama 6 haftalık radyoterapi önerildi ve 2. haftamız bitti. Son 4 haftamız kaldı ama ağzının içinde yaralar başladı ve sadece mama ve sıvı tüketebiliyor. Ağız ve boğaz yaraları ve kabızlığı önlemek için ne önerirsiniz? Ayrıca radyasyonun cilde zarar vermesini önlemek için akşamları zeytinyağı ya da krem kullanmanın bir zararı olur mu? Babam 51 yaşında, sigara ve alkol kullanmamaktadır ve ciddi bir rahatsızlığı olmamıştır. Tahlil sonucumuz hakkında sizden de yorumlarınızı rica ediyoruz. MR Sonucuma Göre Önemli Bir Sorun Var mı? Merhaba. Size MR sonucunu sormak istiyorum. Sagital düzlemdeki görüntülerde hipofizbezi yüksekliğinin belirgin arttığı 12 mm ve üst konturunun bombeleştiği görülmektedir ve sağ parietal lob posteriorunda derin beyaz cevherde yaklaşık 12 mm boyutta lineer şekilli tüm sekanslarda BOS sinyal intensitesinde alan görülmektedir. Bu ne anlama geliyor, ne yapmak gerekiyor? Bilgilendirirseniz sevinirim. Spastik Hastalığı İçin Ne Önerirsiniz? Kızım 5,5 yaşında. Erken doğum sonucu spastik hastalığı var. 3 senedir fizik tedavi görüyor. En son, bilateral kalça fleksör kısmi adduktör diz fleksör hamstring gasro release bilateral femoral derotasyonel osteotomi operasyonlarından yarar göreceği kanısına varıldı. Ne kadar faydalıdır? Anneme Nasıl Bir Tedavi Uygulanmasını Önerirsiniz? 66 yaşındaki annemde çift taraflı bel fıtığı var. MR ve yapılan muayene sonucuna göre ameliyat dediler. Sağ ayağı tutmuyor, ayağı boşa gidiyor, hissizlik ve çok ağrısı var. 1 haftadır bu şekilde. Beyin damarında tıkanması olduğu için Comodin adlı ilacı kullanıyor. Bu ilaç yüzünden anneme ameliyat ya da iğneyle tedavi yapılamıyor. İlacı kesersek inme riski varmış. Şu an annem yoğun ağrılar içinde ve hastalığına çare bulamıyoruz. Kendisinin uyku apnesi, iskemik kalp hastalığı, astımı, yüksek tansiyonu var. Bu hastalıklarından dolayı da anesteziyle uyutularak ameliyat olması riskli. Başka bir doktor, beline vida takarak ameliyat edeceğini söyledi. Başka bir hoca ise, vidalamanın riskli olduğunu söyledi. Annem günden güne daha da kötüleşiyor. Anneme nasıl bir tedavi uygulayabiliriz? Yardımcı olursanız sevinirim. Yaşadığım Sıkıntıların Sebebi Ne Olabilir? Polis Meslek Yüksek Okulu 1. Sınıf öğrencisiyim. Beden eğitimi koşularında belirli bir seviyede yorulduktan sonra, koşu anında nefesim tamamen tıkanıyor. 70-80 saniye bir nefes tıkanıklığı yaşarken dizlerimin üstüne çöküyor ve korkunç bir ses çıkararak nefes almaya çalışıyorum. Çevremdeki insanların bu durum karşısında o anda hayatımdan endişe ettiklerini ve hiç birşey yapamadıklarını gördüm. Ayrıca, hafif eğimli yokuşlara tırmanma anında bedenimde oluşan hızlı yorulma, kalp çarpıntısı ve buna bağlı nefes nefese kalma durumu, dinlenme isteği oluyor. Yüksek heyecan halinde kalbim yüksek ritimde atıyor ve muhtemelen buna bağlı olarak nefesim kesiliyor. Tüm koşularda gırtlağımda yumurta büyüklüğünde bir balgam topu hissi ve ağzımın içerisinde beyaz renkli yoğun kıvamlı yapışkan tükürük oluyor. 2 saatten fazla ders çalışma veya bilgisayar başında kalma hallerinde aşırı baş ağrısı ve beynimin yorulması durumu yaşıyorum. Beyin MR’ında sadece Sinüzit hastalığına rastlanmıştır. Polis okuluna başlamadan önce, fiziksel aktiviteden uzak, aşırı beyinsel aktivite ve monoton bir hayat yaşamaktaydım. Yaşadığım sıkıntıların sebebi ne olabilir? Yorulduğumda Nefesimin Tıkanması İçin Ne Yapmalıyım? Polis Meslek Yüksek Okulu 1. Sınıf öğrencisiyim. Beden eğitimi koşularında belirli bir seviyede yorulduktan sonra, koşu anında nefesim tamamen tıkanıyor. 70-80 saniye bir nefes tıkanıklığı yaşarken dizlerimin üstüne çöküyor ve korkunç bir ses çıkararak nefes almaya çalışıyorum. Çevremdeki insanların bu durum karşısında o anda hayatımdan endişe ettiklerini ve hiç birşey yapamadıklarını gördüm. Ayrıca, hafif eğimli yokuşlara tırmanma anında bedenimde oluşan hızlı yorulma, kalp çarpıntısı ve buna bağlı nefes nefese kalma durumu, dinlenme isteği oluyor. Yüksek heyecan halinde kalbim yüksek ritimde atıyor ve muhtemelen buna bağlı olarak nefesim kesiliyor. Tüm koşularda gırtlağımda yumurta büyüklüğünde bir balgam topu hissi ve ağzımın içerisinde beyaz renkli yoğun kıvamlı yapışkan tükürük oluyor. 2 saatten fazla ders çalışma veya bilgisayar başında kalma hallerinde aşırı baş ağrısı ve beynimin yorulması durumu yaşıyorum. Beyin MR’ında sadece Sinüzit hastalığına rastlanmıştır. Polis okuluna başlamadan önce, fiziksel aktiviteden uzak, aşırı beyinsel aktivite ve monoton bir hayat yaşamaktaydım. Yaşadığım sıkıntıların sebebi ne olabilir? Ultrason Sonucuma Göre Ne Yapmalıyım? Ultrason raporumda; endometrium kalınlığı 5,1 mm olup ekosu tabiidir ve bilateral overlerde multipl folüküller mevcuttur, yazmakta ve doktor bana Cyclo Progynova verdi. Hastalığım hakkında sizden bilgi almak istiyorum. Teşekkürler. Sıklaşan Ağrılarımın Nedeni Nedir? Merhaba, iyi çalışmalar diliyorum, ben 21 yaşındayım. Çok sık baş ağrılarım yüzünden tomografiye girdim. Sonuçlarda anormallik olduğu için sonra kranial MR girdim. Sonuçlarımda; sol temporal lobda ekstraaksiyel yerleşimli BOS intensitesinde yaklaşık 9x7x6 cm boyutlarında kistik lezyon izlenmiştir araknoid kist. Sağda serbral hemisferde periventiküler beyaz cevher alanında yaklaşık 7 mm çapında T2 AG ve Flair sekansta hiperintens görünümde nodüler sinyal kaydedilmiştir nonspesifik gliotik odak. Tanımlanan lezyonda IV gad enjeksiyonu sonrası belirgin patolojik kontrast tutulumu saptanmamıştır. Sol maksiller sinüste mulkozal kalınlaşma izlenmiştir. Son zamanlarda çok aniden baş ağrılarım oluyor. Dolarex içiyorum ama artık o da fayda etmiyor. Sıklaşan ağrılarımın nedeni nedir? MR Raporlarının Sonuçları Nedir? Merhaba. 1-Mr raporu. Tetkik adı Kranial SE T1 aksiyal-sagittal, FSE T2 koronal, FLAIR aksiyal görüntülerin değerlendirilmesinde; Serebellum ve beyin sapına ait sinyal dağılımı homojendir. Bazal ganglionlar ve kapsüler yapılarda patoloji saptanmamıştır. IV. ventrikül boyut ve konfigurasyonu ile III. ve yan ventriküler genişlikler yaş ile uyumludur. Hemisferik kortikal sulkusların genişlik ve derinlikleri, gri ve beyaz cevher intensitesi ve kalınlığı normaldir. Hipokampüs, parahipokampal alanların sinyal intensitesi normaldir. Bilateral bulbus oküli ve retrobulber alan normaldir. Sella, parasellar yapılar, suprasellar sistern doğal görünümdedir. Majör arteryel yapılar ve dural sinüsler patenttir. Kranioservikal bileşke normal görünümdedir. 2-Mr raporu. Tetkik adı Servikal Vertebra FSE T1 ve T2 sagittal, GRE T2 aksital görüntülerin değerlendirilmesinde; Vertebra korpus yükseklikleri tabiidir. Kemik iliğine ait sinyal dağılımı homojendir. Servikal lordoz korunmuştur. Aşikar disk herniasyonu saptanmadı. Spinal korda bası bulgusu veya kordda myelopatik sinyal değişikliği saptanmamıştır. Paravertebral alanlar normal olarak değerlendirilmiştir. Kesitlere dahil beyin sapı ve serebellum homojendir. Sonuç nedir doktor bey? İyi günler. MR Sonuçlarında Problem Var mı? Merhaba. 1-Mr raporu. Tetkik adı Kranial SE T1 aksiyal-sagittal, FSE T2 koronal, FLAIR aksiyal görüntülerin değerlendirilmesinde; Serebellum ve beyin sapına ait sinyal dağılımı homojendir. Bazal ganglionlar ve kapsüler yapılarda patoloji saptanmamıştır. IV. ventrikül boyut ve konfigurasyonu ile III. ve yan ventriküler genişlikler yaş ile uyumludur. Hemisferik kortikal sulkusların genişlik ve derinlikleri, gri ve beyaz cevher intensitesi ve kalınlığı normaldir. Hipokampüs, parahipokampal alanların sinyal intensitesi normaldir. Bilateral bulbus oküli ve retrobulber alan normaldir. Sella, parasellar yapılar, suprasellar sistern doğal görünümdedir. Majör arteryel yapılar ve dural sinüsler patenttir. Kranioservikal bileşke normal görünümdedir. 2-Mr raporu. Tetkik adı Servikal Vertebra FSE T1 ve T2 sagittal, GRE T2 aksital görüntülerin değerlendirilmesinde; Vertebra korpus yükseklikleri tabiidir. Kemik iliğine ait sinyal dağılımı homojendir. Servikal lordoz korunmuştur. Aşikar disk herniasyonu saptanmadı. Spinal korda bası bulgusu veya kordda myelopatik sinyal değişikliği saptanmamıştır. Paravertebral alanlar normal olarak değerlendirilmiştir. Kesitlere dahil beyin sapı ve serebellum homojendir. Sonuç nedir doktor bey? İyi günler. Oğlum 11 Yaşında ve Epilepsi Hastası. Doktor Önermeniz Mümkün mü? Merhaba, oğlum 11 yaşında, 3 ay önce nöbet geçirdi. Doktora gittiğimizde epilepsi hastası olduğu söylendi. 3 yıl önce nöbete benzer bir rahatsızlık geçirmiş, doktor besin zehirlenmesi demişti. Bu seferki nöbette geçici körlük yaşamıştı. Daha derin araştırıldığında epilepsi hastalığı oldu. Çocuğumu Behçet Uz çocuk hastanesinde tedaviye götürdüm, ilaç tedavisi uygulanıyor. Fakat her gittiğimde başka bir doktor muayene ediyor. Bu konuda bana uzman bir doktor önerir misiniz? Bebek Sahibi Olmamız İçin Ne Önerirsiniz? Ben 29 yaşındayım. Semen analizi yaptırdım, total sayı 6 milyon, doktorun deyimiyle işe yarayan 3 milyon. Eşim polikistik, ben bilateral varikosel ameliyatı oldum. Bu ameliyatın sperm sayısını yükselteceğini söyledi doktor. 3 yıllık evliyim, bir tüp bebek denememiz oldu ama sonuç negatif. Konuyla ilgili beni bilgilendirirseniz çok sevinirim. Ne yapmalıyım? Çünkü her geçen gün psikolojik depremler yaşamaktayım. Şimdiden teşekkürler. Kızımın Elinde Kavrama Güçlüğü Var. Sebebi Ne Olabilir? Hocam öncelikle iyi çalışmalar. Benim 7 aylık kızımın sağ elinde yavaş hareket ve kavrama güçlüğü var. Ama elinden tutduğumuzda kavrayıp sıkabiliyor. Buna istinaden EMG uygulandı, sonuç temiz. MR sonucunu değerlendirirseniz sevinirim. Değerlendirilebilen alanlarda miyelinizasyon yaş ile uyumludur. Bulbus, pons, serebellar pediküller, serebellar beyaz ve gri cevher alanları, serebellar folialar normaldir. 4. ventrikül ve pesterior fssa sisternaları normaldir. Sol temporal, frontal ve bakterial bölgelerde kistik ensefalomalazik alan ve buna sekonder parankimal atrofi izlenmektedir. Ensefalomlazik alan çevresinde minimal gliozis mevcuttur. Sol lateral ventrikül atrofiye sekonder genişlemiş olup sol nükleus lentiformis ve talamus ile mezensefalon sol yarısı atrofik görünümündedir. Sol serebral hemisfer sağa göre atrofik olarak izlenmektedir. MRG bulguları serebral hemiatrofi Dyke-Daidoff-Masson send ile uyumludur. Diğer serebral parankim alanları serbral pedinküller, internal ve eksternal kapsüller yapılar, gri ve beyaz cevher alanları, korpuz kallozum, forniksler, hipokampus gyruslar, sulkuslar ve bazal sisternelar normaldir. İntrakranial vasküler yapılar, dural sinüsler normaldir. Sağ lateral ventrikül, 3. ventrükül boyut ve konfigürasyonu normaldir. Kranium iç ve dış tabulası, diploe mesafesi ve skalp normal görünümdedir. Sonuç Sol serebral hemiatrofi. Teşekkürler. Hissizlik, Uyuşma, Elektriklenme Şikayetiyle Çekilen MR Sonucumu Açıklayabilir misiniz? Merhaba, hissizlik, uyuşma ve elektriklenme nedeniyle nöroloji doktoruna başvurdum. Doktor MR istedi, çektirdim. Ertesi gün radyoloji bölümü ek MR çektirmemi istedi. MR sonucum çıktı fakat doktor hastaneden ayrıldığı için kendisine gösteremedim. Raporu size gönderiyorum, ön bilgi olması açısından açıklayabilir misiniz? Teknik PD T2 Aksiyal T1-T2 Sagital, Kontrastlı T1 Aksiyal, Sagital ve Koronal Bulgular; Bilateral Sentrum Semiovale ve Korona Radiata'lar Bilateral Frontal ve Paryetal Derin Beyaz Cevher İçerisinde Ventriküler Korpuz Kallozuma Dik Yerleşimli PD/T2 Ağırlıklı Sekanslarda Hiperintes İntravenöz Kontrast Madde Enjeksiyonu Sonrası Bazı Alanlarda Kontrast Madde Tutulumu Gösteren Nodüler Lezyon İzlenmektedir. İlk planda "MS" düşünülmüştür. Evlendikten Sonra Akıntım Olmaya Başladı. Ne Yapmalıyım? Merhaba, ben 24 yaşındayım ve 7 aylık evliyim. Evlendikten sonra akıntı olmaya başladı ve ilişki sırasında yanma, acıma oluyor. Akıntı, beyaz ve yoğun şekilde, diğer bir tabirle de süt kesiği gibi. Yazın havuza girmiştim, mantar oluşmuş olabilir mi ve doktora gitmeden yapabileceğim bir şeyler var mı? Göğsümde Acı Hissediyorum. Nereye Başvurmalıyım? Merhaba, ev hanımıyım. Her iki göğsümde de hassasiyet var. Ellerken acı hissediyorum. Ayrıca sağ mememin ucunda sivilceye benzer birşey var, hiç geçmiyor. Ara ara beyaz şeffaf akıntı oluyor. Doktora gittim, önemli olmadığı söylendi ama benim hala korkularım var. Tekrar gitmeli miyim? Ya da hangi branşa gitmeliyim? Aydınlatırsanız sevinirim. Saygılar. MR Sonucuma Göre Bende Kist mi Var? Kranyal MR inceleme; teknik aksiyel planda 5 mm kesit kalınlığında T2 ağırlıklı TSE 4416/99 aksiyel planda 5 mm kesit kalınlığında T1 ağırlıklı SE 690/14 koronal planda 4 mm kesit kalınlığında T2 ağırlıklı TSE 5400/99 sagittal planda 5 mm kesit kalınlığında T1 ağırlıklı SE 600/14 aksiyel planda 5 mm kesit kalınlığında flair Tırm 9000/119/2000. Bulgular kavum septum pellusidum ve vergaye varyasyonu izlenmiştir. Posterior fossada mega sisterna magna varyasyonu izlenmektedir. Bilateral ethmoid hücrelerde sfenoid sinüste her iki maksiller sinüslerde mukozal kalınlaşmalar izlendi. Septum nazi sola devirdir. Sağ alt konka hipertrofik görünümdedir. Frontal kesimde bos mesafeleri belirgin izlenmiştir. Serebellar folyumlar belirgindir. Ventriküler sistem normal konfigürasyon ve genişliktedir. Serebral hemisferik sulkuslar doğaldır. İntrakranial ana arterial yapılarda akım mevcuttur. Dural sinüsler açıktır. Kavernöz sinüsler simetrik ve açıktır. Pontoserebellar açı sisternaları simetrik normal genişliktedir. Bilateral 7-8 sinir kompleksinin sisternal ve kanaliküler komponentleri kontrastsız inceleme sınırları içinde simetrik ve tabii görünümdedir. Membranöz labyrint tabiidir. Sellar parasellar yapılar normaldir. Orbital yapılar normaldir. Kranioservikal bileşke normaldir. Baş dönmesi ile MR çektirdim. Lütfen yorumlar mısınız, bende kist mi var? Tek Taraflı Baş Ağrısı Sebebiyle Çekilen MR Sonucuna Göre Ne Yapmalıyım? Tek taraflı baş ağrısı sebebiyle çekilen MR sonucunda; Beyin sapı ve serebelluma ait intensite homojendir. 4. ventrikül orta hattadır. 3. ve her iki lateral ventrikül yaşla uyumlu genişliktedir. Her iki sentrum semiovalde, subkortikal beyaz cevher alanında birkaç adet T2 AG ve Flair görüntülerde hiperintens görünümünde milimetrik boyutlu hiperintens görünümde nodüler sinyal intensitesi kaydedilmiştir. Hemisferik kortikal sulkuslar yaş ile uyumlu derinlik ve genişliktedir. Her iki maksiller sinüste mukus retansiyon kisti ile uyumlu enflamatuar sinyal değişikliği saptanmıştır. Bu sonuca göre ne gibi bir rahatsızlık söz konusudur? Yaş 51 Beyinde Lekelenme İçin Nasıl Bir Tedavi Önerirsiniz? Merhaba, annem baş dönmesi ve tansiyon şikayeti ile MR çekildi. Her iki sentrum semiovalede, periventriküler ak maddede, yaygın, kronik, iskemik-gliotik değişiklikler ve santral ve periferik BOS mesafesinde atrofiye sekonder belirginleşmeler yazmaktadır. Doktor, beyinde leke olduğunu ve ilaç kullandığı taktirde sorun olmayacağını söyledi. MR sonucuyla ilgili açıklama yapabilir misiniz? MR Sonucumu Açıklayabilir misiniz? Merhaba, 34 yaşında, erkeğim. 2006 yılında merdivenden inerken ayağım kaydı ve düştüm. O günden beri oturduğumda ve yattığımda, sağ bacağımda yanma ve ağrı oluyor. Şubat ayında fizik tedavi gördüm. Bunun üzerine çekilen MR sonucumu size gönderiyorum, açıklarsanız ve sonuca göre ne yapmam gerektiği konusunda fikir verirseniz çok sevinirim. Aralık 2009 Lumbosakral Vertebra MR Tetkiki İnceleme Tekniği T1 ağırlıklı SE sagital, T2 ağırlıklı SE sagital ve aksial. Bulgular Fizyolojik Lomber Lordoz düzleşmiştir. Tüm düzeylerde disk sinyal yoğunlukları T2 imajlarda dejenerasyona bağlı yer yer hafif azalmıştır. L1 vertebra korpusunda T1 imajlarda izo, T2 imajlarda hiperintens atipik hemanjiom izlenmektedir. Lomber vertebra korpus yükseklikleri ve korpus yoğunlukları doğaldır. Konus medullaris normal lokalizasyondadırL1 düzeyi. L2-L3, L3-L4, L4-L5, L5-S1 düzeylerinde disk ve nöral foramenler doğaldır. Disk herniasyonu saptanmamıştır. Anterior ve her iki santrolateral epidural yağ planları normaldir. Sinir köklerine belirgin bası saptanmamıştır. Posterior elemanlar ve paraspinal kaslar normal olarak izlenmektedir. Kasım 2010 Lomber Vertebra MR Tetkiki İnceleme Tekniği T1 ağırlıklı SE sagital, T2 ağırlıklı fr FSE sagital ve aksial. Bulgular Lomber fizyolojik lordoz düzleşmiştir. Lomber vertebra korpuslarında en büyüğü 1 cm çapında olan hemangiomlar mevcuttur. L4-L5 vertebra korpuslarında minimal dejeneratif osteofitik değişiklikler izlenmiştir. Lomber disklerde erken dönem dejeneratif değişiklikleri izlenmiştir. Konus medullaris T12-L1 seviyesinde ve normal sinyal intensitesindedir. L3-L4 düzeyinde diffüz bulging zemininde sağda belirgin bilateral santrolateral foraminal protrüzyona bağlı tekal sakı indente etmektedir. Sinir kökü basısı izlenmedi. Spinal kanal genişliği normaldir. Sağda belirgin bilateral nöral foramenler inferior ressesler düzeyinden dardır ve intraforaminal sinirleri inferiordan irrite etmektedir. L4-L5 düzeyinde diffüz bulging zeminide santral solda belirgin bilateral santrolateral protrüzyona bağlı epidural yağ planları daralmıştır. Sinir kökü basısı izlenmedi. Spinal kanal genişliği normaldir. Tekal sak normaldir. Solda belirgin bilateral nöral foramenler inferior ressesler düzeyinden dardır ve intraforaminal sinirleri inferiordan irrite etmektedir. L5-S1 düzeyinde diffüz bulging zemininde santral solda belirgin bilateral santrolateral protrüzyona bağlı epidural yağ planları daralmıştır. Sinir kökü basısı izlenmedi. Tekal sak normaldir. Solda belirgin bilateral nöral foramenler inferior ressesler düzeyinden dardır. Kasım 2010 Bilateral Kalça MR Tetkiki İnceleme Tekniği T1 ağırlıklı aksial ve koronal, yağ baskılamalı T2 ağırlıklı aksial, STIR ağırlıklı koronal, 4 paramanyetik kontrast madde sonrası aksial ve koronal. Bulgular Her iki femur baş boyun proksimal diyafizer kesimlerinde korteks medulla sinyal intensite bütünlüğü doğaldır. Her iki femur başında avasküler nekroz yada transiyent osteoporoz izlenmedi. Her iki femur başı asetabular. MR Sonucuma Göre Ne Tavsiye Edersiniz? Sayın hocam merhaba, ben bugün MR sonucumu aldım. Supratentorial kesitlerde sağ frontal bölgede aksraaksial lokalizasyonlu, T1A ve T2A da serebral gri cevher ile izointens, postkontrastlı incelemede yoğun homojen kontrastlanma gösteren 22x17x21mm boyutlu, düzgün sınırlı, solid kitle izlendi. Lezyon öncelikle menenjiom olarak değerlendirilmiş. Tanımlanan kitle frontal lobda bası oluşturuyor. Bu nedenle frontal bölge lezyon çevresinde hafif ödem izlenmektedir. Hocam ne yapmalıyım? Çok tehlikeli bir ameliyat mıdır? Ayrıca şeker hastasıyım. Vereceğiniz tavsiyeler benim için çok değerli. İyi çalışmalar. Teşekkürler. Beyin ve Boyun MR Sonuçlarım Ne Anlama Geliyor? Beyin MR sonucu; sol frontal lob beyaz cevher içinde iki adet milimetrik boyutta flair ve T2A serilerde nonspesifik hiperintens görünümler mevcuttur. Boyun MR ise; servikal lordoz hafif artmıştır, tüm intervertebral disklerde dejenerasyona sekonder T2A serilerde sinyal kaybı izlenmektedir, vertebra korpus köşelerinde dejenaratif minimal osteafitlere bağlı sivrileşmeler mevcuttur, T2 vertebra korpusunda hemanjiam vardır. Hocam bunlar ne anlama gelmektedir? Şikayetlerim merdiven çıkarken başta zonklama. MR Sonuçlarıma Göre Durumum Nedir? Beyin MR sonucu; sol frontal lob beyaz cevher içinde iki adet milimetrik boyutta flair ve T2A serilerde nonspesifik hiperintens görünümler mevcuttur. Boyun MR ise; servikal lordoz hafif artmıştır, tüm intervertebral disklerde dejenerasyona sekonder T2A serilerde sinyal kaybı izlenmektedir, vertebra korpus köşelerinde dejenaratif minimal osteafitlere bağlı sivrileşmeler mevcuttur, T2 vertebra korpusunda hemanjiam vardır. Hocam bunlar ne anlama gelmektedir? Şikayetlerim merdiven çıkarken başta zonklama. Çocuk Sahibi Olabilecek miyiz? İyi günler doktor hanım. Ben 26 yaşında 2 yıllık evli bir bayanım. Son 1 yıldır bebek sahibi olmak istiyoruz ama bir sonuç alamadık. Eşim ve ben bazı testler yaptırdık. Benim hormon test sonuçlarım LH 2,28, FSH 5,76, Prolaktin 34,32, T4 16,59, TSH 2,11. Adet düzensizliği yaşamıyorum. Herhangi bir hastalığım da yok. Eşimin spermiyogram test sonuçaları Renk donuk beyaz görünüm opak dinlenme süresi gün aglutinasyon yok miktar 4,0 ml likefikasyon 20 dk ph 8,5 sayımı milyon fruktoz var motilite ileri hızlı hareketli %50-1. saat %45 yavaş hareketli %10-%5 yerinde hareketli %8-%3 hareketsiz %42-%47 morfoloji normal mikroskobisi 10-12 lökosit görüldü. Eşimin hormon testleri sonucu FSH 1,22, Prolaktin 24,2. İkimizin de prolaktin değerleri yüksek. Doktora sorduğumuzda, çok sorun yaratacak değerler değil dedi ama bizim içimiz rahat değil. Biz çocuk sahibi olabilecek miyiz, ya da ne yapmalıyız? Bize yardımcı olursanız çok seviniriz. MS Hastası Olan Ablamın MR Sonucunu Değerlendirir misiniz? Hocam, ablam MS hastası. MR sonucunu değerlendirirseniz sevinirim. Bilateral periventriküler derin ak madde korono radiata sentrum semiovalede ventriküle dik yerleşimli multipl gliotik odaklar, pons mezensefalon ve serebelum inferiorunda her iki hemisferde yaygın gliotik alanlar; görünüm demyelinizan hastalık ile uyumludur. Sol orta temporal gyrusta aktif plak lehine homojen kontrastlanan milimetrik odak. Sol fronto temporal bölgede kortikosubkortikal iskemik gliotik alan lehine sinyal artışı, bu bölgede daha belirgin kortikalatrofi. Serebral subkortikal atrofi. Bilateral maksiller sinüslerde retansiyon kistleri, ethmoid selüllerde mukozal kalınlaşma. Nazofarinks sağ yarımında posterior duvarda Thornwaldt kisti. Teşekkürler. Vajinamda Kaşıntı ve Şişlik Oluştu. Sebebi Ne Olabilir? Nişanlımla ilişkiye gireli 1 sene oldu. En son 2 gün önce girdim, fakat sonrasında vajinamda hafif kaşıntı, akıntı ve şişlik oldu. Ayna ile baktığımda içinde kırmızı şişlik, üzerinde beyaz peynir görünümünde sümük kıvamında kokusuz şeyler var. Parmağımla almaya çalıştım fakat hepsi gelmedi. Hala içinde. Kanser olabilir miyim? Nişanlımdan başka kimseyle beraber olmadım. Çok korkuyorum, lütfen bir an önce bana yardım edin. Beynimdeki Tümör İçin, MR Sonucuma Göre Işın Tedavisi Olmalı mıyım? 11 yıldır beynimde tümör mevcut. Hidrosefaliye sebep olduğu için şant takıldı ve tümör büyüme yaptığı için 4 defa ameliyat olmak zorunda kaldım. Doktor ışın tedavisi görmem gerektiğini söylüyor fakat Ankara’da ışın tedavisi uygun görülmedi. MR sonucumu size göndererek fikrinizi almak istiyorum, bilgi verirseniz sevinirim. Tarihli MR Sonucu Mezensefalon Posteriorunda Kudrigeminal Sisternde Cm Boyutlarında T1 Ağırlıklı Görüntülerde Hipointens İçerisinde Fokal Hafif Hiperintens Alan İçeren T2 Ağırlıklı Görüntülerde Hipointens İçerisinde Fokal Hipointens Alan İçeren İVGD Sonrası Belirgin Kontrast Tutulumunu Göstermeyen Mezensefalona Ve Vermise Bası Yapan Kitle İzlenmektedir. Fokal Hemoraji Odakları İçeren Tekdal Gliom? Sağ Parietalden Geçerek Sağ Lateral Ventriküle Uzanan Şant Katater Traktına Ait Görünüm İzlenmektedir, Bu Alan Komşuluğunda Gliozis Alanları İzlenmektedir. Bazal Sistemleer Ventriküler Sistem Ve Ekstraserebral Subaraknoid Mesafe Normal Genişliktedir Bilateral Talamus Ve Karpus Kallozum Sinyal Şiddeti Doğaldır İntrakraniyal Ana Arterler Açıktır. Dural Venöz Sinüslerde Trombozis Bulgusu Saptanmıştır. Orbita Sella Ve Paranazal Sinüsler Normaldir. Adet Dönemimde Kırmızı, Sonrasında Akıntı ile Beyaz Et Parçaları Geliyor. Bu Normal mi? Merhaba, son bir kaç yıldır adet günlerimde, koyu kırmızı et parçaları geliyor ve normal zamanlarda da beyaz et parçacıkları görüyorum vajinal akıntı sırasında ve bunun dışında hiç bir şikayetim yok. Jinekolog sadece pelvik muayene yaptı ve bir şeyimin olmadığını söyledi. Fakat hala adet dönemimde sümüğümsü kırmızı et parçaları görüyorum. Adet dönemim sonrasında da kokusuz, beyaz ve içinde et parçaları olan akıntı görüyorum. Sizce bu normal mi? Beyaz Akıntım Kısırlığa Yol Açabilir mi? Ne Şekilde Tedavi Edilmeli? Merhaba doktor hanım, size beyaz akıntımın geldiğinden bahsetmiştim, cevabınız beni korkuttu. Kısırlığa sebep olabileceğinden bahsetmişsiniz, peki bu durumun tedavisi var mıdır? Nasıl tedavi edilebilir? Bilgi verirseniz sevinirim. Gördüğüm Sabit Bir Siyah Noktadan Nasıl Kurtulabilirim? Merhabalar, sağ gözümde yaklaşık 8 aydır siyah, sabit bir nokta var. Beyaz renkli bir alana baktığımda daha çok belirgin olarak görüyorum. Doktor ödem olduğunu söyledi ve göz damlası verdi, 15 gün kullandım ama bir değişiklik olmadı. Bunu ortadan kaldıracak nasıl bir tedavi yöntemi var? Akıntı Problemim Var. Ne Yapmalıyım? Merhaba doktor hanım, benim sorunum beyaz akıntı gelmesi. Uzun senelerden beri bu durum devam ediyor, hergün ve bazen çok yoğun geliyor. Adetlerimi düzenli oluyorum. Bu durumun sakıncası var mıdır? Ne tavsiye edersiniz? Teşekkürler. Yürürken Bacaklarım Yere Sürtülüyor, Düşüyorum. Ne Yapmalıyım? Korpuz allozum genu sol-anterior komşuluğunda en belirgin olmak üzere periventriküler-subkortikal beyaz maddede izlenen milimetrik fokal artmış, T2 sinyali gösteren alanlar da non-spesifik gliotik odaklar. Ayrıca tanıda sekel gliotik değişikler öncelikle düşünülmektedir. Aktif prankimal inflamasyon-enfeksiyon düşündürecek tarzda patolojik kontras tutulumu saptanmamıştır. Sol paryetal pakimeningeal kalınlaşma ve kontras tutulumu benzer şekilde izlenmektedir. İntrakranial enfeksiyon klinik ön tanısı bildirilen hastada klinik-laboratuar korelasyon ve gerekli bulunursa kontrol MR inceleme önerilir. Maksiller sinüsler ve etmoid hücrelerde minimal mukozal kalınlaşma ifadesini açıklamanızı istiyorum. Son 1 senedir yürürken bacaklarım yere sürtülüyor ve düşüyorum. Koşamıyor ve zıplayamıyorum. Ayrıca soğuk havalarda bacaklarım aşırı geriliyor, adım atamıyorum, felçli gibi oluyorum. Dengem de çok bozuk. EEG iyi çıktı. Minarellerim de iyi çıktı. Fizik tedavi gördüm, bir faydası olmadı. Ne yapmalıyım? Lütfen yardımcı olun. Saygılarımla, teşekkürler. Bu bacaklarıma kök hücrenin bir faydası olur mu? Epilasyon Konusunda Bilgi Alabilir miyim? Epilasyon konusunda bilgi almak istiyorum. Beyaz tenli, sert beyaz kıllar var. Bunları gören makina var mı, varsa nerede yaptırabilirim? Lazer epilasyonun birçok çeşidi varmış, hangisi uygun? Vajinal Akıntının Sebebi Ne Olabilir? Merhaba Seval Hanım, vajinamda akıntı var, elime beyaz şeyler geliyor. Ayrıca kaşıntı, ilişki sırasında ağrı oluyor. 9 Ay ilaç kullandım, kültür alındı. Sonuç; 8-10 epitel hücresi,10-12 lökosit görüldü. Gram boyama epitel hücreleri, 7-8 Lökosit, Gram + çomak görüldü. Ayrıca, normal vagen florası bakterileri üredi. Bu sonucu açıklayabilir misiniz? Kas Yırtıkları Tedavisi Nasıl Olmalıdır? Merhaba, bilateral kruris bölgesinde 2 adet yırtık mevcut. Çapları yaklaşık 2 cm, sol bacağımda da 1 adet var, aynı bölgede, o da 1,5 cm. Doktor yaptığı muayenede kronik kompartman sendromu dedi. Ben kaslarımı aktif kullanmakta olan birisiyim, hali hazırda askerlik görevimi yapmaktayım. Doktor ağrılarının azalması ve basıncı dengelemek için yırtıkları genişletmemiz gerekiyor dedi. Ne kadar doğru olur? Bir de sağlık yönetmeliğine göre, kronik semptomlar askerliğe engel olarak geçiyor, durumum ne olur? Bu yırtıklar oluşurken ödem yapma ihtimali var mı? Bilgilerinizi bekliyorum. Dil Kanserinde, Radyoterapinin Yanında Kemoterapi Almak Ne Kadar Etkili? Merhaba, annem dil kanseri. 2 ay önce ameliyat oldu, şimdi radyoterapi görüyor. Radyoterapinin 6. Haftasındayız, yani son haftamız. Patoloji raporunu size yolluyorum. Bu hastalığın tekrarlama ya da başka organlara sıçrama riski nedir? Sadece radyoterapi yeterli mi? Danıştığım başka bir doktor kemoterapinin de tedavide etkili olacağını söyledi. Görüşlerinizi bildirirseniz çok sevinirim. Cerrahi Patoloji Raporu Makroskobik Bulgular Parsiyel Dil Rezeksizyonu 6x5x4 cm ölçülerinde Parsiyel Dil Rezeksiyon materyaldir. Kesitinde 5x4x3 cm ölçülerinde kirli beyaz renkli, sert kıvamlı tümör görüldü. Lezyonun en yakın cerrahi uzaklığı 0,5 cmdir. Sol Boyun Disseksiyonu Topluca 6x5x3 cm ölçülerinde, yağ ve bağ dokusudur. Kesitlerinde en büyüğü 4,5 cm çapında pake yapmış 17 adet lenf nodu ayıklandı. Sol Tonsil Alt Sınır 0,5x0,3x0,3 cm ölçülerinde, 1 adet kanamalı, mukozal doku parçasıdır. Dil Kökü Arka Sınır 0,7x0,5x0,2 cm ölçülerinde, 1 adet mukozal doku parçasıdır. Ağız Tabanı Cerrahi Sınır 2x2x1 cm ölçülerinde yağ dokusu ve mukozal doku parçasıdır. Dil Kökü CA Opere, Troid Nodül, Kitle. Büyüğü 2,5x2x1 cm ölçülerinde, küçüğü 2x2x1 cm ölçülerinde, 2 adet açık kahve renkli elastik kıvamlı doku parçalarıdır. Mikroskobik Bulgular Lezyondan hazırlanan kesitlerin incelenmesinde tümoral infiltrasyon izlenmektedir. Tümör hücreleri anizositoz, anizokaryoz gösteren hiperkromatik nukleuslu atipik epitelyal hücreler olup, yer yer keratinize sitoplazmalı olup irregüler dizilim patterni göstermektedirler. Sol fonksiyonel boyun disseksiyonu materyalinden ayıklanan lenf nodlarının incelenmesinde 17 adet lenf nodundan 3 tanesinde primer lezyondaki tümör karakterinde metastaz saptanmıştır. Diğer 14 adet lenf nodunda sinus histiyositosis mevcuttur. Sol tonsil alt sınırı Malignite izlenmedi. Dil kökü arka sınır Malignite izlenmedi. Ağız tabanı cerrahi sınır Malignite izlenmedi. Kesitlerin incelenmesinde, birbirlerinden ince fibröz bantlarla ayrılmış, etrafları tek katlı kübik epitelyum döşeli, lümenleri bol kolloid içeren, çok sayıda follikülden oluşan nodular yapılar izlenmektedir. Tanı Skuamoz hücreli karsinom, keratinize tip orta derece direransiye; parsiyel dil rezeksiyon materyali. Skuamoz hücreli karsinom metastazı total +3, -14/17, sol boyun disseksiyon materyali. Metastaz izlenmedi; Sol tonsil alt sınır, dil kökü arka sınır, ağız tabanı cerrahi sınır; eksizyonel biyopsiler. Nodüler kolloidal guatr Tiroid, tiroidektomi. Not Topografi dil+sol boyun. Operasyon parsiyel dil rezeksiyonu + sol boyun disseksiyonu. Tümör lokalizasyonu dil. En büyük tümör çapı 5cm. Tümör derinliği 3 cm. Tümör sınırları irregüler belirsiz. Histolojik tip skuamoz hücreli karsinomi keratinize tip. Grade orta derece differansiye. Koilositotik değişiklik Yok. Nekroz görülmedi. Tümör yaygınlığı Kas dokusu, tümör - Vasküler invazyon + Perinöral invazyon - Multisentrisite - CIS -, displazi -. Cerrah sınırlar tümör izlenmedi. Cerrahi sınırlarda CIS - - Sol tonsil alt sınır kontrol malignite izlenmedi. - Dil kökü arka sınır kontrol malignite izlenmedi - Ağız tabanı cerrahi sınır kontrol malignite izlenmedi. Sol boyun disseksiyonu Total değerlendirme +3/17 Metasteze lenf nodu çapı 4,5 cm Metaztaze lenf nodundaki tümör çapı 1,5 cm. Malignite izlenmedi. Baş Dönmesinin Sebebi Ne Olabilir? 37 yaşındayım, baş dönmesi şikayeti ile çektirdiğim doppler sonucu Bilateral Fokal İntimal Kalınlaşmalar. Açıklarsanız sevinirim. Tomografi Sonuçlarıma Göre Ne Yapmamı Önerirsiniz? Merhabalar, ben 38 yaşında, 1,52 boyunda, 80 kiloyum. Tomografi sonucumda; Bilateral Sakroiliak Eklemde Minimal Vakum Fenomoni Mevcuttur, yazıyordu. Bu ne demek? Bilgi verirseniz sevinirim. Ciğerlerimdeki Ağrının Sebebi Ne Olabilir? 8-10 gündür ciğerlerimde, genellikle hareket ederken bir ağrı oluyor, yanma gibi bir ağrı. Sanırım bu ağrıdan dolayı bazen nefes alamayacak gibi hissediyorum ve derin nefes alıyorum. Her zaman olmasa da nefes alıp verirken de bu ağrı tekrar ediyor. 20 yaşındayım, sigara kullanıyorum. 1 ay önce sporu bıraktım, etkisi var mıdır? Bazen geçmiş gibi oluyor sonra tekrar başlıyor. Doktora gittim, antibiyotik ve soğuk algınlığı ilaçları verdi ama hiç bir etkisini görmedim. Grip değilim, başka bir sebepten şüpheleniyorum. Bilgilendirirseniz sevinirim. Bel Fıtığı Şikayetlerim Tekrarlamaya Başladı. Ne Yapmalıyım? Merhaba, bundan yaklaşık 20 yıl önce bel fıtığı ameliyatı geçirdim. Şikayetlerim tekrarlamaya başlayınca Trabzon Numune Hastanesinde muayene oldum ve bana Lomber Mr tetkiki uygulandı. Sonuç olarak doktorum ameliyat olmamı ve platin takılmasını önerdi. Ekteki rapora göre ameliyat olmam gerekir mi? Görüşleriniz için şimdiden teşekkür ederim. Mr Raporu Lomber lordoz hafif derecede düzleşmiştir. L4-5 disk mesafesi daralmıştır. T2A sagital görüntülerde L4-5 intervertebral disk intensitesi anüler yırtığa bağlı artmış olarak değerlendirilmiştir. L1-2,L2-3,L3-4 de minimal bulging izlenmektedir. L4-5 de diffüz bulging izlenmektedir. Bilateral nöral foramenler inferomedialde daralmıştır. L5-S1 de tip 2 diskojenik dejenerasyon izlenmektedir. L5-S1 de sağ laminektomi izlenmektedir. Postkontrast serilerde bu bölgede geçirilmiş operasyona bağlı muhtemelen granülasyon dokusu ile uyumlu artmış kontrast tutulumu izlenmektedir. Konus medüllaris intensitesi homojendir. Eşim Kan Sulandırıcı Kullanıyor. Biyopsi Yapılabilir mi? Sayın hocam, eşim 1949 doğumlu. 1989 ve 2006 yıllarında 2 defa kalp ameliyatı oldu. 2 seferde de aort ve mitral kapakları değişti. Hcv bulaşmış, 2006’da bize söylendi. Ultrason sonuçları yazacaklarımın aynısıdır. Karaciğer normal büyüklükte olup, parankim yapısı hemojen, parankim ekosu olağandır. Karaciğer içinde solid veya kistik yer kaplayan lezyon saptanmamıştır. Safra kesesi lümen kontür ve duvar kalınlığı normaldir. Koledok normal olarak değerlendirildi. İntra hepetik safra yolları normaldir. Dalağın büyüklüğü ve parankim yapısı normaldir. Pankreasın baş ve gövde kesimlerinin boyut ve parankim yapısı normal olarak değerlendirilmiştir. Bilateral böbrek boyutları, parankim ekoları ve toplayıcı sistemleri normaldir. Eşim her gün 5 mg Coumadin ve haftada 6 gün 1/2 Digoxin alıyor. Siz bu sonuçlara göre nasıl bir tablo çizersiniz? Kan sulandırıcı kullandığından dolayı biyopsi yapılamaz, bu nedenle de tedavi uygulayamıyoruz dendi bize. MR Sonucu Hakkında Açıklama Yapar mısınız? Merhabalar, nişanlım Afyon Karahisar'da MR çektirdi. Sorun nedir merak ediyoruz. Raporu size yazıyorum, açıklamasını yapabilir misiniz? Transvers planda SE T1, TSE T2, Flair, Koronal planda TSE T2 , Sagital planda SE T1 ağırlıklı sekanslar elde olunmuştur. Sağda frontal lobda periventriküler derin beyaz cevherde bant tarzında T1 A sekanslarda beyin parankimi ile izointens, T2 A sekanslarda hiperintens olarak izlenen diffüzyon ağırlıklı görüntülenmede diffüzyon kısıtlaması göstermeyen, non - spesifik gliozis alanı mevcut olup, sekel değişikliği ait olabileceği düşünülmüştür. Bilateral serebellar hemisfer parankim alanları normaldir. Medülla oblangata pons ve mezensefalon normaldir. Bazal sisternler normaldir. 4,3 ve her iki lateral ventrikül normal boyut ve konfigürasyondadır. Bilateral bazal ganglionlar, kapsüla interna ve talamuslar, her iki sentrum semiovale normaldir. Hemisferik kortikal sulkusların derinliği ve genişliği normaldir. Bilateral serebral ve serebellar hemisfer parankim alanlarında yer işgal eden lezyon saptanmamıştır. Intrakranial kanama ya da orta hat yapılarında şift saptanmadı. Sonuç Sağda frontal lobda derin beyaz cevherde gliozisi düşündürür non-spesifik hiperintens alan Sekel değişiklik Bel Ağrım İçin Çekilen MR Sonucunda Ameliyat Olmamı Önerdiler, Sizce Ne Yapmalıyım? Sayın Hocam Bel ağrısı ile doktora gittiğimde benden MR filmi istedi ve film raporu aşağıda yazdığım gibidir ve bana ameliyat önerdiler. Bu konuda sizlerden de bilgi almak istiyorum. MR. Vertebla lomber Raporu İnceleme Sekansları sag TSE T1,T2,Axial SE T2 Lomber lordoz normaldır T2 sagital serilerde L2-L3,L3-L4,L4-L5 VE L5-S1 disklerinde intensite kaybı, izlenmektedir. L2-L3 diski posteriorda minimal diffüz protrüzyon mevcut olup, noral foremenler ve spınal kanal çapı normaldir. L3-L4 diski posteriorda santral ağırlıklı diffuz posteriorda izlenmekte olup nöral foremenler inferior kesimi hafif daralmış, spinal kanal çapı normaldir. L4-L5 diski posteriorda sağ lateral ağırlıklı diffüz protrüzyon izlenmekte olup bilateral noral foremenler inferiol kesimi daralmış spinal kanal çapı normalin alt sınırındadır. L5-S1 diski posteriorda da minimal santral protrüzyon mevcut olup, nöral foremenler inferior hafıf daralmış, spinal kanal çapı normalin alt sınırındadır. Diğer vertabra korpus yükseklikleri ve intensiteleri normaldir Spinal kord L1 seviyesinde sonlanmaktadır İnceleme alanına giren diğer mesafelerde kemik spinal kanal ve nöral foramenler normal genişliktedir. Bebeğimin Ağzında Pamukçuk Çıktı, Ne Yapabilirim? Bebeğim 27 günlük. Dilinin üstü ve dudak kenarlarında beyaz pamukçuk oldu. Memeyi almak istemiyor, ne yapmalıyım? Şimdiden teşekkürler. Annem Dil Kanseri. Tedavi Sürecinde Nelere Dikkat Etmeliyiz? Merhaba, annem dil kanseri. 1 ay önce ameliyat oldu, şimdi radyoterapi görüyor. Radyoterapinin 2. haftasındayız. Patoloji raporunu size yolluyorum. Bu hastalığın tekrarlama ya da başka organlara sıçrama riski nedir? Sadece radyoterapi yeterli mi? Danıştığım başka bir doktor Kemoterapinin de tedavide etkili olacağını söyledi. Görüşlerinizi bildirirseniz çok sevinirim. Cerrahi Patoloji Raporu Makroskobik Bulgular 1- Parsiyel Dil Rezeksizyonu 6x5x4 cm ölçülerinde Parsiyel Dil Rezeksiyon materyaldir. Kesitinde 5x4x3 cm ölçülerinde kirli beyaz renkli, sert kıvamlı tümör görüldü. Lezyonun en yakın cerrahi uzaklığı 0,5 cmdir. 2- Sol Boyun Disseksiyonu Topluca 6x5x3 cm ölçülerinde, yağ ve bağ dokusudur. Kesitlerinde en büyüğü 4,5 cm çapında pake yapmış 17 adet lenf nodu ayıklandı. 3- Sol Tonsil Alt Sınır 0,5x0,3x0,3 cm ölçülerinde, 1 adet kanamalı, mukozal doku parçasıdır. 4- Dil Kökü Arka Sınır 0,7x0,5x0,2 cm ölçülerinde, 1 adet mukozal doku parçasıdır. 5- Ağız Tabanı Cerrahi Sınır 2x2x1 cm ölçülerinde yağ dokusu ve mukozal doku parçasıdır. Dil Kökü CA Opere, Troid Nodül, Kitle. Büyüğü 2,5x2x1 cm ölçülerinde, küçüğü 2x2x1 cm ölçülerinde, 2 adet açık kahve renkli elastik kıvamlı doku parçalarıdır. Mikroskobik Bulgular 1. Lezyondan hazırlanan kesitlerin incelenmesinde tümoral infiltrasyon izlenmektedir. Tümör hücreleri anizositoz, anizokaryoz gösteren hiperkromatik nukleuslu atipik epitelyal hücreler olup, yer yer keratinize sitoplazmalı olup irregüler dizilim patterni göstermektedirler. 2. Sol fonksiyonel boyun disseksiyonu materyalinden ayıklanan lenf nodlarının incelenmesinde 17 adet lenf nodundan 3 tanesinde primer lezyondaki tümör karakterinde metastaz saptanmıştır. Diğer 14 adet lenf nodunda sinus histiyositosis mevcuttur. 3. Sol tonsil alt sınırı Malignite izlenmedi 4. Dil kökü arka sınır Malignite izlenmedi 5. Ağız tabanı cerrahi sınır Malignite izlenmedi. Kesitlerin incelenmesinde, birbirlerinden ince fibröz bantlarla ayrılmış, etrafları tek katlı kübik epitelyum döşeli, lümenleri bol kolloid içeren, çok sayıda follikülden oluşan nodular yapılar izlenmektedir. Tanı 1. Skuamoz hücreli karsinom, keratinize tip orta derece direransiye; parsiyel dil rezeksiyon materyali. 2. Skuamoz hücreli karsinom metastazı total +3, -14/17, sol boyun disseksiyon materyali 3., 4., 5. Metastaz izlenmedi; Sol tonsil alt sınır, dil kökü arka sınır, ağız tabanı cerrahi sınır; eksizyonel biyopsiler. Nodüler kolloidal guatr Tiroid, tiroidektomi. Not 1. Topografi dil+sol boyun 2. Operasyon parsiyel dil rezeksiyonu + sol boyun disseksiyonu 3. Tümör lokalizasyonu dil. 4. En büyük tümör çapı 5cm 5. Tümör derinliği 3 cm 6. Tümör sınırları irregüler belirsiz 7. Histolojik tip skuamoz hücreli karsinomi keratinize tip. 8. Grade orta derece differansiye 9. Koilositotik değişiklik Yok. 10. Nekroz görülmedi 11. Tümör yaygınlığı Kas dokusu, tümör - Vasküler invazyon + Perinöral invazyon - Multisentrisite - CIS -, displazi - 12. Cerrah sınırlar tümör izlenmedi. Cerrahi sınırlarda CIS - - Sol tonsil alt sınır kontrol malignite izlenmedi. - Dil kökü arka sınır kontrol malignite izlenmedi - Ağız tabanı cerrahi sınır kontrol malignite izlenmedi. 13. Sol boyun disseksiyonu Total değerlendirme +3/17 Metasteze lenf nodu çapı 4,5 cm Metaztaze lenf nodundaki tümör çapı 1,5 cm. Malignite izlenmedi. Annem Dil Kanseri. Tedavi Sürecinde Nelere Dikkat Etmeliyiz? Merhaba, annem dil kanseri. 1 ay önce ameliyat oldu, şimdi radyoterapi görüyor. Radyoterapinin 2. haftasındayız. Patoloji raporunu size yolluyorum. Bu hastalığın tekrarlama ya da başka organlara sıçrama riski nedir? Sadece radyoterapi yeterli mi? Danıştığım başka bir doktor Kemoterapinin de tedavide etkili olacağını söyledi. Annem çok zayıf destekleyici olarak ne yapabiliriz? Bilgilendirirseniz çok sevinirim. Cerrahi Patoloji Raporu Makroskobik Bulgular 1- Parsiyel Dil Rezeksizyonu 6x5x4 cm ölçülerinde Parsiyel Dil Rezeksiyon materyaldir. Kesitinde 5x4x3 cm ölçülerinde kirli beyaz renkli, sert kıvamlı tümör görüldü. Lezyonun en yakın cerrahi uzaklığı 0,5 cmdir. 2- Sol Boyun Disseksiyonu Topluca 6x5x3 cm ölçülerinde, yağ ve bağ dokusudur. Kesitlerinde en büyüğü 4,5 cm çapında pake yapmış 17 adet lenf nodu ayıklandı. 3- Sol Tonsil Alt Sınır 0,5x0,3x0,3 cm ölçülerinde, 1 adet kanamalı, mukozal doku parçasıdır. 4- Dil Kökü Arka Sınır 0,7x0,5x0,2 cm ölçülerinde, 1 adet mukozal doku parçasıdır. 5- Ağız Tabanı Cerrahi Sınır 2x2x1 cm ölçülerinde yağ dokusu ve mukozal doku parçasıdır. Dil Kökü CA Opere, Troid Nodül, Kitle. Büyüğü 2,5x2x1 cm ölçülerinde, küçüğü 2x2x1 cm ölçülerinde, 2 adet açık kahve renkli elastik kıvamlı doku parçalarıdır. Mikroskobik Bulgular 1. Lezyondan hazırlanan kesitlerin incelenmesinde tümoral infiltrasyon izlenmektedir. Tümör hücreleri anizositoz, anizokaryoz gösteren hiperkromatik nukleuslu atipik epitelyal hücreler olup, yer yer keratinize sitoplazmalı olup irregüler dizilim patterni göstermektedirler. 2. Sol fonksiyonel boyun disseksiyonu materyalinden ayıklanan lenf nodlarının incelenmesinde 17 adet lenf nodundan 3 tanesinde primer lezyondaki tümör karakterinde metastaz saptanmıştır. Diğer 14 adet lenf nodunda sinus histiyositosis mevcuttur. 3. Sol tonsil alt sınırı Malignite izlenmedi 4. Dil kökü arka sınır Malignite izlenmedi 5. Ağız tabanı cerrahi sınır Malignite izlenmedi. Kesitlerin incelenmesinde, birbirlerinden ince fibröz bantlarla ayrılmış, etrafları tek katlı kübik epitelyum döşeli, lümenleri bol kolloid içeren, çok sayıda follikülden oluşan nodular yapılar izlenmektedir. Tanı 1. Skuamoz hücreli karsinom, keratinize tip orta derece direransiye; parsiyel dil rezeksiyon materyali. 2. Skuamoz hücreli karsinom metastazı total +3, -14/17, sol boyun disseksiyon materyali 3., 4., 5. Metastaz izlenmedi; Sol tonsil alt sınır, dil kökü arka sınır, ağız tabanı cerrahi sınır; eksizyonel biyopsiler. Nodüler kolloidal guatr Tiroid, tiroidektomi. Not 1. Topografi dil+sol boyun 2. Operasyon parsiyel dil rezeksiyonu + sol boyun disseksiyonu 3. Tümör lokalizasyonu dil. 4. En büyük tümör çapı 5cm 5. Tümör derinliği 3 cm 6. Tümör sınırları irregüler belirsiz 7. Histolojik tip skuamoz hücreli karsinomi keratinize tip. 8. Grade orta derece differansiye 9. Koilositotik değişiklik Yok. 10. Nekroz görülmedi 11. Tümör yaygınlığı Kas dokusu, tümör - Vasküler invazyon + Perinöral invazyon - Multisentrisite - CIS -, displazi - 12. Cerrah sınırlar tümör izlenmedi. Cerrahi sınırlarda CIS - - Sol tonsil alt sınır kontrol malignite izlenmedi. - Dil kökü arka sınır kontrol malignite izlenmedi - Ağız tabanı cerrahi sınır kontrol malignite izlenmedi. 13. Sol boyun disseksiyonu Total değerlendirme +3/17 Metasteze lenf nodu çapı 4,5 cm Metaztaze lenf nodundaki tümör çapı 1,5 cm. Malignite izlenmedi. Dil Kanseri Tedavisinde Kemoterapinin Faydası Olur mu? Merhaba, annem dil kanseri. 1 ay önce ameliyat oldu, şimdi radyoterapi görüyor. Radyoterapinin 2. haftasındayız. Patoloji raporunu size yolluyorum. Bu hastalığın tekrarlama ya da başka organlara sıçrama riski nedir? Sadece radyoterapi yeterli mi? Danıştığım başka bir doktor Kemoterapinin de tedavide etkili olacağını söyledi. Görüşlerinizi bildirirseniz çok sevinirim. Cerrahi Patoloji Raporu Makroskobik Bulgular 1- Parsiyel Dil Rezeksizyonu 6x5x4 cm ölçülerinde Parsiyel Dil Rezeksiyon materyaldir. Kesitinde 5x4x3 cm ölçülerinde kirli beyaz renkli, sert kıvamlı tümör görüldü. Lezyonun en yakın cerrahi uzaklığı 0,5 cmdir. 2- Sol Boyun Disseksiyonu Topluca 6x5x3 cm ölçülerinde, yağ ve bağ dokusudur. Kesitlerinde en büyüğü 4,5 cm çapında pake yapmış 17 adet lenf nodu ayıklandı. 3- Sol Tonsil Alt Sınır 0,5x0,3x0,3 cm ölçülerinde, 1 adet kanamalı, mukozal doku parçasıdır. 4- Dil Kökü Arka Sınır 0,7x0,5x0,2 cm ölçülerinde, 1 adet mukozal doku parçasıdır. 5- Ağız Tabanı Cerrahi Sınır 2x2x1 cm ölçülerinde yağ dokusu ve mukozal doku parçasıdır. Dil Kökü CA Opere, Troid Nodül, Kitle. Büyüğü 2,5x2x1 cm ölçülerinde, küçüğü 2x2x1 cm ölçülerinde, 2 adet açık kahve renkli elastik kıvamlı doku parçalarıdır. Mikroskobik Bulgular 1. Lezyondan hazırlanan kesitlerin incelenmesinde tümoral infiltrasyon izlenmektedir. Tümör hücreleri anizositoz, anizokaryoz gösteren hiperkromatik nukleuslu atipik epitelyal hücreler olup, yer yer keratinize sitoplazmalı olup irregüler dizilim patterni göstermektedirler. 2. Sol fonksiyonel boyun disseksiyonu materyalinden ayıklanan lenf nodlarının incelenmesinde 17 adet lenf nodundan 3 tanesinde primer lezyondaki tümör karakterinde metastaz saptanmıştır. Diğer 14 adet lenf nodunda sinus histiyositosis mevcuttur. 3. Sol tonsil alt sınırı Malignite izlenmedi 4. Dil kökü arka sınır Malignite izlenmedi 5. Ağız tabanı cerrahi sınır Malignite izlenmedi. Kesitlerin incelenmesinde, birbirlerinden ince fibröz bantlarla ayrılmış, etrafları tek katlı kübik epitelyum döşeli, lümenleri bol kolloid içeren, çok sayıda follikülden oluşan nodular yapılar izlenmektedir. Tanı 1. Skuamoz hücreli karsinom, keratinize tip orta derece direransiye; parsiyel dil rezeksiyon materyali. 2. Skuamoz hücreli karsinom metastazı total +3, -14/17, sol boyun disseksiyon materyali 3., 4., 5. Metastaz izlenmedi; Sol tonsil alt sınır, dil kökü arka sınır, ağız tabanı cerrahi sınır; eksizyonel biyopsiler. Nodüler kolloidal guatr Tiroid, tiroidektomi. Not 1. Topografi dil+sol boyun 2. Operasyon parsiyel dil rezeksiyonu + sol boyun disseksiyonu 3. Tümör lokalizasyonu dil. 4. En büyük tümör çapı 5cm 5. Tümör derinliği 3 cm 6. Tümör sınırları irregüler belirsiz 7. Histolojik tip skuamoz hücreli karsinomi keratinize tip. 8. Grade orta derece differansiye 9. Koilositotik değişiklik Yok. 10. Nekroz görülmedi 11. Tümör yaygınlığı Kas dokusu, tümör - Vasküler invazyon + Perinöral invazyon - Multisentrisite - CIS -, displazi - 12. Cerrah sınırlar tümör izlenmedi. Cerrahi sınırlarda CIS - - Sol tonsil alt sınır kontrol malignite izlenmedi. - Dil kökü arka sınır kontrol malignite izlenmedi - Ağız tabanı cerrahi sınır kontrol malignite izlenmedi. 13. Sol boyun disseksiyonu Total değerlendirme +3/17 Metasteze lenf nodu çapı 4,5 cm Metaztaze lenf nodundaki tümör çapı 1,5 cm. Malignite izlenmedi. Adet Günlerimde Kırmızı Et Parçaları Geliyor. Hastalığım Ne Olabilir? Merhaba, son bir kaç yıldır adet günlerimde, koyu kırmızı et parçaları geliyor. Normal zamanlarda da beyaz et parçacıkları görüyorum. Bunun dışında hiç bir şikayetim yok ve şikayetim olmadığından dolayı da doktora gitmedim. Bu durum ileride çocuğumun olmasına engel midir? Hastalığım ne olabilir? Bebeğim İçin Amniosentez Yaptırmam Gerekir mi? Merhaba, ben 26 yaşındayım ve 19+4 günlük hamileyim. tarihinde gittiğim kontrolde 18 haftalık Koroid Pleksus kistine rastlandı ve USG sonucum şöyle Bilateral Koroid Pleksuslarda büyüğü 7 mm çaplı birkaç adet Koroid Pleksus kisti izlenmiştir. USG takibi önerilir. BPD 39 mm 17+6 HC 152 mm 18+2 FL 29 mm 19+1 AC 130 mm 18+4 bebeğin ölçümleri bunlar, herhangi bir anormallik izlenmediği gibi her şey normal olarak ölçülmüştür. 2’li testimde de herhangi bir tehlikeli durum yoktu. Doktorum Tıp Fakültesi’ne gidip Amniosentez yaptırmamı önerdi. Tıp Fakültesi’nde sonucun 4 hafta sonra çıkacağını söylediler ve orada yaptırmadım. Amniosentez yaptırmama gerek var mı? Varsa kaç gün içinde bu sonucu alabilirim? Ameliyat Kararı İçin Anjiyo Sonucu Yeterli midir? Merhaba, anjiyo sonucuna göre Stent uygulaması uygun olur mu? Yoksa mecburi ameliyat mı gerekir? Aortta Anevrizmatik Sağ İliac Arter 100/90 Stenoz, İliac Arterde 100/60 Stenoz. Bilateral İliac Arter Stenoz Karar Operasyon veya Periferik Stent. Dilimde İltihap ve Boğazımda Ağrı Var. Nasıl Bir Tedavi Uygulayabilirim? Merhaba, ben 21 yaşındayım. Dün dilimde iltihaplanma gördüm. Ön sol tarafta kızarma ve beyaz nokta şeklinde. Bugün boğazımın sağ tarafına bastığımda ağrıdığını ve sesimin gittiğini fark ettim. Ateşim de var. Doktora gitmeye korkuyorum, nasıl bir tedavi uygulayabilirim? Bebeğime Kalça Çıkığı Teşhisi Verildi. Ne Yapmalıyım? Merhaba, bebeğim 42 günlükken kalça us çekildi ve sonuç şu şekilde; Bilateral Kalça Ultrasonografisinde; Her İki Asetabuler Köşe Tavan ve Labrumlar Tabii Görünümdedir. Her İki Femur Başı Epifizi Non-Ossifiyedir. Alfa Açıları Sağda ve Solda 54 Beta Açıları Sağda ve Solda 45. Graf Sınıflamasına Göre Normal Tip IIA Gruptadır. Öncelikle Fizyolojik İmmatürite ile Uyumludur. 3. Ay Sonu US Kontrolü Önerilir. Sonuç Fizyolojik İmmatürite. Bu durumda ne yapmam gerekiyor? Kalça Çıkığı Şüphesi ile USG Çekildi. Ne Yapmalıyım? Merhaba, bebeğim 42 günlükken kalça us çekildi ve sonuç şu şekilde; Bilateral Kalça Ultrasonografisinde; Her İki Asetabuler Köşe Tavan ve Labrumlar Tabii Görünümdedir. Her İki Femur Başı Epifizi Non-Ossifiyedir. Alfa Açıları Sağda ve Solda 54 Beta Açıları Sağda ve Solda 45. Graf Sınıflamasına Göre Normal Tip IIA Gruptadır. Öncelikle Fizyolojik İmmatürite ile Uyumludur. 3. Ay Sonu US Kontrolü Önerilir. Sonuç Fizyolojik İmmatürite. Bu durumda ne yapmam gerekiyor? Parmak Uçlarımda Beyaz Lekeler Oluşuyor. Sebebi Ne Olabilir? Merhaba, parmak uçlarımın kenarlarında beyaz lekeler oluşuyor. Özellikle işaret parmağım ve orta parmağımda üst bölümlere doğru çok yavaş ilerliyor. Beyaz bir nokta gibi oluyor, sonra soyuluyor. Sebebi ne olabilir? Şimdiden teşekkürler. 7 Yaşındaki Oğlumun MR Sonucu Temiz Çıktı Fakat Sabah Kusmaları Devam Ediyor. Ne Önerirsiniz? Merhabalar, benim 7 yaşında bir oğlum var. Baş ağrısı şikayetiyle doktora gittik. MR istediler. İlk MR sonucunu yazıyorum. Sol parietal lobda lateral ventrikül posterior horn komşuluğunda yaklaşık 5x3 mm boyutlarında T1A incelemelerde hipointens, T2A incelemelerde mm belirgin hipointens ve hiprintens alan içeren, IVKM enjeksiyonu sonrası minimal silik çevresel kontrast tutulumu gösteren kavernöz malformasyon ile uyumlu olabilecek lezyon izlenmiştir. Gereklilik halinde gradient görüntüler ile konfirmasyon ve takibi önerilir. Bilateral maksiller sinüslerde minimal mukozal kalınlaşma izlenmektedir. Daha sonra 2. MR çekildi. Sol sentrum semiovale posterior bölümünde derin ak madde içerisinde mm boyutta T1W ve T2W sekanslarda hipointens karakterde odağın varlığı dikkati çekmektedir. Pansinüzüt, sol sentrum semiovale postterior bölümünde mm kovernoma, yazıyordu. Bizi 1 sene sonra kontrole çağırdılar. Bu kadar beklememiz doğru mu? Bu arada son 1 aydır haftada bir, sabah kusmaları oluyor. Uzmanlar bize damarsal bozukluk var dediler, fakat kusmaların olması bizi korkutuyor. Siz ne yapmamızı önerirsiniz? Nefes Alma Problemim Psikolojik Olabilir mi? Selam, bu siteyi açtığınız için teşekkür ederim. 10 yıldır derin nefes alma problemi yaşıyorum. Alamadığım zaman sinirlilik veriyor. Gitmediğim doktor kalmadı. Bronşit tedavisi gördüm ama sonuç alamadım. Alerji tedavisi gördüm, sonuç alamadım. Psikiyatrik tedavi gördüm, sonuç alamadım. Esneyerek nefes almaya çalışıyorum. Tahlillerim normal çıkıyor. Sürekli derin nefes alma ihtiyacı duyuyorum. Hangi doktora gitmem gerekir? Çene Problemim İçin Ne Yapmamı Önerirsiniz? Merhaba, çene problemim var. Hastanenize geldiğimde benden MR istediler ve MR sonucu şöyle; bilateral temporomandibuler kondil başlarında küçük osteofitik deformasyon. Bilateral temporamandibuler eklem diski anterior prolade. Sol tarafta ağız açılımında minimal kısıtlılık. Bunun için ne yapmam gerekir? Penisimde ve Testislerimde Beyaz Noktalar Var. Ne Yapmalıyım? Selam, penisimde ve testislerimde beyaz noktalar var, sivilce büyüklüğündeler. Penisimin alt bölgesinde daha fazla, üstte daha az. Üroloji doktoruna gittim, cildiyeye gönderdi. Cildiye doktoru bunun normal olduğunu, penisin yapısından kaynaklandığını söyledi. Fakat görüntü olarak rahatsız olmaktayım. Ne önerirsiniz? Teşekkürler. Annemin İkili Kan Testi Sonuçlarını Değerlendirebilir misiniz? Merhaba, aşağıda annemin ikili kan testi sonuçları bulunmakta. Kontrol edip bize anlatabilir misiniz lütfen? Doktorumuz göbekten su alınacağını söyledi. Ayrıca anneme plasentanın bebekten önde olduğu söylendi. Bunun riskleri nelerdir, açıklarmısınız? Örneğin alındığı yaş 35,9 Fetus sayısı 1 IVF Hayır Ağırlık 54 Diyabet Hayır Sigara Hayır Etnik köken Beyaz Gebelik yaşı 13+0 Metod CRL CRL ölçümü 70 Nuchal translucency MoM 0,80 Yaş riski 1224 Biyokimyasal Trisomy 21 riski 189 Kombine Trisomy 21 riski 1541 Trisomy 18+NT 110000 Göğsümde Batma Tarzında Ağrılar Oluyor. Neler Yapmamı Önerirsiniz? İyi günler, 1 aydır göğsümde sanki basınç varmış gibi nefes almakta güçlük çekiyorum. Derin nefes alırken, göğüs kafesimin sağ ve sol taraflarında batma tarzında ağrılar meydana geliyor. Bunların yanında baş dönmesi, ellerimde titreme, çift görme, görme bozukluğu yaşıyorum. Aynı zamanda 10 senedir de mitral kapak darlığı mevcut ama bunun için herhangi bir ilaç kullanmıyorum. Bunlarla ilgili neler yapmamı önerirsiniz? Cildim Beyaz Olduğu İçin, Kıl Köklerim Mor Nokta Şeklinde. Bu Görüntüden Nasıl Kurtulabilirim? Merhaba doktor bey, benim şikayetim bacağımdaki kırmızı noktalar halindeki kıl köklerim. Bu noktaların lazerle yok olması mümkün değil gibi gözüküyor, çünkü iğne ile kurcaladığımda çok incecik tüy çıkıyor. Cildim beyaz olduğu için bacaklarım kırmızı noktalı gözüküyor. Aynı kırmızı noktalar kolumun arkasında da çıkıyor. Doktora gittim ve bana Üredam isimli bir krem verdi. Fakat bu krem hiçbir işe yaramadı. Dizimden aşağıdaki bölgemde de tüylerimin kökleri mor noktalar halinde ve bacağıma çok çirkin bir görüntü veriyor ve çok çirkin oluyor. Ben bu görüntüden çok rahatsız oluyorum. Yardımcı olursanız minnettar olurum. Sakallarımın Seyrek Çıkıp, Çıktığı Alanda Beyaz Lekeler Oluşturmasının Sebebi Ne Olabilir? Merhabalar, sakallarım arkadaşlarıma oranla çok geç çıktı, yalnız çene bölgesinde çıkan sakallarım ile diğer tarafta çıkan sakallarımın gürlüğü aynı oranda çıkmamakla beraber ilk zamanlarda bunu pek dert etmemiştim. Nasılsa traş olduğumda zamanla çıkar dedim, fakat traş olmaya başladıktan itibaren sakallarım çıkmaya başladı, yalnız gür olarak değil de seyrek ve bunun yanında da sakallarımın çıktığı kısımların bir bölümünde de yer yer pürüzsüz beyaz ve tüysüz alanlar oluşmaya başladı. Buralarda sakal çıkmamaya başladı. Acaba bunun nedeni nedir ve tedavi olarak ne yapmam lazım? Ultrason Sonucumu Açıklayabilir misiniz? Merhaba, doktor ultrason sonucuma göre, bir şey olmadığını söyledi. Yani rahim esnek mi? Açıklama yaparsanız sevinirim. Mesane muntazam şekilli ve dolumu homojendir. Uterus orta hatta antevert konumdadır. Uterus normal şekilde ve büyüktür. Konturları düzenlidir. Myometrium ekojenitesi homojendir. Endometrium kalınlığı 4,1 mm olup ekosu tabidir. Bilateral ovelerde multipl küçük follüküler mevcuttur. Burnumdan Nefes Almakta Zorluk Çekiyorum, Sorunum Ne İle İlgili Olabilir? Hocam iyi günler ben Emrah 30 yaşındayım. Burnum tıkalı olmadığı halde hep ağzımdan nefes alıyorum. Bu nefes bana yetmiyor. Kendimi burnumdan nefes almak için zorladığımda boğulacak gibi oluyorum burnumdan derin bir nefes aldığımda ciğerlerim rahatlıyor. Biraz sonra yine istemsiz olarak ağzıma geçiyorum. Birde kulaklarımla boğazım arasında bir yer var, genelde her gün grip olacağım zamanlar daha çok orası kaşınıyor. Kulak çöpüyle kulağımı karıştırınca 3-5 dakika rahatlıyorum. Bir kaç kez doktora gittim sadece ilaç yazıyorlar. Bir defasında da östaki borusu tıkalı falan demişti. Östaki borusu ile ilgili bir şey olabilir mi? Teşekkürler. Cilt Sorunları Dövme Yaptırmama Engel midir? Merhabalar, çoğu şeye alerjim var, bunlardan bazıları güneş ve kokular. Güneş bende beyaz lekeler oluşturdu, önceden benlerim vardı ama artık onların yerine beyaz lekeler var. Asıl sormak istediğim; Kalıcı dövme yaptırmak istiyorum ama cilt alerjisi olduğundan korkuyorum. Bu cilt sorunları dövme yaptırmama engel midir acaba? Teşekkürler Sürekli Akıntım Olması Normal mi? Merhaba, ben 19 yaşındayım ve sürekli olan akıntılarım var. Genellikle beyaz renkte fakat çok nadir kahverenginde. Bu akıntılar adet öncesi ya da sonrası olmuyor, hemen hemen her gün aynı miktarda oluyor. Akıntıların bu kadar artmasıyla beraber bazı zamanlar kasıklarımda ağrılar oluyordu. Bu konuda doktora gittim bir kaç kez, her iki overde periferik yaklaşımlı kist var denildi ve ayrıca her iki sahada, bol miktarda epitel ve 4-5 lokosit görüldü denildi. İlaç verildi, kullandım fakat yalnızca ağrılarım geçti akıntılarımda hiçbir azalma olmadı. Bu kadar akıntı olması normal mi? Fıtığın Beyinciğe Değmesi Riskli midir? Merhaba, çektirdiğim MR sonucuna göre doktorum; fıtığın beyinciğe değdiğini ve çok riskli olduğunu söyledi. MR sonucumu size yazıyorum, bilgilendirirseniz sevinirim. Servikal Lordozda Düzleşme, Vertebralarda Belirgin Dejeneratif Değişiklikler İzlenmektedir. C2-C3 Seviyesinde Diskte İntensite Kaybı Ve Dural Saka Belirgin Bası Olurturan Sol Medio Lateral Disk Protrüzyonu İzlenmektedir. C3-C4 ve C4-C5 Seviyelerinde Disklerde İntensite Kaybı ve Dural Saka Bası Oluşturan Santral Minibal Disk Protğzyonları İzlenmektedir. C5-C6 ve C6-C7 Seviyelerinde Disklerde İntersite Kaybı Disk Aralarında Daralma, Diske Komşu Vertebralarda Dejeneratif Değişiklikler, Bilateral Foraminalarda Ve Spinal Kanal Aralığında Daralmaya Neden Olan Diffüz Annüler Bulgingler İzlenmektedir. Kan Değerlerimin Sonucunda Nasıl Bir Tedavi Görmem Lazım? Merhaba ben kan tahlili sonuçlarımın değerlendirilmesini hocalarımdan rica ediyorum. Teşekkür ederim. tarihli hematoloji alanin transaminaz alt42, gamma glutamil transferazggt77, beyaz tarihli biyokimya lenfosi tarihli biyokimya direk ggt 78 alt sgpt43 trombosit437 tarihli hemogram rbc hgb hct crp 20 pozitif Lütfen değerlendirir misiniz? Nasıl bir tedavi olmam lazım? İyi günler. MR Sonuçlarımdaki Bulgular Neyi İşaret Ediyor? Hocam bir MR çektirdim ve orda şunlar yazıyor ne olduğunu açıklarsanız sevinirim. Supratentoryel düzeyde her iki serebral hemisfer beyaz cevherde periventriküler alanda izlenen, bazıları ventriküler sisteme dik yerleşimli t2 hiperintens oval konfigürasyonlu lezyonlar izlenmiştir. Lezyonların morfolojisi ve lokalizasyonu ön planda demyelinizan bir süreci desteklemektedir. Olgunun klinik laboratuar bulguları ile birlikte değerlendirilmesi önerilir. Olguda sağ temporal kemikte yaklaşık 2x1 cm lik ekspansil karakterde içyapısı yağ sinyali barındıran benign kemik lezyonu izlenmektedir. Tarif edilen lezyon ekspansil karakteri nedeni ile temporal loba lateralden indentasyon oluşturmaktadır. Olgunun bu yönden bir kez de kemik pencere içeren kranial bt ile tetkik edilmesi önerilir. Pineal bezde milimetrik kist izlenmektedir. Teşekkür ederim. Akciğerimde 2 Adet Nodül Çıktı. Büyüme Durumu Nedir? Merhaba, 2-3 aydan beri kuru öksürük var. İlk zamanlar soğuk algınlığı zannettim, ilaç kullanmaya başladım, geçmedi. Film sonucu, sol alt tarafta iki tane beyaz bir şey göründü. İlaçlı tomografi raporunda ise, sol akciğer postaribazal kesiminde 1,5 ve 1 cm çapında 2 adet nodüler imaj mevcuttur, yazıyordu. Doktor 6 ay sonra tekrar tomografi çekileceğini ve takip edileceğini söyledi. Büyürse ya da engellenemezse diye korkuyorum. Bu konuda bilgi verir misiniz? Kalbimdeki Ağrının Sebebi Ne Olabilir? Selamlar, 2 gündür kalbimde ağırı var. Bu ağırı sanki kalbimi avucuna alıp sıkıyorlarmış gibi. Ara sıra derin nefes alıp verirken de hissediyorum. Oturduğum zaman biraz rahatlıyor. Sorun ne olabilir? Ayak Bileklerimdeki Yaraların Etkin Bir Tedavisi Var mı? Merhaba, ben 31 yaşındayım. 10 yıl önce derin ven trombozu tanısıyla tedavi gördüm. Yaklaşık 5 yıl önce de her iki ayağımda bilek çevresinde yaralar oluştu. Bu ara ara devam etti. Hastanede pansuman ve iğne tedavisi gördüm, iyileşti. Ancak benim en büyük endişem bu iyileşen yaraların tekrar nüksedecek ihtimali olması. Bu durum psikolojimi de olumsuz yönde etkiliyor. Sorum şu ki; bu venöz yaraların daha etkin bir tedavisi gelişti mi? Bu tür yaraların tekrarlanmaması için bir tedavi şekli var mı? Cevabınızı en kısa zamanda bekler, saygılar sunarım. Babamın Böbreklerinde Çok Fazla Taş Var, Acaba Usg Sonuçları Nasıl? Selamlar babam 75 yaşında idrar tahlilinde kan çıktığı için doktor ultrason istedi bizde çektirdik böbreğinde bir sürü taş var tedavi edemeyiz ilaç vereyim dedi. İlaç yazdı babam daha öncede 25 sene önce 5 kez böbrek ameliyatı geçirmişti acaba USG sini yorumlayabilir misiniz? Hastanın üriner sistem us incelemesinde bileteral böbrek kraniokaudal uzunlukları normaldir her iki böbrek parankim kalınlığı yer yer incelmiş böbrek konturunda lobulasyonlar mevcuttur. Bilateral böbrek parankim ekojeniteleri grade I nefropati ile uyumlu olarak artmıştır. Bilateral pelvikaliksiyel sistemde ektazi izlenmedi kist izlenmedi sol böbrek üst polde mm orta polde mm çaplarında kalkül ve alt polde dilate kaliks içerisinde lokalize 8 mm mm ve mm çaplarında kalküller izlenmiştir. Sağ böbrek orta polde mm ve alt polde mm çaplarında milimetrik kalküller saptanmış. Pelviste mesane dolumu homojen konturu muntazam duvar kalınlığı normaldir. Prostat mm boyutlarında ve ortalama gram ağırlığında olup artmıştır bph sonuç. Bilateral grade I nefropati her iki böbrek parankim kalınlığı yer yer incelmiş bögrek konturunda lobulasyonlar mevcuttur. Sol böbrek üst polde mm orta polde mm çaplarında kalkül ve alt polde dilate kaliks içerisnde lokalize 8mm mm ve mm çaplarında kalküller. Sağ böbrek orta polde ve alt mm çaplarında milimetrik kalküller BPH acaba sonucu kötümü? Teşekkür ederim. Oğluma Balık Yediremiyorum, Ne Yapmamı Önerirsiniz? Oğlum 22 aylık 13 kg. 88 cm. Aylık balık yemiyor. Balığı kırmızı veya beyaz et kıyması ile karıştırıp köfte olarak yedirmemde sakınca var mı? 7 Yaşındaki Kızımın Tiroid Hormonları Yüksek Çıktı, Bu Sonuçlar Ne Anlama Geliyor? Merhaba benim kızım 7 yaşında tiroid hormonları yüksek çıktı. Bunun için ultrasonografi çekilmesi istendi. Ultrasonda; her iki troid lob boyutları normal sınırlarda, konturları muntazam olup parankim ekoları minimal heterojendir ve yaygın ince ekoejn bantları içermektedir. Her iki lob inferior komşuluklarında 6,8x3,2 mm boyutlarında bir kaç adet ovoid formda, ince yağlı hiluslu lenf nodu izlenmiştir. otoimmün troid hast? Sağ lob 14,8x 11,8x 33,5 mm sol lob 8,9x 10,6x 25,1 mm istusmus kalınlığı 2,5 mm olarak ölçüldü. Bilateral servikal zincirde büyükleri jugolodigastrik alanlarda sağda 19,6x 6,3 mm, solda 20,5x 9 mm boyutlarında yağlı hiluslu ovoid lenf nodu izlendi. Saçlarım Dökülüyor ve Kepek Sorunum Var. Ne Yapmalıyım? Merhabalar, benim aşırı gür ve bakımlı saçlarım vardı. Yaklaşık 3 yıldan beri saçlarım dökülüyor. Önce sadece döküldü, şimdi inceldi. Dökülen saç köklerimde sert, beyaz, kum tanesi gibi şeyler buluyordum. Şimdi her tarafta kaşıdıkça kepek çıkıyor. Mezoterapi, 3 ay tablet kullanımı, şampuan değişimleri, demir ilaçları gibi birçok yol denendi. Fakat hala saçlarım dökülüyor ve oldukça azaldı. Önerebileceğiniz bir yöntem var mı? Bu konuda, kel kalmamak için elimden geleni yapmak istiyorum. 3 Hafta Önce Annem Ameliyat Oldu, Bu Bulgular Hangi Hastalığı İşaret Ediyor? Sayın doktor annem bundan 3 hafta önce ameliyat oldu. Materyalin Alındığı Yer; Üreter Arofisi, Trigon materyalin alınma şekli; Biopsi Makroskopik Bulgular 1-büyüğü 0,3x0,2x0,2 cm ölçüsünde 2 adet kirli beyaz renkli doku parçası 2-büyüğü 0,3x0,2x0,2 cm ölçüsünde 3 adet kirli beyaz renkli doku parçası Mikroskpik Bulgular 1- üreter arofisi, punch biopsi -kronik nonspesifik üreterit, von-brunn nestleri, üreterisit sistika, yüzey epitelinde skuamöz metaplazi 2- trigon, punch biopsi -kronik nonspesifik sistit, von-brunn nestleri sistitis sistika yüzey epitelinde skuamöz metaplazi biopsi. Sonuçları böyle annemin hastalığını nedir? Vereceğiniz bilgiler için şimdiden teşekkür ederim. Doğuştan Alerjik Astımı Tedavi Edilmesine Rağmen Nefes Alma Problemi Neden Olur? Hocam kardeşimin doğuştan alerjik astımı vardı 2 yıl aşı oldu. Daha sonra yüzmeyle nefes alma problemi yok oldu. Hala profesyonel olarak yüzmeye devam ediyor ama arada nefes alma sıkıntısı çekerek derin nefes alıyor. Daha çok yaz aylarında oluyor, doktora gittik bir problem olmadığını söyledi. Nefes alma probleminin sebebi ne olabilir? 2 Aydır Hırıltı Şikayetim Var ve Akciğer Röntgenim Normal Çıktı. Gözden Kaçan Bir Şey Olabilir mi? 30 yaşındayım. 2 aydır hırıltı şikayetim var. İki ayrı antibiyotik tedavisi gördüm. 10 günden beri Symbicort adlı ilacı kullanmaya devam ediyorum. Fakat hırıltı şikayetimde bir değişme olmadı. Hırıltı normalde duyulmuyor, fakat sırtüstü yattığımda derin nefes alınca sol ciğerimde bir tutukluk oluyor ve hırıltı geliyor. Birkaç sefer öksürünce hırıltı geçiyor ama beni inanılmaz rahatsız ediyor. CRP negatif çıktı, Sedimantasyonum yarım saati 5mm. bir saati 11 mm. çıktı. Hırıltının, balgam çıkaramamakla alakası olabilir mi? Balgamdaki kan, çıkarmakta zorlandığım için olmuş olabilir mi? Ayrıca bu şikayetlerimin hiçbirisi önceden yoktu. Akciğer röntgeninde gözden kaçan bir şey olma ihtimali olabilir mi? Ailemde astım hastası yok. Sadece anneannemde kronik bronşit var. Bundan sonra ne yapmalıyım? Göğsümdeki Hırıltım Bir Türlü Geçmedi, Ne Yapmalıyım? Her türlü doktora gittim ama bir sonuca ulaşamadım. Röntgenler normal çıkıyor. Bir sorun yok ise bu hırıltı neden geçmiyor anlayamadım. Astımlıların kullandığı ilaçlardan da kullandım ama sonuç aynı. Artık doktora gitmekten de sıkıldım. Önceden hiçbir sağlık sorunum yoktu nasıl oldu anlamadım. Ayrıca bir şey ifade eder mi bilmiyorum ama doktoruma sormaya çekindim. 2 aydır burun ifrazatım beyaz renkte. Sinüzitim yok bu neden oluyor olabilir? Ellerimde Beyaz Lekeler Çıkıyor. Ne Yapmalıyım? İyi günler, ellerimde beyaz lekeler çıkıyor. Bazen görünüyor, bazen kayboluyor. Bu olay saniyeler içerisinde ve sürekli gerçekleşiyor. Bir cilt doktoruna gittim, büyütülücek birşey yok dedi ama sedef hastalığı varsa diye korkuyorum. Ayaklarımda da hafif hafif görülmeye başladı. Lütfen beni bilgilendirir misiniz? Teşekkürler. Ağız İçi Yaralarından Nasıl Kurtulabiliriz? İyi günler. Ağız içi dudak duvarının alt ve üst her 4 köşesinde deri altı beyaz yuvarlaklar papillom nedir? Ve onlardan nasıl kurtulabiliriz? Teşekkürler. Sinir Sıkışması Ameliyatı Oldum. Ellerimdeki Kaşıntı, Kızarıklık ve Şişlik Geçmedi. Ne Yapmalıyım? Merhaba, el bileğim, parmak ve avuç içimde aniden kaşıntı ve buna bağlı kızarıklık, daha sonra kaşıdığım bölgelerde sertlik ve küçük kırmızı halkalar içinde beyaz sertlikler ve parmaklarımla birlikte elimin üstünde şişlikler oluşuyor. Bu konuda; 2006 yılında sağ bilek ve avuç içi birleşim noktasından, sinir sıkışması ameliyatı oldum. Ancak çözüm olmadığı gibi, ameliyat olmadığım sol elimle birlikte sağ elimde aynı şikâyetler devam etmektedir. Fizik tedavi gördüm fakat sonuç alamadım. Bu konuda bilgi verir misiniz? Nasıl bir tedavi şekli önerirsiniz?
MR sonucu beynin doğum öncesi, sırası veya sonrasında olmak üzere beyni etkileyen durumlar örn. oksijensiz kalmaya veya zor doğuma bağlı bazı bölgelerde periventriküler beyaz cevherde hücrelerin ölmesine bağlı hasarlar olduğunu gösteriyor. Klinik bulgu olarak, tarafınızdan yazılanları da göz önünde bulundurarak, bebeğiniz bu bulgulara göre spastik serebral palsi dediğimiz hastalık için aday konumundadır. Sadece MR sonucuna bakarak çocuğun serebral palsi CP olacağı söylenemez. MR görüntüsü klinik seyri açısından fikir verebilir ancak kesin belirleyici değildir. Beyin hücreleri çoğalma ve yenilenme yeteneğinden yoksundur. Ancak yaşayan beyin hücreleri daha fazla fonksiyon üstlenerek ölen hücrelerin görevlerini yerine getirebilme potansiyeline sahiptir. Hasar ne kadar büyükse yetersizlik oranı o kadar yüksektir. Beynin kendi fonksiyonlarını düzenleyebilme kapasitesi bireysel genetik faktörler, fizik tedavi ve egzersizlerin etkinliği, rehabilitasyon, özel eğitim vb gibi yöntemlerle geliştirilebilir. Size önerim çocuk nöroloji doktoru takibinde olmanız, doktorun önerisi doğrultusunda fizik tedavi ve rehabilitasyon programına başlamanızdır. Sağlıklı günler dilerim. 10 Kasım 2016 0828
This content is Open Access. Periventriküler lökomalazi Fare Modelleri Chapters Summary May 18th, 2010 Please note that all translations are automatically generated. Click here for the English version. Biz periventriküler lökomalazi PVL, prematüre bebeklerde periventriküler beyaz cevher lezyonları ile karakterize baskın beyin hasarı fare modelleri kurdu. Hipoksi / iskemi / sistemik enfeksiyon olmadan PVL birincil nedenleri. Tek taraflı karotis ligasyonu ve / lipopolisakkarid enjeksiyon olmadan hipoksi maruz P6 fareler PVL benzeri lezyonlar oluşturur.
periventriküler beyaz cevher dansitesi azalması