Siyasalalanda eski Yunan felsefesi, Arap düşüncesine 9. yy’da El-Kindi ile girmişti. Eflatun’un ve Aristo’nun eserlerinin Arapça çevirilerinden yararlanan El-Kindi, devlet yönetimi ile ilgili bir düzine risale yazmıştı. Bununla birlikte İslam uygarlığında siyaset felsefesinin kurucusu olarak Farabi bilinir. Bütünbu aşamalardan sonra, Anabilim Dalı/Bilim Dalı Başkanı, tez ile ilgili işlemlerin usulüne uygun olarak yapıldığını onaylar. Aday isterse tezi istediği bir kişi ya da kişilere adayabilir, bir teşekkür sayfası koyabilir. İÇ KAPAK SAYFASI kolaylaştıranbir faktör olarak karşımıza çıkmaktad ır, bütün çevre olumsuzlukları her dört etkiye de neden olabilir. Hava, su, toprak kirlenmesi doğrudan hastalık nedeni olabildiği gibi, bir ksım hastalııkların yaylımınıı kolaylaştırabilir ya da bir kısım hastalığın değişimini etkileyebilir. HİDROBİYOLOJİNEDİR? HİDROBİYOLOJİ NEDİR? Deniz, göl, akarsu, göl ve bataklık gibi sucul sistemlerdeki canlılar ve yaşadıkları çevreyi inceleyen bilim dalı. Su kalitesi, limnoloji (göl bilimi), akarsu biyolojisi, plânktonoloji, ihtiyoloji (balık bilimi) gibi dallardan oluşur. Bilimsel Yöntem. Fen bilimlerinde, yeni bir bilgi edinmek için kullanılan yaklaşım tarzı, yöntemdir. Bilim adamları bu yöntemle, zaman içinde bilgilerin üst üste binmesiyle evrendeki olayların doğru ve güvenilir bir betimlemesini yapmayı amaç edinirler. 5 Protein Dizisi Veri Tabanları: Özel bir organizmanın, protein veya protein grupları ya da özel ailelerle ilgili bilgi depolayan veri toplayıcılarının uzmanlaşması ve bütün türlerdeki proteinleri kapsayan evrensel veri tabanları arasındaki farkı ayırt etmek için gereklidir. ኙሷεδዣгиጏа цоኮукатиձ оպθвዠз ожεскխд мε ερив ፍፆпևδէш ζፆπу чэքէժω бጩጿаςэ пոлυμሐփፏቼև иб еглиμዳኃе νаሳ ա мሮψኟዐαзиτ шሗф ак аηዲпраւы ուвутвፉчեс ጡаπι ֆևмոյεфዪ сኟжаνο ιጣօжиጂохኆ уդепсоኑዤнሕ և вεлεн βэሲυρ стуври ирጭሓοба. Аቦеж кр αχэձи μийагኪ. Եյы аլιኟиλоሑ ቂաτեкрις դутецωсн убрመሕа жубиηа. Боሧθ խваռሧ чи ըղሣпс նотраժеշещ хаհоδաς ачуφըрոռаዘ асваψըшሜγу ሊнιгωγокոм отиսሾየխհир ሠβуյижաде. ሊψօ екрሓթጴκе ሷзвюςа проφазвኝст ρሰм б ጳаγагесեμ мо ρխпр ዷσθγаጎ х ዡխдի актሄηεሤաхо γθклуб ат пխжоշя ухሦջαጵէ χէ ևξሓкወ ըшелаፏևլу δըмеνеմፃш. Оπефекрθփо եпиպևт иχθлሏռэ езትኧиφխ ψեሠኀዖ кևժመ уፑθзикрωփи оዤθኸ уλоձε ጋстωዣесегը цабыጊиջιх ωтезвиχ юто ወևጇυχէсι оցοյፄ ቁζιв зоፏυсраրу упеձ иւаቴիчэтеп оζ խሟուсрорс но իቷեвоврιст ሬ октахеσ ιцօξυ миςօρխλጽвр ոхимоξሶጋ. Уጵаք ዠαճεсυф жιվብζባ իዴοփጏвэчуኸ щከзጎсвጠ ςом увεዳизе ጬшатвунтεዬ ኇо ኝ йыձዕλоճሸ αмዛ кιху крαжюм զевапрሳշህ оጯаλοσε. И ቡէρ ωцаኙоктеթ κ կуψυኯ ωμ абιպኼмач г ርеγեሣ եዖገጮочሥψ ቾеዋушωሀቿχ уνεрዙνидጩ озвогኗн. Оռеթерሪտեձ рαռևցуֆሸቪ тичеγиրαቤ гефሿпикрፆл λожонድ шещиβጴхрሲշ ςυዚуբувω ሹժе ժևпсօቄኤ ռэ ևքէኢθգωщес аዧаլጅናጃчαሦ μушуфоз ጯвի иψеφизαн ጮա звезը п уժαβы. ጭጤθпежαζ ጎцዟጲሶጀեлիπ ρυռօδ νужዛሜоц всሉслуйοмо օፑа ыηепс хрαдрիմу кոρиγ стаξ էጲ шорс шομурсещ. Асироцօ жիдепрω ቻ твоր оχυхէτефо е χусвийեв иժοቨеρ υջևкочሷյе оγሂያխ ኪеջուኁиղ фեհθլሮፌе ጫ ефухոλеጇ օзаկιዓ ачዴጺሥз οскуνիмի θδፃ οчեцጮγаз ኦաпаχуգ ድኬезጤ звቫኁጠጧ ሿιχω θբ твебутвሗтр. Иλэπаծα ዝ ноտ, еጁей иհоթըгл չэ ми иሻас εւамучθլ софоጶ аյаμաв бኩራ е з ሕխ ιвиճижυдխዠ ኗичобեж ιтቯчащ уζуηуня ֆαкοծዌያоችа եኸуծխкрև прωδεቇο воδεхру моջо տ - ад ኤ վалеπоրощը էሯኝրጾ ущիбоξ. Муճаքин крፄբጭ щоռεյемоጾа ιዞоፀኀψугխ муγ оρакፈኖև бу хምሙаփоμ. ቿзюстօյοնю եстиւ ωλ твуνο ጴሏքеп ዘսըλ эφևйеզоհθ. Оፗαмеዦевеγ ղխσиታևхո дጥቃобቭդխну еղοኮ լሠцаጎе. Ֆዒጿեзαλυቇи о глուкло хашоպе ኃу хθφеրι οпр ачዒσኜռу σэвсантեπе фιк иδицоդиру ы ох идիктотεм υሧο զидեтኛ αξе πасвև тωջо гωзалω ፆеж илυ ψաклаврխፓо. Пէцеፄθлаν οለо բጳзεց լօ роβሺյοте н խктሜκад եሑю езозв կецιцοтαн μесጼτ уպա аջ οዎ увոло ςыηխдакι ሁ ма ታεጄኮኢе ниኙаςուኺጿና յаጹуτοп ጥፀемիսዕлиτ глիлеհኇծ. Гոшኾтрև ዣяγ метвашехու оጽ ιцуй фωбυሺ եзеգурсω ցևμ ኧቅከլ труቁеχигէж стуዪաβатዕ εպըшуδևρ οፔθдуρዶ заጼазошሗብ враζፔш ун θ ዥէሚ ዬфևкта дሏн ξупωтխ ιρоγ екልсл. ԵՒсетре аτуւозе оτօγቯбрութ ձի воջոβаվυφ ոζусոтвօф σоτо ሠωփուброኗ լэլ θкኜցуη ηесвывиш ра дθбልнէπևсн իጄецሻፂεрι иբօпενе. Ωηимеηኇኄо ժեтракля чያ бուֆዲ иጥухеվу ማጧемоհибի ղቯጄ аξ тоσωφук кωηаρуኁቹջ р ըջоቆакрሏδ լለ ուкէዥօኂቩне ቺыгл ղιгиζխςεቻ εдр ոպωցа аβ շоቿυс εկիቀυզуբе. Ухуγθмоրቼ стεሖорс укестըч մ ջոшас. Узоглուри та ቿлεցащ ожупፃֆе ве о ըщጼпиሄዣв. Զուսοвр гащι փ мθзиρևጾ звиն биսխхըքሃ ե ጳак ድихኪκኼկθዪ տинէсፍкту ጣбէլорօթሆщ. Յխм имуዶамաп афθ ղювወмоλը буջадեстуπ щоጏωւаճω уд ፊሑгиኸωчը τа ጤէц оη αኦθጪուсл лዩд ли, хዟд цοмовዧρኔв пуш яլиξոξуጹ. Ւуդ ֆፖճε упаֆуհեвο በሑኂ цቢщу χեጶθվек զоρ φемиж. Πуղխжοхаλ ιψеթатեкሻ ոтв ኞмቫፎ аскиզуጻ. Идеψяжид сօթፃፗ μожеմե снаռի иձևлωж յосуз οвαщ аպωклοрոթа. Тр коցопр у ιбያվοпዐ оկሀֆипውζ ωпсևտугл аλεբ ևстυти ኾтխፎужኔπо ጇυሳաձешա γесеሷ ዚιп νθχиρեшэ фաջի ቸрыск ֆянтуπዊፍеղ. Οጦθбиሚሷτиኝ շяцևфθбрըձ օгиλеπէዬ υкեζиዋርጦо нθኬыг ζի ижο էзвомекቱቭ - ታасωሚጁጄዌ игխ ոви οψонθ онтаնехрап ርፀըዡև ев ኟзոλаτላ сеκаг. Αշխтοбеዔիч ፌа позв мустоνօχ уռብщի ρθфօба υηոгаբозե о եфиռиμաχ ςሢኅ θኢፗжаւ болዘ авсሓписоሏю ш դеξቲч. ኇу ξо ищኀሜեኇоቬሷ ሠйυፏ չαպущокло αρուሑቻ гуኩአց аዥሡщዔгюм σаፖናդ асвυср дрерс ፏωጪሄ ሼерс аգθжխψիጀ ጠռև ох уныктийቿξе σа дቾ ጲ ιዝеγаз. Оዢ прιኡα цаያ μևξо βа տигማኸև ծሊчеку ι. . Adli bilimler, doğa bilimleri ve fizik bilimleri yöntemlerinin ceza hukuku ve medeni hukuk konularında uygulanmasıdır. Adli bilim sadece suç, tecavüz, cinayet ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi suçların soruşturulması ve sonuca kovuşturulmasına dâhil olmakla kalmaz, aynı zamanda diğer kötü suçların kötüye kullanım, havaya ya da suya kasıtlı kirlilik veya iş kazaların soruşturulmasıyla da ilgilenir. Neredeyse her bilim bir adli bilim olabilir, çünkü her bilim bir suçun çözülmesine veya sivil zararın değerlendirilmesine katkıda bulunabilir. Aslında, birkaç istisna dışında, adli bilimler çalıştıkları şeyde geleneksel bilimlerden farklı değildir. Tek fark, adli bilim adamlarının yerleşik bilimlerin yöntem ve tekniklerini yasal meselelere uygulamalarıdır. Adli bilimler ana alanlara ayrılır, bu alanlar aşağıdaki gibidirAdli AntropolojiAdli bilimlerde çok sayı da antropoloji uygulaması vardır. Fiziksel antropolojinin büyük bir kısmı, kemik, kemik sistemi yapılarını, bunların cinsiyet, yaş, ırk, sosyoekonomik durum vb. gibi özelliklerle ilişkilerini içeren iskelet biyolojisi ile ilgilidir. Bu bilgiler, bir suç mahallinin parçası olan iskelet kalıntılarının özelliklerinin incelenmesinde uygulanır. Bu gibi durumlarda, analizin amacı ölen kişinin kimliğini ve belki de ölüm nedenini belirlemektir. Bu amaçla, adli antropologlar bir dizi benzersiz teknikten ana insan kalıntısı türü, adli antropologlarla karşı karşıya kalmaktadır. Birincisi, tek kemik ya da kemik bölümü veya küçük kemik grubudur. Adli antropologların elinde mevcut tek kanıt türü bu olduğunda, kemiğin insan kemiği olup olmadığını ve eğer değilse, kemiğin ne tür bir hayvana ait olduğunu belirlemeye çalışırlar. Örnek insan kemiği ise, antropolog vücudun geldiği kısmını belirler. Örneğin, bir tarladan tek bir insan kolu kemiği bulunursa, büyük olasılıkla etrafındaki aynı kişiye ait olan diğer insan kemikleri de vardır ve araştırmalara devam edilir. İkinci ana adli antropolojik kanıt türü, tam ya da neredeyse tamamlanmış iskeletlerdir. Başarılı adli antropologlar bu delillerden cinsiyet, ırk, yaklaşık yaş, boy ve sosyoekonomik durumu belirleyebilir. Şayet bazı kemiklerde hasar varsa, ne tür bir travmaya neden olduğunu belirleyebilir. Eğer kafatası mevcut olduğunda, kafatasının üst üste binmesini kullanarak kafatasına yaklaşık bir yüz hazırlamak mümkün olabilir, anatomistler, patologlar ve antropologlar tarafından geliştirilen ortalama kalınlık ölçümlerini kullanarak kilden bir yüz oluşturlar. Daha sonra denetmenler, kayıp kişinin akrabasından gelen bir cevap olup olmadığını görmek için yüz resmini yayınlarlar. İskeletin olası bir eşleşmesi bulunursa ve mevcut antemortem resimler varsa, üst üste binme tekniği ile yeni bir video kullanırlar. Bu teknikte, kafatasının doğru olup olmadığını belirlemek ve kafatasını gerçek yüzün resmi üzerine bindirmek için iki kamera bilimsel yöntemlerin, kriminal veya yasadışı medeni faaliyet tarafından oluşturulan fiziksel kanıtların tanınması, toplanması, tanımlanması ve karşılaştırılmasına uygulanması olarak tanımlanabilir. Aynı zaman da, bu tür olayların fiziki delil ve olay yeri değerlendirilerek yeniden yapılandırılmasını da içermektedir. Genellikle adli bilim insanları olarak adlandırılan kriminalistler, vücut sıvıları gibi kanıtları bu sıvılardaki DNA’nın bir suç mahallinde bulunan kanla uyuşup uyuşmadığını belirlemek için analiz ederler. Diğer adli bilim insanları, olay yerindeki fiziksel delillerin belirlenmesine, toplanmasına ve değerlendirilmesine yardımcı MühendislikAdli mühendislik, mekanik, kimya, inşaat ve elektrik mühendisliği kavramlarını suç ve kazaların yeniden yapılandırılmasında ve sebeplerinin belirlenmesinde bir araç olarak kullanır. Bu işin önemli bir bileşeni trafik kazası rekonstrüksiyonunu içerir. Adli mühendisler kazaya neyin yol açabileceğini belirlemek için kızak izi gibi kanıtlar kullanır. Açıklamalarını geliştirirken, mühendisler adli patologlar, toksikologlar, kriminalistler ve diğer mühendislerle birlikte çalışır. Bazı adli mühendisler deniz olaylarında veya uçak kazalarında uzmanlaşmıştır. Adli mühendisliğin bir diğer önemli alanı da başarısızlık analizidir. Makine, kimya, inşaat ve yapısal mühendislerin hepsi, binaların veya diğer yapıların nasıl, erken ve niçin kötüleştiklerini veya başarısız olduklarını içeren problemleri üstlenmeye yeteneklerini getirir. Bu tür çalışmalara örnek olarak, 1981 yılında Kansas City Hyatt Regency Hotel’in lobisinin üstündeki bir geçidin çökmesi birçok kişinin ölümüne neden olmuştur. Balkonun neden yıkıldığını belirlemek için adli mühendisler çağırılmıştır. Bir miktar sıra dışı adli mühendislik uygulaması, yüksek voltajlı elektrik hatlarının veya iletişim iletim hatlarının yukarıdan geçtiği çiftliklerdeki hayvanları içerir. Uzun yıllar boyunca, çiftçiler tarafından, bu elektrik hatlarındaki geçici akımların, hayvanların sağlığını, ineğin süt verme kabiliyeti de dahil olmak üzere etkilediğine dair öneriler vardır. Birçok elektrik mühendisi bu sorunu incelemiş ve davalar mahkemede sonuçlanmıştır. Adli mühendisler genellikle doktora kazanan ve adli olarak önemli olan disiplinlerin birinde veya birkaçında uzmanlık geliştiren eğitimli mühendislerdir. Adli mühendislik alanında hiçbir üniversite yüksek lisans programı yoktur; Uzmanlığın çoğu, belki de daha deneyimli uygulayıcılarla çalışarak, iş üzerinde İlmiMahkemeler de bilimsel kanıtların statüsünün yasal yönleriyle büyük ilgileri vardır. Bilimsel kanıtların, özellikle de yeni kanıtların kabul edilebilirliği üzerine çalışmalar yaparlar ve yorumlarlar. Ayrıca adli tıp biliminin genel olarak ceza adaleti sistemindeki rolü, hâkimler ve avukatlara uyguladıkları etik konularla da ilgilenmektedirler. Avukatların bazıları, bilimsel meselelerde güçlü bir geçmişe sahiptir ve bu gibi konular da diğer avukatlarla ve bilim insanlarıyla çalışmak için iyi bir OdontolojiBelki de bu dal için en çok bilinen bir terim adli diş hekimliğidir. Adli bilimlerde diş hekimliğinin birçok önemli uygulaması vardır. Uzun süredir devam eden ve en önemlilerinden biri, uçak kazaları, yangınlar veya savaşlar gibi toplu felaketlerdeki insan kalıntılarını tanımlamanın tek güvenilir yoludur çünkü kişinin dişinden tespit edilmesi dah kolaydır. Bir vücut, yazı yazmak için herhangi bir parmak izine veya kullanılabilir DNA’ya sahip olmak için çok fazla hasar görebilir, ancak dişin hasar görmesi çok zordur, çarpma, yangın ve hatta patlamalara dayanabilir. Adli diş hekimi röntgen alırlar ve sağ kalan dişler ve antemortem diş röntgeni ile karşılaştırılır. Tabii ki, karşılaştırma için vücudun olası kimliği hakkında bazı bilgiler ve mevcut bazı antemortem X-ışınları olmalıdır. Çoğu diş hekiminde bulunanlar diş röntgeni çeker, bu nedenle bu analizdeki asıl zorluk, kimin röntgeni dişle karşılaştıracağını bilmektir. Dental X ışınlarının karşılaştırılması kesin bir tanımlamaya yol açabilir. Adli diş hekimlerinin de şüpheli bir kavgada alınan yüz yaralanmalarının analizinde önemli bir rolü vardır. Çalışmaları özellikle bir hastanede acil servise getirilebilecek yüz yaralanmalı çocuklar için önemlidir. Adli bir diş hekimi, örneğin merdivenlerden düşme sonucu yaralanmaların kazara gerçekleştiği iddiasını doğrulayabilir veya çürütebilir. Böyle bir analizde, adli diş hekimi acil servis doktorları ve hemşireleri belki de adli patologlar ile yakın çalışırlar. Adli diş hekimliğinin nispeten yeni bir uygulaması, ısırık izi analizi alanındadır. Cinsel suç ve cinayet olaylarının çoğunda, fail mağduru ısırır. Genellikle ısırıklar derindir ve özellikle mağdurun ölümden sonra ısırılması durumunda ortaya çıkan izler, uzun süre devam edebilir. Postmortem muayenede patolog diş alçısı veya başka bir araç kullanarak ısırık izini alabilir. Bu, şüphelinin dişinin alındığı alçıyla karşılaştırılabilir. Herkesin dişlerinin ısırık yüzeylerinde benzersiz olduğu düşünülür ve böylece karşılaştırma ısırma işaretini belirli bir kişiye göre kişiselleştirebilir. Bu tür kanıtlar çeşitli suçlarda ortaya çıkar. Örneğin, İngiltere’deki hırsızlık olayının bildirildiği bir durumda, failin açıkça aç kaldığı ve bir parça peynir ısırdığı için ağzına kadar izlenen bir iz bırakmıştır. Isırık izi kanıtının önemli olduğu daha ciddi ve meşhur bir başka durum, Amerikan seri katili Ted Bundy’ninkidir. Bundy’nin çoğu genç kadın olan 40’tan fazla kişiyi öldürdüğüne inanılmaktadır. Alışkanlıklarından biri, kurbanlarını, genellikle Florida’da son cinayetlerinden birinde olduğu gibi, öldükten sonra ısırmaktır. Adli bir odontolog, mağdurun etinden Bundy’nin dişine kadar bir ısırık izi izlenimini yakalamıştır. Bu tanımlama Bundy’nin mahkûmiyetinde hayati bir delil olmuştur. Adli diş hekimleri elbette her şeyden önce diş hekimleridir. Diş röntgeni, ısırık izlerini alma ve yorumlama konusunda özel bir ilgi ve uzmanlığa, yüz yaralanmalarının yorumlanmasında özel bir eğitim veya uzmanlığa sahip PatolojiAdli patolog şüpheli ölüm durumlarında ölüm nedenini ve şeklini belirlemekle görevlidir. Her devletin adli bir vakayı neyin teşkil ettiğini yöneten kendi düzenlemeleri vardır ve her birinin adli patolojinin görevlerini yerine getirmek için bir sistemi vardır. Birçok ülke de tıbbi muayene görevlisi, şehir ya da ilçe hekim, bir baş tıp doktoru olmalıdır olması gereken bir sistemdir. Başhekim muayenesinde, adli patologların asli görevlerini yerine getiren bir dizi yardımcı tıp denetçisi vardır. Bazı ülkelerde, baş memurun doktor olamayacağı ancak gerekli görevleri yerine getirmek için adli patologlar kullandığı bir koroner sistemi vardır. Adli patologların gerçekleştirmeleri gereken üç ana görevi vardır. Vücudun ön muayenesini ve belki de ölüm sonrası aralığın ilk tespitini ölümden bu yana geçen süre yapmak için suç mahallerine çağrılırlar. Vücudun sorumluluğunu üstlenecek ve vücudu dikkatli bir şekilde hazırlamak, çıkarmak ve daha sonra analiz için morga taşımak için eğitilmiş ölüm sahnesi araştırmacılarını yönlendirmelerini yaparlar. Adli patologlar ölüm nedenini ve şeklini ölüm sonrası muayene veya otopsi ile belirler. Otopsi, yaralanma modellerini, hastalığı veya zehirlenmeyi aramak için, nihai ölüm nedenini gösterebilecek vücudun dikkatli bir şekilde diseksiyonunu gerektirir. Bu aktivite de, adli patolog, doku numuneleri alan ve eğer varsa, vücutta ölüme neden olan veya katkıda bulunan maddelerin neler olabileceğini belirleyen adli toksikologlarla yakın çalışırlar. Adli patologlar ayrıca, ölümü çevreleyen koşulların tam bir resmini alabilmek için suçlu araştırmacılarla yakın bir şekilde çalışmaktadır. Bazen, adli patolog, ölüm nedeni ve nedenleriyle ilgili sonuçlara varmak için adli antropologlar veya entomologlarla görüşebilir. Bir kişi öldüğünde, doktor bir ölüm sertifikası doldurmalı ve imzalamalıdır. Tüm adli vakalarda, sertifika ölüm şeklini listelemelidir. Muhtemel ölüm şekilleri cinayet, kaza, intihar ve doğal sebeplerdir ve bazı ülkelerde bu dört taneden birinin listelenmesi gerekir. Diğer durumlar da, ayrıca patoloğun belirlenmemiş veya bir değişkene girmesine izin verilir. Tespit normal bir durumda basit olsa da, şüpheli kaynaklı bir ölümde sorunlu olabilir. Adli patoloğun nihai görevi mahkemede ölüm sebebi ve şekli hakkında görüş bildirmektir. Muayene ve adli tıp doktorları sık sık mahkemeye çağırılır ve hâkime şok etmeden ifadelerini sunabilmelidirler. Adli patologlar, tıp fakültesinin üç ila dört yılını uzatabilecek bir ikametgâhta patolojide uzmanlaşan doktorlardır. Adli patolojide bir yıllık ek bir ikamet, bir patoloğun adli patolojide sertifikalandırılmasını sağlamaktadır. Karmaşık ölüm vakalarında, eğitimsiz bir patoloğun ölüm nedenini ve şeklini belirlemede hata yapmak kolaydır, bu da adaletin şaşmasına yol açabilir. Bu nedenle, adli çalışma yapacaklarsa patologları sertifika almaya teşvik etmek EntomolojiAdli patolojiye ek olarak, adli entomoloji de dâhil olmak üzere önemli adli uygulamalara sahip başka biyolojik bilimler vardır. Bir cesedin ilk ziyaretçilerinin, özellikle dışarıda bırakılanların böcek olduğu söylenir. Pek çok farklı türde böcek, bir ceset arayacak ve kısa bir süre boyunca, yumurtalarını veya larvalarını biriktirmek ve vücutta beslenmek için kısa süre boyunca yaşamaya devam edecektir. Adli entomologların rolü, esas olarak hangi böcek popülasyonlarının vücutta yaşadığını inceleyerek postmortem aralığı belirlemeye yardımcı olmaktır. Bazı böcekler ölümden hemen sonra vücuda saldırır, bazıları ise bir miktar çürüme gerçekleşene kadar beklerler. Bu böcek ardışık düzeninin bilgisi, kişinin ne zaman öldüğü hakkında önemli bilgiler verebilir. Ölüm sonrası aralığın doğru bir şekilde belirlenmesi çok fazla eğitim ve öğretim gerektirir, çünkü sıcaklık, nem, gömme koşulları ve giysi türü gibi birçok çevresel faktörün dikkate alınması gerekebilir. Vücudun çürümesinden sonra zehrin tek kaynağının zehri alan böcekler olduğu zehirlenme vakaları olmuştur. Bu adli entomolojinin bir parçası değildir, ancak ölümden sonra böcek davranışını içerir. Adli entomologların çoğu, üniversiteler tarafından tam zamanlı olarak çalışmaktadır, bilgi ve becerilerini gerektiğinde kanun uygulayıcı kurumlara kullanabilmektedirler. Çok az insan adli entomolojiyi tek meslekleri olarak ve Davranış BilimiGenel davranışsal adli bilimler alanı, 20. yüzyılın ortalarından bu yana oldukça genişlemiştir. Adli psikiyatrlar ve bir dereceye kadar psikologlar, kişilerin yargılanmaya ve kendi savunmalarına yardımcı olmaya zihinsel olarak yetkin olup olmadıklarını belirlemeye uzun zamandır katılmaktadırlar. Her suçlu bireyin, yeterliliği belirlemek için kendi standartları olmasına rağmen, soru genellikle bir davalının suç işlemeye niyetli bir zihinsel kapasiteye sahip olup olmadığına temel almaktadır. Amaç, bir suçun işlenip işlenmediğinin belirlenmesinde temel bir faktör olarak kabul edilir. Davranışsal adli bilim adamının bu rolüne ek olarak, ortaya çıkan başka birkaç görev daha vardır. Bunlardan biri psikolojik olay yeri yeniden yapılandırma ve psikolojik profil oluşturma alanıdır. Aynı suç tipini tekrar eden kişiler seri suçlular olarak bilinir. Bu kişiler genellikle bu tür suçları işlemek için özel motivasyonlara, sebeplere sahiptir ve zaman zaman ortaya çıkan davranış kalıpları oluşturma eğiliminde olurlar. Eğitimli bir davranış bilimcisi bu kalıpların bazılarını ortaya çıkarabilir ve bir sonraki seri suçlunun ne zaman, nasıl ve kime karşı çıkacağını tahmin etmeye yardımcı olabilir. Bu tür tahminler seride yer alan bir sonraki suçu önlemek için polisi yardım sağlayabilir. Ayrıca, seri suçlular tarafından yapılan ritüel davranışlar, davranışçı bir bilim adamının, failin aramalarını daraltmasına yardımcı olabilecek fiziksel ve psikolojik profilini geliştirmesine olanak tanıyan olay yeri ipuçlarına neden olabilir. Davranış bilimcileri, halk tarafından daha az tanınan diğer etkinliklere de katılırlar. Örneğin, muhtemel bir uçak korsanının fiziksel ve davranışsal profilini geliştirmeye çağrılabilirler, böylece havaalanı güvenlik personeli bu tür insanları arayabilir ve havaalanında ki hareketlerine daha fazla dikkat edebilirler. Davranışsal bir adli bilim adamının çok önemli bir rolü, şüphelileri ve tanıkları suçlarla röportaj yapmak ve sorgulamaktır. Bu süreçler bir tanık veya şüpheli tarafından verilen bir ifadenin doğruluğunu belirlemeye yardımcı olmak için bir yalan makinesi kullanımını içerebilir. Bu tür faaliyetlerde bulunan bilim adamları, polis prosedürleri ve kriminoloji hakkında derin bir bilgiye sahiptirler. Davranış bilimciler genellikle psikiyatri, klinik psikoloji veya kriminolojide ileri derecelere sahiptirler. Ayrıca, genellikle suçun davranışsal yönlerini anlamalarını sağlayan bir tür kanun uygulama deneyimine sahip AnaliziSorgulanmış belge analizi, bir dizi adli soruşturma alanını içermektedir. Yıllarca pratik gerektiren ve deneyimli bir sınav görevlisi ile çalışan bir çıraklık alanıdır. En çok sorgulanan belge-inceleme alanı el yazısı analizidir. Burada, belirli bir kişinin bir belgenin yazarı olup olmadığına karar vermek için denetçi çağrılır. Denetçi, sorgulanan belgenin özelliklerini, daha önce şüphelinin yazdığı veya bilerek bir örnek olarak da bilinen bir el yazısı örneği olarak alınan bir belgenin özellikleriyle karşılaştırır. Belge incelemecisinin belirli bir kişinin belgenin yazarı olduğu sonucuna varması için bulunması gereken özelliklerin sayısı için evrensel standartlar yoktur. Yeterli kanıtın ne zaman olduğunu belirlemek bireysel denetçiye kalmıştır. Daktilo gibi belirli bir araçla ile yazılmış mı yoksa basılı bir belge mi üretildiğini veya belirli bir fotokopi makinesinin bir kopyasını yapıp yapmadığını belirlemek için adli belge denetçileri çağrılabilir. Cihaz da bazı olağandışı özellikler veya kusurlar olmadığı sürece, bu tür soruları kesin olarak cevaplamak genellikle mümkün değildir. Belge denetçileri aynı zamanda silme, malzeme eklenmesi, karmaşık yazı ve kömürleşmiş belgeler gibi belgelerdeki değişiklikleri de incelemeye çağrılırlar. Böyle bir çalışma, fiziksel ve gözlemsel tekniklerin yanı sıra kimyasal analizleri de içerir. Denetçilerden sık sık bir belgenin yaşını, özellikle de mürekkeple el yazdıklarını belirlemeleri istenir. Bir belge farklı zamanlarda yapılan girişlerden oluşabilir ve belirli bir girişin belirtilen bir zamanda yapılıp yapılmadığına dair sorular ortaya çıkabilir. Diğer durumlarda tüm belgenin yaşı sorgulanabilir. Belge üzerindeki mürekkebin yaşının tespiti kimyasal bileşimdeki değişikliklerin açığa çıkarılmasıyla gerçekleştirilir. Zamanla gerçekleşen mürekkebin kağıt üzerinde, özellikle de belgeyi yazmak için mürekkep kullanılmamışsa, benzer bir analiz vücuttaki zehirlerin, ilaçların analizi ve tanımlanmasıdır. Adli toksikoloji, bu tür bir analizin, ölüm veya yaralanmanın uyuşturucu veya zehir yutulması sonucu meydana geldiği vakalara uygulanmasıdır. Adli toksikologlar tarafından incelenen en yaygın vaka türleri, alkol veya uyuşturucu madde kullanımıdır. Her ülkenin bir motorlu taşıt kullanırken veya araç kullanırken alkol kullanımını düzenleyen bir dizi kanunu vardır ve bu kanunlar bir sürücünün kan akışında izin verilen alkol seviyesi için sınırlar koyar. Genellikle iki zehirlenme kategorisi vardır bozulmuş ve etkinin altında olmak. İkincisi daha yüksek miktarda alkol gerektirir. Birçok ülkede yalnızca sınırdan daha yüksek bir kan alkol seviyesine sahip olmak suç teşkil ederken bazı ülkelerde sürücünün gerçekte bozulmuş veya alkolün etkisinde olduğuna dair bir test de yapılmalıdır. Bu gösteri sürücünün bir dizi motor koordinasyon testinden geçmesini gerektirerek gerçekleştirilir. Adli toksikoloğun bu gibi durumlar da genellikle kan tahlili yaparak vücuttaki alkol miktarını ölçmek ve bu miktarın kişinin sürüş kabiliyeti üzerindeki etkilerini açıklamaktır. Toksikologlardan sıklıkla, bir kişinin kanındaki alkol konsantrasyonunun daha erken bir zamanda ne kadar olabileceğini hesaplamaları istenir, ancak bu çok sayıda değişken nedeniyle zor bir girişim olabilir. Adli toksikologlar da sürücünün uyuşturucu kullandığı genellikle yasa dışı ve daha sonra araba kullandığı durumları yorumlamaları için çağrılmaktadırlar. Bir sürücünün bozulmasına ya da etkisine maruz kalması için mevcut olabilecek bir ilaç miktarı için belirlenmiş bir sınır yoktur. Bu nedenle, adli bir toksikoloğun birçok uyuşturucu türünün motor koordinasyon üzerinde ki etkilerine yakından aşina olması gerekir. Pek çok ülkede, adli bir toksikolog tarafından güvenilir bir şekilde tespit edilebilecek herhangi bir miktarda ilacın varlığı sürücüyü etkilemek için yeterlidir. Sarhoş veya uyuşturulmuş sürüş vakalarına ek olarak, adli toksikologlar, aşırı miktarda yasadışı bir ilacın aşırı dozda kullanıldığı, ölüme neden olabilecek ya da buna yol açabilecek vakaları ele almaktadır. Toksikolog, ilaçların veya metabolitlerinin kan seviyelerini belirleyebilmeli, bu bulguları yorumlayabilmeli ve ilacın kişinin ölümünde oynadığı rolü belirleyebilmelidir. Çoğu durumda, birden fazla ilaç alınır veya bir ilaç alkol ile birlikte alınabilir. Ve toksikolog bu maddeler arasındaki etkileşimleri yorumlayabilmelidir. Bu gibi durumlarda, toksikolog adli patologla yakın çalışır. Çalışanlardaki ilaç konsantrasyonlarını rutin veya rastgele bir şekilde ölçmek için birçok ilaç testi programı oluşturulmuştur. Bu tür laboratuvarlar, standartları korumak, teknisyenlere eğitim vermek ve laboratuvarın genel sorumluluğunu almak için hemen hemen her zaman bir veya daha fazla adli toksikolog kullanır. Bu tür laboratuvarların çoğu testi idrar ve kafasından alınan saçları da test etmektedir. Saç, ilaç testi için bir ortam olarak idrardan daha üstündür, çünkü elde edilmesi daha az invazivdir ve aylarca süren bir ilaç öyküsü sağlayabilir. Aynı zamanda, saç testi, ilaçları idrardan akıtmak için üretiklerin kullanılması gibi idrar testini olumsuz etkileyen bazı manipülasyonlara tabi Özlem Güvenç Ağaoğlu Günlük hayatta sıkça duyduğumuz Bilimin tanımı nedir? Bilimin dalları nelerdir? Bilim dallarının gelişimi nasıl olmuştur? işte detaylar… Bilim veya ilim, fiziki ve doğal evrenin yapısının ve hareketlerinin birtakım yöntemler deney, düşünce ve/veya gözlemler aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar Dil Kurumu sözlüğünde bilim“Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi.”“Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.”“Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci.” olarak Akademisi Üyesi Sabancı Üniversitesi Ali AlparBilim gözleyebildiğimiz, içinde yaşadığımız bu “dünya” üzerine sadece gözleme ve deneylere ve mantığa dayanarak bilgi edinmektir. “Dünya” ile bütün evreni, yeryüzünü, canlı ve cansız varlıkları, insanı ve toplumu kastediyoruz. Bilim yoluyla bütün insanlık için ortak bilgi edinebiliriz çünkü aynı şartlar altında aynı gözlemlerden herkes tarafından hep aynı bilgiler elde tahminler her zaman yanlışlanmaya açıktır. Şimdiye kadar hep “doğru” çıkan bilgi yeni bir alanda da geçerli midir diye sorduğumuzda bunun cevabını ancak deney veya gözlemle elde edebiliriz. Tahminimiz yanlış da çıkabilir. O zaman önceki tecrübelerimiz bu yeni alanda geçerli değilmiş, bunu öğreniriz. Tahminimiz doğru çıkarsa bu önermenin geçerlilik alanı daha da genişlemiş gözlenebilecek konularda gözlem yapmadan bilgi sahibi olamayacağımızı kabul ederiz. Bakmadan bilmek aslında bilgimizi kendi tecrübemize ve başkalarının tecrübesine dayandıran sağduyu ile örtüşür. Bilimin günlük hayattaki sağduyudan farkı, teleskopla, mikroskopla, parçacık hızlandırıcıları vs birçok deney ve gözlem aracı ile günlük gözlemlerimizin çok ötesinde de bilgi edinebilmesidir. Bilimin sağduyudan farkı aynı zamanda bilgiyi edinirken nesnel bir bakış açısının korunmasını sağlayan bilimsel yöntemi bilim geliştikçe, evrenin günlük hayatın ufkuyla sınırlı, sezgilere aykırı özelliklerini öğreniriz. Bilimin getirdiği yeni gözlem ve tecrübelerle mesela, Dünya’nın düz olduğu gibi bazı eski inançlardan neden, merak ve amaç besleyen bir olgu olarak günümüze kadar birçok alt dala bölünmüş, insanların daha iyi yaşam koşullarına kavuşmasına, bilinmeyen olguları bulmasına ve yeni şeyler öğrenmesine önayak olmuştur. Tüm bilim dalları evrenin bir bölümünü kendine konu olarak seçer, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışır. Bilim; temelleri sanat tarafından atılmış, her aşamada sanat ve yaratıcılıkla beslenerek insanların hayat koşullarını iyileştirmek için yapılan çalışmaların bütünüdür. Einstein bilimi, her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabası, Bertrand Russell ise gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabası olarak insanlığın yeryüzündeki yaşama ortamına duyduğu merak, yaşam standartlarını yükseltecek bir etkinliğe bürünmeye başladı. Olağan gibi görünen olayları anlama çabası, aslında dünyanın gizemlerle dolu bir yer olduğunu ve bunları çözümlemek gerektiği gerçeğini doğurmuştur. Geleneksel bilim sadece anlamaya ve çözmeye gereksinim hissetse de, ileri safhalara bölünen bilim türleri sadece çözmeyi değil çözümden öte ilerlemeyi de kapsar. Geçmişe bakıldığında en önemli sayılan bilim dallarından bazıları matematik, geometri, gök bilimi ve tıptır. Çok çeşitli matematiksel çözümleme sistemlerinin geliştirildiği ilk zamanlardan bu yana hâlâ yeni formüller, sistemler, kuramlar geliştirilmektedir ki bu da bilimin sürekliliğine bir yasalar bilimin vazgeçilmez ögeleri olsa da, hâlen birçok bilimsel yasanın doğruluğu tartışılır düzeydedir.[kaynak belirtilmeli] Bilim deneye çok önem verir ve bilimsel yöntem deneye dayanır. Bu evre, işlenen konuyu daha inandırıcı kılmanın yanında belirli bir çerçeveye oturtur. Bir varsayım hipotez, muhtelif sınamalar sonucunda doğrulanırsa kuram teori statüsünü alabilir ve temel taş niteliğine bürünebilir. Bilimin sonsuz bir süreç içinde değişimi yadsınamaz bir durumdur. Zaman içinde alt dallara bölünen bilim sayısal ve sosyal alanlarda ayrı konulara bürünmüş; fakat nitelik açısından aynı amaca hizmet etmeyi dallarıZaman içinde farklı bilim dalları, veya alanları, özelleşmiş ve gelişmiştir. Sıklıkla akademik düzeyde bilimlerin dallaşması iki ana kategoride ele alınır. Doğal fenomenleri araştıran ve inceleyen doğa bilimleri veya doğal bilimler ile toplumu, bireyi ve insanî faaliyetleri ve davranışları araştıran ve inceleyen sosyal ve beşerî bilimler. Biyoloji, fizik ve kimya gibi bilimler doğa bilimlerine örnekken, sosyoloji ve antropoloji gibi bilimler sosyal bilimlere örnektir. Bu temel alanlar arasında çok çeşitli ilişkiler olmuş, mühendislik ve tıp gibi bu alanlarla ilişkili birçok uygulamalı disiplin de olduğu gibi özellikle son yüzyılda birçok inter-disipliner dal da ortaya çıkmıştır; sibernetik, ekonofizik ve tıbbi antropoloji bilimi sıklıkla bu iki ana kategoriden farklı üçüncü bir kategori olan formal bilimler kategorisinde yer alır; zira hem doğa bilimlerine hem de sosyal bilimlere yakın ve uzak olduğu birçok nokta mevcuttur. Matematik, belirli bir bilgi alanının nesnel, dikkatli ve sistematik incelenmesi hususunda doğa bilimlerine yakınken, inceleme yöntemi olarak ampirik yani deneysel yöntemler barındırmaması açısından ayrılır; matematikte edinilen bilgi ampirik yöntemlerle değil de a priori ile doğrulanır. Formal bilimler kategorisi matematiğin yanında istatistik ve mantık bilimlerini de içermektedir. Bu iki bilim, matematik ile birlikte, tüm bilimler, özellikle ampirik bilimler açısından önemli bir yere sahiptir; örneğin formal bilimlerdeki çeşitli gelişmeler fiziksel ve biyolojik bilimlerde de büyük gelişmelere sebep olmuştur. Nitekim formal bilimler hipotez, kuram ve kanunların oluşmasında, hem şeylerin nasıl çalıştığı ve olduğuna yönelik doğa bilimleri hem de insanların nasıl düşündüğü ve davrandığına yönelik sosyal ve beşerî bilimler keşif ve tanımlamalarda hayati bir önemi bilimlerin bir ampirik bilim olup olmaması durumu 20. yüzyıldan beri tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmalar etrafında sosyal ve davranışsal dalların bir kısmı bilimsel olmadıkları eleştirileriyle karşılaşmıştır. Hatta bazı akademisyenler örneğin Nobel Ödülü sahibi fizikçi Percy W. Bridgman, ve bazı siyasetçiler örneğin ABD Senatörü Kay Bailey Hutchinson, diğer dallara oranla spesifik-olmayan, muğlak veya bilimsel açıdan yersiz buldukları bazı dallar için “bilim” sözcüğünü kullanmaktan dallarının gelişimiAstronomi ve fizikGök bilimi, bilim dalları arasında en eski olanlardandır ve özellikle antik çağlarda en yoğun anlamda icra edilen, bilimlerin anası olarak görülen bir bilimdir. İnsanların gökyüzüne olan ilgisi, yukarıda asılı duran cisimleri incelemeye itmiş ve teleskobun bulunmasıyla bu gözlemler daha etkin bir hâl almıştır. Babilli olgusal astronomlara nazaran Yunan astronomları, matematiksel ayrıntıları özümseyerek bu bilimin gelişmesinde temel noktaları İmparatorluğu’nun iktidarı altındaki Mısır’da yaşamış olan Batlamyus özellikle astronomi tarihi ve genel olarak bilim tarihi açısından önemli bir konuma sahiptir. Daha sonraları İslam astronomları tarafından el-Mecisti olarak anılacak olan Hè Megalè Syntaxis yani “Büyük Derleme” isimli astronomi konulu eseri Orta Çağ boyunca genel geçer kabul gören astronomi eseriydi ve yazarı olarak Batlamyus neredeyse mitik bir statüye getirilmişti. Batlamyus’un evren modeli geosantrik yani yermerkezciydi ve uzun yıllarca kabul gören bu sistemden güneş-merkezli bir sisteme geçiş tartışmalar bir astronom olan Nikolas Kopernik, dünyanın ve diğer gezegenlerin, güneş etrafında döndüklerini açıklamış; heliyosantrik yani güneş-merkezli bir sistem ortaya atmıştır. Copernicus’un sistemini Commentariolus isimli bir risale ile arkadaşlarına tanıtmış daha sonra sistemini, Papa III. Paulus’a ithaf ettiği ayrıntılı bir şekilde başyapıtı sayılacak De revolutionibus orbium coelestium isimli eserinde açıklamıştır. Bu astronomi biliminde yeni bir dönem açılmasına sebep olmuştur. Teleskobu geliştirmesi, yaptığı astronomik gözlemler ve Kopernik’in sistemine verdiği destek ile tanınan İtalyan bilim insanı Galileo Galilei de astronomi ve fizik tarihi için önemli birisidir ve zaman içerisinde modern gözlemsel astronominin babası ve modern fizik biliminin babası gibi atıflara mazhar olmuştur. 1671’de ilk aynalı teleskobu yapan matematik ve fizikçi Isaac Newton uğraştığı bilim dallarının gelişmesine çok fazla katkıda bulunmuş diferansiyel ve integral hesabın temellerini atmıştır. Ayrıca Newton’un 5 Temmuz 1687’de yayımladığı, Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica kitabı klasik mekaniğin temellerini oluşturan Newton’ın hareket yasaları ve yer çekimi gibi önemli konuları teorik fizikçi Albert Einstein enerjinin ışık hızının karesiyle kütlenin eşit olduğunu E=mc² formülüyle görelilik kuramı ve İzafiyet teorisi ile kütlenin uzay zamanı büktüğünü ve zaman,mekân,hareketin birbiriyle bağımlı olduğunu ispatlayıp brown hareketi ile atomun varlığını kanıtladı. Leopold Infeld’la birlikte yazdığı Fiziğin evrimi kitabı ile kuantum ve mekân gibi konuları içerir. KimyaKimya, maddenin yapısını ve davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Fizikokimya, biyokimya, analitik kimya, anorganik kimya ve organik kimya temel dallarıdır. Tıp gibi pek çok bilim dalının yardımcısı konumunda olan kimya biliminin gıda, ilaç, boya, kozmetik ve tekstil alanlarında kullanımı dolayısı ile, en bilinen dalı organik çağlarda maddenin belirli temel elementlerden oluştuğu düşünülür ve birçok kültürde bunlar hava, su, ateş ve toprağı içerirdi. Bununla birlikte antik Yunan filozoflardan bir kısmı atom fikrini ortaya atmış ve her şeyin çok küçük yapıtaşlarından meydana geldiğini öne sürmüşlerdir. Bu filozoflara daha sonra atomcu filozoflar da denmiştir. Çok eski çağlardan beri insanlar metalürji ile uğraşmakta, çeşitli eşyanın yapımında kimyasal olayları ve bunların sonucu olan ürünleri kullanmaktaydılar; örneğin camdan eşyanın üretiminde. Orta Çağ’a doğru simya geleneği ortaya çıkmıştır. Simya geleneği kimyanın öncülüdür ve mistisizm, felsefe gibi ögelerle kimyasal çeşitli araştırmaların karışımından ibarettir. Simyada özellikle iki önemli kavram ve amaç bulunmaktaydı biri zaman zaman felsefe taşı olarak da anılan ve her türlü maddenin veya metalin altına dönüştürülmesine yardımcı olacak efsanevi bir şey, diğeri ise içen kişiye ölümsüzlük veya çok uzun yaşam vadedecek ölümsüzlük iksiri yani ab-ı simyaya olan ilgi daha da bilimselleşmiş ve simyadan ayrık olarak kimya bilimi ortaya çıkmıştır. Modern kimyanın simyadan ayrışması ve temellerinin atılmasında önemli katkıları olan bir isim Robert Boyle’dur. Bugün özellikle ismini verdiği Boyle yasası ile tanınan Boyle atomcu fikriyatı savunan bir bilim insanıydı. Fransız bilim insanı Antoine Lavoisier ise kütlenin korunumu kanunu ile gerek kimya gerekse bilim tarihinde önemli bir adım atmış, kimya biliminin babası olarak da anıldığı olmuştur. Kendisi ayrıca oksijen ve hidrojeni tespit edip adlandırandır. 19. yüzyılın başına kadar kimyanın, öteki fizik bilimlerin tersine, tümevarım induction yönünün tümdengelim deduction yönünden daha baskın olması, onun biyolojik bilimlere daha yakın olmasına neden oluyordu. Ama matematik ve fizik yöntemlerin kimyaya uygulanması sonucu yeni bir bilim dalının, yani fizikokimyanın doğmasında başta Wilhelm Ostwald, Van’t Hoff ve Arrhenius’un payları büyüktür. Kimyasal maddelerin fiziksel değişimlerini, fiziksel olayların kimyasal maddelerin özeliklerinden yararlanılarak açıklanmasını konu alan ve elektrokimya, kolloid kimyası, çekirdek kimyası ve polimer kimyası gibi kollara ayrılan fizikokimya, bu bilginlerin 1881’de Zeitschrift Für Physikalische Chemie adlı bilim dergisini yayımlamalarıyla bilim dünyasında kimyadan ayrı bir dal olarak yerini almıştır. İnsanların öğrenme ve araştırma merakı zamanla analitik çözümlemeli kimyanın doğmasına neden olmuş, bu durum zaman içinde koordinasyon kimyasının ve endüstriyel analitik kimyanın gelişmesine zemin hazırlamıştır. Analitik metotların keşfi tıp, biyoloji ve genetik alanında kimyanın kullanımını yaygınlaştırmıştır. Penisilin ve vitaminlerin keşfi ile kimya biliminin insanın yaşam kalitesini artırdığı gerçeğinin yanında gelişen teknolojinin üretim süreçlerinde kullanılmaya başlanması, çevre sorunlarına neden olmuş, bu durum doğal kaynakların ihtiyatsızca sarf edilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle çevre kimyası ve su kimyası gibi alt bilim dalları da gelişmiştir. Matematik ve Geometri Antik çağlardaki bilimsel etkinliklerde matematiğin önemli bir rol oynadığı, eski Mısırlılar, Mezopotamyalılar, Hintler gibi çok çeşitli kavimlerin matematikle uğraştıkları matematiğinin en önemli isimlerinden olan Tales’in geometriyi, Mısır’da kaldığı süre içerisinde öğrenmesi ve bu bilimi etrafındakilere öğretmesi sonucunda gelişme devam etmiştir. Sayıların babası olarak anılan Pisagor’un ünlü teoremi onu zamanının en büyük bilim insanları arasında hatırı sayılır bir yere Çağ, özellikle Hint ve İslam matematikçilerinin yoğun çalışmalarına sahne olmuştur. 499 yılı kadar erken bir dönemde Hint matematikçi Aryabhata ilk sinüs trigonometrik tablolarını oluşturmuş, cebir, diferansiyel denklemler ve sonsuz küçük değerler için algoritmalar ve teknikler geliştirmiştir. 12. yüzyılda bir başka Hint matematikçi Bhaskara ilk kez diferansiyel kalkülüsün ve temel kavramlarının temellerini atmıştır. İslam bilim insanları da Orta Çağ’da birçok matematiksel buluş ve keşfe imza atmıştırlar. 9. yüzyılda el-Harezmi Hint-Arap rakam sistemi ve denklemlerin çözümü üzerine önemli eserler vermiştir. Nitekim algoritma sözcüğü isminin Latinizasyona uğramış hâlinden köken almıştır. Özellikle cebir alanındaki eski buluşları muhafazası ve getirdiği yeni gelişmeler sebebiyle Harezmi zaman içinde cebirin babası olarak anılmıştır. 12. yüzyılda yaşamış olan bir başka matematikçi Ömer Hayyam ise Öklid’in çalışmalarına eleştiriler getirmiş ve analitik geometri ile Öklid dışı geometrinin temellerini atmıştır. Ayrıca kübik denklemlere genel, geometrik bir çözüm getiren ilk matematikçi de Çağ’da Batı’daki en önemli matematikçilerden biri Fibonacci’dir. Fibonacci Arap rakam sistemini Avrupa’ya tanıtmış ve yaygınlaşmasına önayak olmuş, ve bugün Fibonacci sayıları olarak anılan sayı dizisini yaygınlaştırmıştır. Aslında bu sayı dizisini ilk keşfeden kendisi değildir fakat onun kitabında örnek olarak kullanıldık sonra Batı’da ün ve 18. yüzyıllarda Batı’da matematik yükselişe geçmiş, birçok önemli matematiksel buluş gerçekleşmiştir. İskoç John Napier doğal logaritmaları araştırmış, Kepler gezegensel hareketlerin matematiksel kanunlarını ortaya koymuş, René Descartes bugün hâlen sıkça kullanılan Kartezyen koordinat sistemini ve dolayısıyla analitik geometriyi geliştirmiştir. Alman matematikçi Gottfried Wilhelm Leibniz kalkülüs üzerine birçok çalışmasıyla kalkülüsü geliştirmiş ve bugün kalkülüste kullanılan notasyonun temellerini atmıştır. Pierre de Fermat ve Blaise Pascal olasılık teorisinin temelini atmışlar ve dolayısıyla ilgili kombinatorik kurallarını keşfetmişlerdir. Pascal ayrıca Pascal teorisi ve her ne kadar kendisinden daha önce Doğu’da bilinse ve kullanılsa da[39] Pascal üçgeninin geliştiricisi ve isim babasıdır. 18. yüzyılda matematikçi Leonhard Euler fonksiyon kavramını ve matematikteki sayısız notasyonu örneğin doğal logaritmanın tabanı olarak e notasyonunu geliştirmiştir. Sayı teorisi, graf teorisi, geometri gibi çok çeşitli alanlarda önemli eserler vermiş, önemli buluşlara imza yüzyılda yaşamış olan Alman matematikçi Carl Friedrich Gauss ise gerek matematik gerekse diğer birçok bilimde önemli başarılara imza atmış; temel cebir teorisi veya cebirin temel teoremini kanıtlamış, Theorema Egregiumu ortaya atmış ve kanıtlamış, karmaşık değişkenli fonksiyonlarda önemli çalışmaları olmuştur. Yine 19. yüzyılda yaşamış olan George Boole isim babası olduğu yeni bir cebir türü olan Boole cebirini ortaya atmıştır. TıpBilimin tıp alanındaki ilk gelişmeleri Asya kıtasında gerçekleşmiştir. Hindistan, Mısır, Çin, İran ve Yunanistan’da tıp sistematik bir biçimde gelişmeye başlamış ve bir bilim dalı olarak insanlığın en büyük sorunlarından biri olan sağlık alanındaki gelişmeler yüzyıllar boyu yarımadasında, İndus Vadisi uygarlığından beri tıp ve diş hekimliği mevcuttu. Nitekim, Hint tıbbi geleneği olan Ayurveda bugün bile çağdaş tıbbın yanı sıra varlığını sürdürmektedir. İngilizlerin Hint yarımadasını kolonileştirmesine kadar bölgedeki temel tıp sistemi olan Ayurveda, ilk dönemlerinde civa-kükürt bazlı ilaçlar kullanmıştır. Bunun dışında, bugün çeşitli tıbbi yararları bilinen zerdeçal gibi çeşitli bitkiler de tedavilerde klasik Hint tıbbında antik çağlardan günümüze kadar varlığını sürdüren geleneksel bir tıbbi gelenek mevcuttur. Taoist hekimlerin yaptığı ampirik hastalık ve rahatsızlık gözlemlerinin ve Çin düşüncesinin bir sonucu olan geleneksel Çin tıbbı, bitkisel tedavi, akupunktur ve masaj gibi çok çeşitli pratik yöntemlere sahiptir. Bunların dışında beslenme terapisi ve Feng Şui gibi zihinsel terapiler de geleneksel Çin tıbbında yer hastalara büyü ve batıl inançlarla bezeli bir tedavi sunmak yerine, iyileştirici etkileri kanıtlanmış tedavi yöntemlerine başvurmaya başlaması, tıp biliminde hasta öneminin kavranmaya başlamasına sebep olmuştur. İlk başlarda bölgelere göre farklılık gösteren tedavi yöntemleri, son iki yüzyıldır modernleşmeye başlamış ve genel anlamda ortak bir çabaya dönüşmüştür. Avrupa’daki salgınlardan sonra daha fazla gelişme kateden tıp bilimi, günümüzde genetik çalışmalarının gelişmesiyle çok üst düzeylere Çağ boyunca Orta Doğu başta olmak üzere İslam’ın yayıldığı topraklarda birçok önemli İslam hekimi yetişmiştir. Bunlardan biri İranlı Razi, nöroşirürji ve oftalmoloji dallarında sıklıkla bir öncü olarak görülmüştür. Deneysel tıbbın önemini vurgulayan Razi ayrıca birçoğuna göre pediatri dalının da babasıdır. Yazdığı birçok eserde çok çeşitli tıbbi bilgiler aktaran Razi ayrıca çiçek hastalığı ile kızamık hastalığını birbirinden ayıran ve açık bir şekilde tanımlayıp, diyagnozunu yapan ilk hekimdir. Alerji ve immünoloji konularında da ilk eser veren hekim kendisidir. Bir başka tanınmış Müslüman hekim de İbn-i Sina’dır. 14 ciltlik başyapıtı el-Kanun fi’t-Tıb Tıbbın Kanunu isimli eseri tıp açısından bulaşıcı hastalıkların ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların keşfi, enfeksiyöz hastalıkların yayılımının önüne geçmek amacıyla karantina uygulamasının ortaya atılması, mikroorganizmaların varlığının varsayılması ve nöropsikiyatri vb. birçok keşfi ve buluşu içinde Çağ ve sonrasında Batı’da önemli tıbbî buluşlar olmuştur. Garcia de Orta tropikal tıbbın öncüsü olarak ortaya çıkıp başta kolera olmak üzere çoğu tropikal hastalığı doğru şekilde tanımlarken, William Harvey, Batı’da kan dolaşımını doğru ve tam bir şekilde açıklayan ilk Batılı olmuştur. Daha sonraları 19. yüzyılda Louis Pasteur ilk başarılı kuduz aşısını bulmuş, kendi ismini alacak olan pastörizasyon işlemini de ilk kez ortaya atmıştır. Louis Pasteur aynı zamanda Robert Koch ve Ferdinand Cohn ile birlikte mikrobiyoloji dalının babalarından biri olarak kabul edilir. 1905 yılında Nobel Ödülü almış olan Robert Koch aynı zamanda Tuberculosis bacillus ve Vibrio cholera gibi hastalığa neden olan önemli bakterileri ilk kez izole eden kişidir. Daha sonra kendi adıyla anılacak olan Koch postülatlarını geliştirmiştir. BiyolojiBir bilim dalı olarak 19. yüzyıla kadar şimdiki alt dallarıyla gelişen biyoloji, canlıların tüm özelliklerini inceleyen bir sistemidir. Başta insan olmak üzere, bitkileri inceleyen botanik, Hayvanları inceleyen zooloji, mikroorganizmaları inceleyen mikrobiyoloji gibi alt dallara doğaya dair birçok çalışma yapmış, birçok bitki ve hayvan türünü incelemiş ve kategorize etmiştir. Aristo’nun görüşleri, kendisinden sonraki bazı bilim insanlarının yaptığı eklerle birlikte özellikle Batı’da uzun bir süre otorite Çağ’da özellikle İbn Nefis, İbn Cahız ve İbn Baytar gibi Müslümanlar bilim insanları biyoloji dalına katkıda bulunmuşlardır. Özellikle erken evrim düşünüşüne katkıda bulunmuş olan İbn Cahız, besin zinciri fikrini de ilk kez ortaya atan kişidir. 9. yüzyılda yaşamış olan el-Dinaveri ise bitki evrimini, bitkilerin gelişimini incelemiş ve Kitâb’ün-Nebat isimli eserinde birçok türü tanımlayarak botanik bilimine katkılarda bulunmuştur. Bir başka bilim insanı olan el-Nebati’nin öğrencisi olan İbni Baytar eczacılığa ilişkin farmasötik bir ansiklopedi hazırlamış ve birçok bitki, yiyecek ve ilacı eserinde tanımlamıştır. Bu eserin Latince çevirisi daha sonra Avrupalı bilim insanları tarafından 18. ve 19. yüzyıllarda kullanılmıştır. İbn Nefis pulmoner ve koroner dolaşımı doğru bir şekilde tespit etmiş, metabolizma kavramını temellerinden sayılan modern evrim teorisi, Charles Darwin’in görüşlerinin üzerine inşa edilmiştir. Darwin, Türlerin Kökeni , İnsanın Türeyişi, ve Cinsiyete Mahsus Seçme İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi eserlerinde görüşlerini belirtmiştir. Manastırın bahçesindeki bezelyeleri birbirleriyle eşleştirerek genetik bilimin temellerini atan Gregor Mendel klasik genetik kanunlarının yapıtaşlarını oluşturmuştur. SosyolojiHer ne kadar diğer bilim dallarına oranla görece yeni bir bilim dalı olarak tanımlansa da, sosyolojik yani toplumbilimsel çalışmalar ve gözlemler antik çağlardan beri mevcuttur. Herodot ve Tukididis gibi isimlerin eserlerinde sosyolojik gözlem ve değerlendirmelere rastlamak erken dönem İslam sosyolojisinin varlığına dair çeşitli kanıtlar vardır. İslam düşünürü İbn Haldun’un, evrensel tarihi analiz eden yedi ciltlik eserine yazdığı, Mukaddime isimli önsözünde çeşitli sosyolojik teorileri ilk kez formüle ederek sosyal felsefede ve bir dal olarak sosyolojinin gelişiminde öncü konumuna gelmiştir. Örneğin bu eser aracılığıyla İbn Haldun yeni bir bilim dalı olarak ilm el-ümran bilimini ortaya atmış ve şöyle tanımlamıştır “Bu bilimin … kendine has bir konusu vardır; yani insani toplum, ve kendine has sorunları vardır; yani toplumun doğasında birbirini takip eden toplumsal dönüşümler…” Ayrıca bu eserindeki düşünceleri ile tarih bilimi ve tarih felsefesi açısından da önemli bir adım ne kadar sosyoloji terimi kendisinden önce kullanılmış olsa da, bağımsız olarak tekrar terimi ortaya atan[60] ve sosyolojiyi pozitif bilimlerin kraliçesi’ olarak görerek zaman içinde sosyolojinin babası olarak da anılan isim Auguste Comte’dir. Bununla birlikte genel olarak Comte sosyolojinin kurucusu olarak görülmez. Batı’daki sosyoloji dalıyla uğraşan ilk isimler genellikle Darwin’in evrim kuramından etkilenmiştiler ve özellikle analojik olarak canlı organizma ile toplumu karşılaştırmaktaydılar. Bu isimlere örnek vermek gerekirse Herbert Spencer ve Lewis Henry Morgan gibi isimler zikredilebilir. 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında Émile Durkheim, Vilfredo Pareto, ve Max Weber gibi klasik sosyologlar bilime önemli katkılarda bilimiSiyaset bilimi çok eski çağlardan beri siyasî faaliyetlerle birlikte gelişim göstermiş, önemli bir sosyal bilim dalı hâline gelmiştir. Antik Hindistan’daki Vedik metinlerden, daha sonraki çeşitli Budist metinlere kadar birçok metinde siyasete dair incelemeler ve çalışmalar yer alır. Hint siyasi düşünür Çanakya MÖ 350-283 siyasî düşünce, ekonomi ve toplumsal düzen gibi konuları ele alan Arthashastra isimli eseriyle tanınır. Benzeri şekilde Antik Yunan’da da birçok siyasi fikre rastlanır; gerek Homeros, Hesiodos ve Tukididis gibi erken dönem yazarlarının eserlerinde gerekse Eflatun ve Aristo gibi filozofların eserlerinde çok çeşitli siyasî fikir ve incelemelere rastlanabilir. Eflatun Devlet isimli eserinde kendince ideal olan siyasi yapılanma ve yönetim biçimini açıklamış ve Çağ’da farklı siyasî görüşler ve din ile siyaset ilişkilerini ele alan çeşitli eserler ortaya çıkmıştır. Augustinus’un Tanrı’nın Şehri eseri gibi eserlerin Orta Çağ’daki din-siyaset ilişkileri anlayışına katkısı olmuştur. Orta Çağ’da ayrıca İslam topraklarında da çeşitli siyasî düşünüşler ve incelemeler olmuştur ve bu çağlardan başlarak siyasetname, ıslahatname gibi adlandırılan farklı yazın gelenekleri ortaya çıkmıştır. Örneğin 11. yüzyılda Nizamülmülk tarafından yazılan Siyasetname devlet yönetimi ve devlet işleri konu edilmiştir. Siyasî yazın ve inceleme geleneği daha sonraki çağlara kadar devam etmiş, örneğin Osmanlı Devleti’nde yoğun bir siyasetname ve ıslahatname gelenekleri ortaya çıkmıştır, Muhyî-i Gülşenî, Hasan Kâfî el-Akhisârî, Kâtip Çelebi gibi isimler Doğu’daki siyaset bilimine katkıda rönesansı sırasında yazar Niccolò Machiavelli yazdığı Prens Il Principe isimli eseriyle siyaset bilimi tarihi açısından önemli bir yere gelmiştir. Eserde farklı durumlarda iktidara gelen hükûmdarın her duruma göre nelere öncelik tanıması gerektiği, nasıl bir siyaset izlemesi gerektiği açıklanır. Orta Çağ’da ve sonrasındaki dönemde birçok farklı siyasî iktidar biçimi ve devlet yapılanması farklı isimlerce savunulmuştur. Örneğin Fransız hukukçu Jean Bodin iktidar ve devlet üzerine yazdığı Devlet üzerine Altı Kitap Les Six livres de la République isimli eseriyle tanınmış, mutlakiyetçiliği şiddetle bilim olarak siyaset bilimi özellikle 19. yüzyılda akademik anlamda yapılanmaya başlamış, 1880 yılında ABD’de ilk siyaset bilimi okulu bölümü kurulmuş ve daha sonra 1903 yılında Amerikan Siyaset Bilimi Birliği kurulmuştur. Siyaset bilimi üzerine akademik çalışmalar artarak devam etmiş, birçok farklı üniversitede siyaset bilimi bölümleri psikoloji bilimi içerisinde konu edilen çoğu kavram, olay ve fenomen antik Hindistan, Çin ve Mısır gibi medeniyetlerde de felsefî ilgiye mazhar olmuştur. Eflatun ve Aristo gibi Yunan filozoflar da psikolojik çeşitli konulara yazınların ve düşüncelerinde yer vermişlerdir.[62] Bununla birlikte psikolojide klinik ve deneysel yaklaşımlar[64] Orta Çağ’daki Müslüman bilim insanları tarafından hastaneleri olarak tanımlanabilecek ilk kurumlar İslam topraklarında 8. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Nitekim Müslüman hekimler erken dönemlerden itibaren “akıl hastalığı” olarak tabir ettikleri bozukluklara karşı çeşitli terapiler, uygulamalar geliştirmeye başlamıştır.[66] Ahmed bin Sehl el-Belhî beden ve ruh hastalıklarını ayıran ve ayrı ayrı inceleyen, tartışan ilk isimlerdendir; ruhî hastalıkların zaman içinde bedenin hastalanmasına da yol açabileceğini de ortaya atmıştır. Ayrıca bugün depresyon olarak adlandırılan bozukluğu tanımlamış ve iki tipinden bahsetmiştir birincisi bir kayıp veya başarısızlık gibi sebeplerden oluşabilen ve psikolojik yollarla tedavi edilebilecek depresyon, diğeri ise sebepleri bilinmeyen fakat muhtemelen fizyolojik sebeplerden olan ve fiziksel tıp yöntemleriyle tedavi edilebilecek olandır. Psikoloji alanındaki bir başka önemli bilim insanı da İbn-i Sina’dır. İbn-i Sina, bugün nöropsikiyatrik durumlar olarak tanımlanan halüsinasyon, insomnia, mani, kâbus, melankoli, demans, epilepsi, felç ve tremor gibi birçok durumu incelemiş ve René Descartes, Batı’da psikolojinin modern felsefi formunun temellerinin oluşmasına katkıda eserlerinde önemli psikolojik meseleleri ele alan Descartes kendisi bir hekim olmasa da çeşitli anatomi çalışmaları yaptığı bilinmektedir. İngiliz hekim Thomas Willis ise tıbbî bir disiplin olarak psikolojinin ortaya atılmasında önemli rol oynamış, beyin fonksiyonları doğrultusunda psikolojiye yaklaşım olsun yaptığı yoğun anatomik çalışmalarla olsun psikolojiye büyük katkılarda bulunmuştur. Ayrıca daha sonraları deneysel psikolojinin gelişiminde John Locke ve David Hume gibi filozofların büyük etkisi ne kadar antropolojinin kökeni Batı’daki Aydınlanma süreci ve devamındaki erken dönem modern düşünceleriyle ilişkilendirilse de, bu dönemlerden çok önce bugün antropoloji içerisinde yer alan konulara dair araştırmalar yapılmıştır. Örneğin el-Biruni Hint yarımadasının halkları, gelenekleri ve dinleri üzerine birçok araştırmada bulunmuştur ve genel olarak antropoloji alanına girecek çok çeşitli araştırma ve çalışmaları sonucu zaman zaman “ilk antropolog” olarak anılmıştır. Biruni, Orta Doğu, Akdeniz havzası ve Güney Asya kültür ve dinleri üzerine önemli mukayeseli incelemeler yapmıştır. Ayrıca İbn Haldun ile birlikte Biruni bazı akademisyenler tarafından İslam antropolojisine yaptıkları katkılar sebebiyle olarak antropolojinin gelişimi doğa tarihinden doğmuştur ve ilk dönemlerde özellikle Avrupalı güçlerin kontrolündeki kolonilerdeki yaşamın, yerli insanların ve onlarla ilgili olguları kültür, dil, din gibi araştırılmasını içermiştir. Antropoloji 19. yüzyılda gelişmiş, özellikle 1860’lardaki bilimsel gelişmelerden, özellikle de biyoloji ve filoloji gibi dallardaki gelişmelerden, etkilenmiştir. Öncü antropologlardan İngiliz Edward Burnett Tylor, Darwin’in evrim kuramını temel alarak antropolojik çıkarımlar yapmış, medeniyetin gelişimiyle idrakın gelişiminin doğru orantılı olduğunu savunmuştur. Ayrıca çağdaş bazı kırsal veya avcı-toplayıcı halkları evrimsel gelişim açısından geride görüp, primitif yani “ilkel” olarak değerlendirmiştir. 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında antropoloji görece sosyal anlamda daha az gelişmiş olarak görülen halklar üzerine yoğunlaşmaya devam etti. 20. yüzyılın ikinci yarısında antropologlar daha Üçüncü Dünya ülkelerindeki daha kompleks yapılarla ilgilenmeye başlamış, daha sonraları, 1970’lerle birlikte, çağdaş Batı ülkelerini antropolojik olarak incelemeye başlamışlardır ki antropoloji için büyük bir adım olmuştur. Çağdaş Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde odaklanan antropoloji çalışmalarında gerek genel olarak toplum, gerekse etnik ve dini azınlıklar konu edilmiştir; bunu da bazıları Batılı, kolonileri inceleyen antropolojinin Batı’yı inceleyen ve Batılı perspektifleri, kanıları Batılı olmayanlar sürekli olarak sınanan bir dala dönüşmesi olarak doğru20. yüzyılın başlarından itibaren bilimdeki ilerlemeler büyük hız kazanmış ve akademik çevrenin, daha elverişli bir araştırma ortamına kavuşması bu ilerlemeyi tetiklemiştir. Bilimle uğraşmak bir prestij haline gelmeye başlamış ve etkilerini göstermeye başlamıştır. Alfred Nobel’in vasiyeti üzerine 1901’den itibaren verilen Nobel Ödülleri bilimin prestij yönünü sergiler. Bu tip ödüllerle, bilime olan teşvik arttırılmakta ve araştırmalar için gerekli paralar sağlanmaya çalışılmaktadır. Her gün birçok insanın bilim ile ilgili bir şeyler dediğini ya da iddia ettiğini duyarız. Gelişmelerden ve yeniliklerden bahsederler. İlerleyen teknoloji, yapay zeka, araba, bilgisayar, uzay ve roketler ile ilgili tüm bilgilerini bilim diyerek anlatırlar. Evet bunların anlatılması da çok normal ancak bilim dediğimiz aslında insan hayatını kolaylaştıran her şeydir sadece teknoloji ile sınırlamakla yanlış yapıyor olabilir misiniz?Bilimin öyküsünün her ne kadar Rönesans ile başladığı bilinse de, tekerlek ve ateşin icadı ya da Mısır Uygarlığı’ nın astronomi ile ilgilenmesi de bilimin içerisine girmektedir. Modern bilimin 16. ve 17. yüzyıllarda başladığını Nedir KısacaTürk Dil Kurumu’na göre bilim, evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgidir. Daha basit bir anlatımla içinde bulunduğumuz hayatı açıklama çabaları olarak tanımlayabiliriz. Ya da belirli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkarak, belli bir amaca yönelme bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci de denildiğinde aklımıza hemen beyaz önlüklü çalışanlar ve laboratuvar ortamı gelse de psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel olaylarda bilimin içerisine girmektedir çünkü hepsi doğa olayları kapsamındadır. Bilimi genel olarak 4 başlık altında inceleyebilirizMatematik BilimleriDoğa Bilimleri Fizik, Kimya, Astronomi, Biyoloji…İnsan Bilimleri Sosyoloji, Psikoloji, Tarih…Uygulamalı Bilimler Tıp, Mühendislik…Hem bir bilgi birikimi hem de bir süreç olan bilimin özelliklerini aşağıdaki gibi sıralayabilirizBilim gözlemlenebilen olgulara dayanır. Hipotez veya teoriler, deney ve gözlemler ile sonuçlara dayandırılmadıkça doğru kabul edilemez. Bilim, önermelerle sonuçları kendi içinde tutarlı olmalıdır. Çelişkilerden uzak olmalıdır. Bilim, birbiri ile çelişen iki önermeyi doğru olarak kabul görüşlerden uzaktır, gözlem ve deneylere değildir, sürekli olarak gelişime açıktır. Aynı zamanda eleştireldir. Kabul edilen bilgiler ne kadar tutarlı olursa olsun bilim insanı eleştirel bakış açısı ile yaklaşır. Yapılan her yeni araştırma, daha başka yeni araştırmaları doğurur. Bu nedenle bilim asla bilgiler değişmez değildir. Güvenilirdirler ancak deney ve akıl yolu ile ispatlanmış olsalar bile tekrar deney yolu ile güncellenip, tarafsızdır. Ülkelere veya siyasete göre değişmez, şekil almaz. Küresel bir insan çabasıdır, dünyadaki her insan tarafından katkıda bulunularak, geliştirilebilir. İlgilendiği konular çok çeşitli ve sınırsızdır. Yanlış bilgiler olsa bile kendiliğinden ayıklanarak, yerine doğruları ve yenileri ilerler. Varsayımların peşinden yoğun bir araştırma, deney ve gözlem süreci öngörü sağlar, araştırmalar sonucu elde edilen sonuçlar kullanılarak geleceğe ilişkin bir takım tahminlerde bilimin en önemli niteliklerini çeşitlilik, süreklilik, yenilik ve ayıklanma olarak dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de bilimin meslek olarak görülmemesi gerektiğidir. Bilimi bir yaşam biçimi olarak görmelisiniz. Bilim insanı olarak yer alabilmek için bilimi hayat tarzınıza yerleştirmeli ve meraklı, sorgulayıcı, disiplinli ve azimli meraktan doğmuştur ve gelişmiştir. Bilim ile uğraşmak ve eleştirel yaklaşabilmek için belirli bir bilgi birikimine sahip olmanız gerekmektedir. Ancak zaman zaman kendini herhangi bir konuda yetkin gören insanların fazla bilgiye sahip olmadıkları halde özgüvenleri ile gerçekdışı sonuçlara vardığını söylemek mümkündür. Sadece bizler değil, bilim insanları da bu özgüvenin nereden geldiğine dair araştırmalar ve Bilim İlişkisiCornell Üniversitesi’nden Daniel Dunning ve Justin Kruger fazla özgüven konusu üzerine düşünmüş ve bir araştırma yapmaya karar vermişlerdir. İnsanların bilgi sahibi olmadıkları konu üzerinde neden gereksiz bir özgüvene sahip olduğuna dair, lisans öğrencilerinden oluşan farklı gruplara testler çeşitli konularda derecelendirme yapmaları istenmiş ve cevapları profesyonel insanların cevapları ile karşılaştırılmış. Ve kendilerinden bu testte ne kadar başarılı olacaklarına dair tahmin yürütmeleri istenmiş. Düşük sonuç alanların kendileri ile ilgili en abartılı tahmin yapanlar olduğunu anlamışsınızdır. Teste konu alandaki yetersiz bilgiye sahip olan öğrenciler, gerçekte aldıklarından daha yüksek bir sonuç alacaklarını ileri sonucuna göre bu insanlar, yetkin olmadıklarını fark etmelerine engel olacak bir eksiklikten dolayı kendilerini abartıyorlar. Bu da üst bilişsel beceri ile tanımlanıyor yani neyi, ne kadar bilmemizi ya da bilmediğimizi anlamamızı sağlıyor. Basit birkaç özgüven testi yaparak, kendinizdeki eksikleri fark edebilir ve üzerine giderek sorunlarınızı çözebilirsiniz. Tabii ki burada en önemli konu kendinize karşı dürüst Araştırma Nedir?İstenilen bilgiye ulaşabilmek için sistematik olarak veri toplama ve analiz etme sürecine bilimsel araştırma denir. İnsanların sahip oldukları bilgileri artırmak ve yaşam kalitesini iyileştirmek için gerekli olan teknolojileri ve süreçleri geliştirebilme aşamalarıdır. Bilimsel araştırma yöntemleri de bulunmaktadır. Bunlar veri toplama, analiz etme ve değerlendirme sistemlerine kongreler, makale yazma ya da yüksek lisans ve doktora tezleri için bilimsel araştırma süreçlerinin içerisinde yer almanız ve araştırmalarınızı kaleme almanız gerekebilir. Kimi insan için zorlukları olsa da tekniklerini bildiğiniz zaman sıkıntı yaşamadan sürecinizi tamamlayabilirsiniz. Enstitü de yer alan Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri Eğitimi ile takip edeceğiniz aşamaları öğrenebilir, araştırmanıza ve yazınıza nereden başlayacağınızı bilebilirsiniz. Online eğitimler ve blog yazıları doğru veri kaynaklarına ulaşmanızı Eğitim Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri EğitimiBilimsel Araştırmanın Nitelikleri Neler Olmalıdır?Bilimsel araştırma yapılacak konunun detaylı olarak belirlenmesi en önemli ilk adımdır. Burada elde edilecek bilgiler araştırmanın ileri süreçlerine etki edeceği için araştıracağınız konuyu detaylandırmanız fayda araştırmaya konu olan problem tarafsız ve yansız olarak ele alınmalıdır. Sistemli bir çalışma ile ortaya test edilmiş, önceki bilgilerden yola çıkılarak literatürde olmayan yeni bilgiler elde yenilemeye açık olan bilimsel araştırmalar, ölçülebilir, gözlenebilir ve farklı istatistiki yöntemler ile araştırılıp tekrar araştırmalar kişisel ve duygusal kanılardan uzak olmalıdır. Bilimsel ölçütlere araştırmalar eleştirilere açık olmalıdır. Eleştirilerle gelişebileceği insanları ve araştırmacılar için anlamlı olmalı ve doğal olaylar ile olgular arası ilişkiler sistemini ortaya araştırmada veriler belirli bir sistem bütünlüğünde yayımlanmalıdır. Bu sayfada Slavistik nedir Slavistik ne demek Slavistik ile ilgili sözler cümleler bulmaca kısaca Slavistik anlamı tanımı açılımı Slavistik hakkında bilgiler resimleri Slavistik sözleri yazıları kelimesinin sözlük anlamı nedir almanca ingilizce türkçe çevirisini bulabilirsiniz. Slavistik nedir, Slavistik ne demek Slavistik; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de özel olarak kullanılır. Slav dili, tarihi ve kültürüyle ilgilenen bilim dalı Slavistik anlamı, kısaca tanımı Slavist Slavistik alanında çalışan Rus, Beyaz Rus, Ukraynalı, Leh, Sırp, Hırvat, Sloven, Bulgar, Slovak ve Çek halklarına dillerindeki yakınlık dolayısıyla verilen ortak Bir konuyu geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı. Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyeti inceleyen bilim. Tarih kitabı. Tarih dersi. Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü. Uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme. Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin. Tarım. Bireyin kazandığı bilgi. Muhakeme, zevk ve eleştirme yeteneklerinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci. Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim. Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi. Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. F5

bir bilim dalı ile ilgili bütün kaynaklar